..

..
..

19 Aralık 2018 Çarşamba

NÜKLEER ENERJİ ve GÜVENLİK KÜLTÜRÜ


                    
 İnsanoğlu teknoloji ve yüksek teknoloji gereği çok tehlikeli işlere atılmakta fakat öncesinde düşünebildiği tüm önlemleri almakta ve olasılıkları hesaplamaya çalışmaktadır.  Teknolojinin karmaşık koridorlarında elinden geldiğince önünü görmeye ve bir boşluk bırakmamaya gayret etmektedir.  Bilindiği gibi 1986 yılında Chernobyl nükleer santralında korkunç ve nükleer reaktör işletmeciliğinin silinemeyecek yüz karası olan bir kaza meydana geldi.  Bu kaza sonrası yapılan incelemeler, çalışmalar ve her konudaki iş kazalarının önlenmesi yönündeki fikir yürütmeler sonucu ilgili kurumların ve çalışanların "Güvenlik Kültürü"ne (GK) sahip kılınmasının kaçınılmaz olduğu anlaşıldı [1].  Bu konuda ilerlemeler kaydedilmiş önemli çalışmalar yapılmış olmasına rağmen 11 Mart 2011 tarihinde meydana gelen ve depremin tetiklediği Tsunami dalgasının neden olduğu  Fukushima zincirleme nükleer kazası sonrası da GK ile ilgili zaaflar söz konusu olmuşdur.
Aslında, konu yeni değildir ve 1930’ lu yıllarda Heinrich “Domino Kuramı” ile ortaya konmuştur[2,3].  Ana hatları ile bu kuramda, kazanın meydana geldiği “Ortama ait Olumsuzluklar”,  sırası ile yıkılarak sonuç yıkıntıyı yaratan domino taşlarının birincisi olarak kabul edilmekte, diğer dördünün ise, kişisel hatalar, güvenlikten yoksun davranmalar, kazalar ve yaralanmalar olduğu ifade edilmektedir.  O yıllardan başlayarak bu konuda çeşitli çalışmalar yapılmış olmakla birlikte 1986 Chernobyl kazasından sonra gündeme, “Güvenlik Kültürü” (GK) olarak yoğun bir şekilde oturmuştur.  Kavramın çeşitli tanımları yapılmıştır.  Bu konuda fikir birliği tam olarak sağlanmamış olsa dahi gerekliliği konusunda ilgili çevrelerde bir anlaşma oluşmuştur.       
Güvenlik kültürü ile ilgili genel çerçeve, Chernobyl kazasının,  idari ve insani faktörlerin güvenliğin sağlanması üzerindeki önemli etkilerinin varlığını göstermesinden sonra oluşturulmuştur [4].  Güvenlik Kültürü adlandırması ilk defa 1988 yılında yapılan bir Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı toplantısında benimsenmiştir.  Kişi ve organizasyonlarda risk ve güvenlik konularındaki bilgi yetersizliğinin felaketlerin oluşmasına katkı sağlıyor olmasını açıklamanın bir yolu olarak ortaya atılmıştır.  Chernobyl deneyimi, insanın kendisi ve kuruluşların yönetimi ile ilgili etmenlerin, güvenliğin sağlanması üzerindeki önemli etkilerinin varlığını göstermiş, tehlikenin giderilmesindeki zaaflar konusunda bu unsurlar üzerinde yani, insan ve ilgili kuruluşlar üzerinde yoğunlaşılması gereğini ortaya koymuştur.  Diğer bir deyişle, sadece çalışma yerinin ve içindeki makina ve donanımların uygun tasarlanması yeterli değildir [5].
Çeşitli tanımların ortak yönü GK’nın, ilgili kuruluşun personeli tarafından ortak olarak paylaşılan güvenlik algılaması olmasıdır.  Diğer bir deyişle, güvenlikte ortak algılamanın oluşması da denilebilir.   Güvenlik kültürünün ortak bir tavır, davranış biçimi ve çalışma aktivitesi  olduğu şeklinde yorumlar yapılabilir.  Dolayısı ile güvenlik kültürünün, bir iş yerinde çalışanların nasıl davranacağı yönünde oluşturulmuş bir rehber etkisinin yaratılması beklentisi olduğu  söylenebilir.  Bir organizasyonda, güvenlik kültürünün nasıl algılandığı önemlidir.  Çünkü, çalışanların çeşitli konulardaki performanslarını ve organizasyonun güvenliğini etkileyecektir.  Bu nedenle, GK çalışma yerinin ve içindeki makinaların uygun tasarlanması konusunun ötesinde, orada çalışanların güvenlik konusundaki ortak anlayış, duruş ve davranışları ile de ilgilidir [6].  Çok sayıda araştırıcı GK'yı güvenlikte ortak bir algılama olarak belirtmiştir.                          
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansına (IAEA) bağlı  INSAG (International Nuclear Safety Advisory Group) tarafından verilen tanım:  “ Güvenlik kültürü,  doğası nedeniyle içerdiği önemden kaynaklanan nükleer güç santralları güvenliği konusunun, büyük önceliği nedeniyle, şahıs ve organizasyonlarda oluşturulması gereken davranış biçimi ve niteliklerin tümüdür ” [5].  Bu tanım, yakın zamanda    “ Güvenlik kültürü,  doğası nedeniyle içerdiği önemden kaynaklanan koruma ve  güvenlik konularının, baskın öncelikleri nedeniyle, şahıs ve organizasyonlarda oluşturulması gereken davranış biçimi ve niteliklerin tümüdür ” şeklinde değiştirilerek genelleştirilmiştir [7].  Dolayısı ile tüm tehlikeli durumlardan kurtulmak, iş kazalarını önlemek, gerekli önlemleri alabilmek GK’nın edinilmesi ve yaygınlaştırılması olgusu ile ilişkilendirilmiştir.  Bilindiği gibi ülkemizde, meydana gelen iş kazaları büyük ölçüde can kaybına ve yaralamalara neden olmaktadır.  Kazalar ve ölümlü kazalar konusunda ülkemizin istatistik değerleri oldukça kötüdür.  Çok yakın bir zamanda meydana gelen ve bizleri büyük üzüntülere boğan hızlı tren kazası GK’nın önemini ve aciliyetini vurgulamıştır.  Zaman kaybetmeksizin bu konuda siyasi irade oluşmalı ve gereken adımlar atılmalıdır.  
GK ile ilgili başka tanımlar da yapılmıştır.  İngiltere (U.K.) Sağlık ve Güvenlik Komisyonu tarafından verilen GK genel tanımı ise şu şekilde ifade edilmiştir: “ Bir organizasyonun güvenlik kültürü; organizasyonu oluşturan kişiler ve gurupların sahip oldukları değerlerin, davranış biçimlerinin,  kavrayışlarının, yeterliliklerinin tümünün bir ürünü olup, organizasyonun sağlık ve güvenlik konusundaki duruşunu, bilgisini, konuya ve taahhütlerine bağlılığını belirler” [8].  Diğer bir araştırıcı, Barnes, çalışmasında, tarihçesinden başlayarak GK’ünü anlatmış ve yapılmış diğer tanımları vermiş, ayrıca kendi yaptığı tanımı da çalışmaya eklemiştir [9]. 
Bilindiği gibi, her ülkenin “Nükleer Güvenlik Otoriteleri” kendi ülkelerinde nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılması uygulamalarında güvenliği en iyi şekilde sağlamakla görevlidirler. Bu hedefe sağlıklı bir şekilde  ulaşmanın ancak GK’ne gereken önemin verilmesi ile sağlanabileceği yukarıda incelenmişdir.  Bu konu kaynak [10]’de etraflıca incelenmiş, etkin bir  nükleer güvenlik otoritesinin sahip olması gereken ve GK’ü oluşumunu destekleyen  nitelikler, prensipler ve yapılması gerekenler saptanmıştır.  Bilindiği gibi nükleer kazaların etkileri ülkelerin siyasi sınırları ile sınırlı değildir.  Bu nedenle nükleer konuda global bir GK yaklaşımı gereklidir.  Bu konu da aynı kaynakda incelenmişdir.  
 GK'ü çalışanların ve yönetimin güvenlik konusunda ortak bir algılamaya, diğer bir deyişle ortak bir topluluk bilincine sahip olması anlamına gelmektedir.  Bugün için GK'ü güvenliğin sağlanmasında olmazsa olmaz bir oluşum olarak görülmelidir.  Sorun GK’nün nasıl sağlanacağıdır [5,6].  İlk ve önemli bileşen yasalardır.  Yasal düzenlemenin hedefi; şahısları, toplumu ve çevreyi korumaktır.  Yasaların içeriği GK için ulusal dayanağı oluşturur.  Bununla yetinilmeyip  "Tavsiye ve Düzenleme Kurulları" oluşturulmalıdır.  Mali olanakların ve görevlilerin bağımsız ve özgür çalışabilecekleri ortamın sağlanması önemlidir.  İkinci bileşen, güvenliği sağlamakla yükümlü olan yöneticiler ve onların çalıştığı organizasyonların başında olan üst makamlardır.  Bunlar, iş yerindeki güvenlik sorumluları veya bir bakanlıkda bulunan güvenlikle ilgili dairenin görevlileri olabilir.
  Yöneticilerden Beklenenler:  Çalışanlar tek ve bilinen bir otorite tarafından izlenmeli ve bu otorite onların sorumluluklarını yerine getirmelerini kolaylaştıracak çabayı göstermelidir. Bireyleri, çalışma ortamı önemli ölçüde etkilemektedir.  Çalışanlarda  oluşturulmak istenen GK'ü, dolayısı ile ortak davranış bilincinin sağlanmasında önemli iki etkenin; çalışanların güvenliği sağlama yükümlülüklerine bakışları ve çalışma ortamının güvenliğin sağlanmasını kolaylaştıracak şekilde düzenlenmesi olduğu tespit edilmiştir.  Yönetici söz konusu bakış açısını güçlendirmeli ve beklenen ortamı sağlamalıdır.  Yöneticinin sorumluluğu, organizasyonun güvenlik politikası ve hedeflerini dikkate alarak bu hususların gerçekleşmesini sağlamaktır. Öncelikle kişilerin ve idarenin sorumlulukları iyi incelenerek tanımlanmalıdır. Gerekli evrak ve bildiriler yeterince ayrıntılı bir şekilde hazırlanarak karışıklığa meydan vermeyecek tarzda yazıya dökülmeli ve ilgililerin istifadesine sunulmalıdır. İdarenin ve kişilerin sorumluluklarında eksiklikler,  çakışmalar olmamalı, paylaşılan sorumluluklar bir problem çıkarmamalıdır.  Çalışanlar, kendi sorumlulukları kadar yakın çalışma arkadaşlarının ve bağlı oldukları idari birimin de sorumluluklarını ve bunların biribirini tamamladığını iyi bilmelidirler.  Ayrıca, yeterli kayıt tutulması, bilgi formları ve izlenmesi, değerlendirilmesi, çalışanların GK’üne sahip olmaları yönünde  eğitimi, başarının ödüllendirilmesi, çalışanların istenen yeterlilikte olduğunun garanti edilmesi idarecinin görevleri arasındadır.
Üçüncü ve en önemli adım çalışanların uyumu, GK'üne inanması ve bir parçası olmasıdır. Bunun sağlanması önceki iki adımın başarısına bağlıdır.  Çalışanlar, kendilerini konu ile ilgili olarak sorgulamayı,  güvenlik konusuna, titiz, dikkatli ve sağ görülü yaklaşımı öğrenmeli ve aralarında iyi bir iletişim olmalıdır.  Yerine getirdikleri görevde güvenliğin nasıl sağlanacağını ve kendilerini bekleyen tehlikeleri kavramış olmalıdırlar.  Bu konuda bilgisiz olanın bu ortamda yeri olmamalı ve bu tehlikeli görevlerde çalışmamalıdır. 
Diğer önemli sorun ise, bu yönde çalışmaların istenen GK’ü hedefine ulaşmada ne ölçüde başarı sağladığının saptanmasıdır.  Bu nedenle çeşitli, “Güvenlik Kültürü Değerlendirme” çalışmaları yapılmıştır.  Bailey ve Petersen [11] güvenlik algısının izlenmesinin önemini vurgulayan  çalışmalarında güvenlik sistemlerinin etkinliğini incelemişlerdir.  Kaynak 12’de GK izleme çalışmasının nasıl yönetilmesi gerektiği ve sonuçların GK’ünü geliştirmede nasıl kullanılacağı incelenmiştir.  Aynı çalışmada Bruce Kaplan’ın 1989 yılında yaptığı orijinal güvenlik normları izleme çalışması da anlatılmaktadır.  Bu konuda önemli çalışmalar Uluslararsı Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), Güvenlik Kültürü Değerlendirme Takımı (SCART) tarafından yapılmaktadır[13,14].   Ana hatları ile “Delphy yöntemi” olarak anılan eski bir yöntem uygulanmaktadır.  Değerlendirme bir özel jüri tarafından yapılmakta, jüri üyeleri raporlarını biribirlerine iletmekte, görüşlerden yararlanarak kendi raporlarını yenilemekte ve böylece değerlendirmeyi sonuçlandırmaktadırlar.  Bu yöntem pek çok çeşitli konuya uygulanabilir. Önemli olan SCART’ın seçtiği hedefler, düzenlediği çalışma planıdır.  Genelde yöneticilerden beklenenler ve çalışanların uyumu incelenir.  Özel hazırlanmış soru formları kullanılmaktadır.   GK gibi toplumda oluşması istenen ortak ve tüm toplumu korumaya yönelik,  ayrıca üyelerinde işyerine uygun olarak özel bilgi birikimini gerektiren ortak sorumluluk bilincinin oluşmasını izlemek için yapılacak anketlerin, sorulacak soruların iyi hazırlanmış olması gerekmektedir.
Değerlendirme çalışmaları, iş yerinde  GK’nün güçlü bir şekilde oluşmasının  sağlanıp sağlanamadığının en iyi bir şekilde saptanması ve eksikliklerin giderilmesi için yapılması gerekenlere karar verilip, ilgililere duyurulması çalışmasıdır.  İlgili kuruluşun,  işyerinde GK oluşturması,  zor ve bilgi,  çaba isteyen bir çalışmadır.  Bunun denetlemesi aynı şekilde güçlüklerle doludur.  Devletin bağımsız ve iyi organize edilmiş hukuki alt yapısı oluşturulmuş bir sistemi yürürlüğe koymasını gerektirmektedir.
GK'ünün sağlandığı ortamda denetimlerin yetersizliği ve bu konuda ihmal olduğu endişesi  ortadan kalkar.  Çünkü, denetim tümüyle bu ortamın içersindeki herkesin beklentisi ve gereğinde uyarısıdır.  Çalışanlar, kendilerini bekleyen tehlikeyi yeterince biliyor ve çalışma ortamında hep birlikte duyarlı olabiliyor, bir takım olarak güvenliğin gereğini yerine getirme sorumluluğu ve yükümlülüğünü hissediyorlarsa güvendedirler.  Bu ortak algılamanın sağlanmasına GK'nün oluşması diyoruz.  Çalışma ortamında bu önemli dönüşüm sağlanmadan, örneğin, "Proje onaylı, gerekli güvenlik araç ve gereçleri var, çalışanlarımızda dikkatli olsunlar" gibi ifadelerin hiçbir anlamı yoktur.  İşyeri güvenliği konusunda çağdaş yaklaşım GK'ü yaklaşımıdır.  Acılara son vermek için bu doğrultuda zaman kaybetmeden çalışmalara başlanmalıdır [1].
Emekli Öğr. Üyesi  Şarman GENÇAY
                                                              Aralık, 2018                                                                                  
KAYNAKÇA*
 [1]  Ş. Gençay,  “Güvenlik Kültürü” Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi”.  YUHFD Vol. VIII No.2  (2011) – YUHFD Vol. IX No.1 (2012).
[2]  H. Heinrich,  “Industrial Accident Prevention” Mc-Graw-Hill, New York, NY, (1931).
[3]  H. Heinrich,  D. Petersen, N. Roos, “Industrial Accident Prevention”. Mc-Graw-Hill, New York, NY, 1980.
 [4]  FLIN, R., MEARNS, K., O'CONNER, P. & BRYDEN, R. “Measuring safety Climate: Identifying the common features” Safety Science 34, 2000.  
[5 ]   International Nuclear Safety Group, “Safety Culture” Safety Series No.75 – INSAG-4 Vienna, 1991.
[6 ]   C. Stobier,  A. Baer, N. Pelzer, W.Tonhauser, “ Handbook on Nuclear Law”, IAEA, Vienna,  2003. 
[7]  “Terminology Used in Nuclear Safety and Radiation Protection”, IAEA Safety Glossary, 2016 Revision, IAEA Vienna, 2016.
[8]  HSC (HEALTH AND SAFETY COMMISSION), 1993. Third report: organizing for safety. ACSNI Study Group on Human Factors. HMSO, London
[9] V. Barnes, “What is Safety Culture? Theory, Research, Challenges”,Office of Nuclear Regulatory Research, U.S.NRC, 2010.
[10]  “Safety Culture of an Effective Nuclear Regulatory Body”, NEA No.7247, OECD 2016
[11]   C.W. Bailey, D. Petersen, “Using perception Survey to Assess Safety system Effectiveness” Professional Safety vol. 34, Feb. 1989.
[12 ]  L. Ostrom, C. Wilhelmsen, B. Kaplan, “Assessing Safety Culture” Nuclear Safety, Vol. 34, No.2, April-June 1993.  
[13]  G. Verlini, “The Mindset of Nuclear safety” IAEA Bulletin 50-1, Sept. 2008
[14]  SCART Guidelines, Service Series No.16, IAEA, July 2008.

*  GK tanımlarının Türkçe ifadeleri, anlamlarına uygun olarak (mealen) tarafımdan yazılmıştır.                                                 ----------------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder