Sene 1966, yer Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi. Büyük reaktörü kullanarak küçük reaktörün kadmium oranını bulma çalışmaları bütün hızı ile devam ediyor. Neptinyum (Np239)’u ölçmek için aldığımız örnek içinden uranyumu, fisyon ürünlerini, toryumu kimyasal olarak ayırmamız gerekir ve öyle yaparız.
Şimdi anlatmak istediğim birinci kırılma noktası şu
şekilde. Kimyasal ayırmalar huni şeklindeki cam tüpler kullanılarak yapılır.
Ölçmek istediğimiz miktar o kadar az ki kimyaca yok sayılır (10-12
gr). Bu miktarı ölçü sırasında bir yerde kaybetmemiz mümkün. Ölçerken maddeyi bir anda kaybettik. Sonuç
elde edemez olduk. Altı ay olayın sebebini araştırdık. Bir şeyler yapmak
lazımdı. Kullandığımız bütün aletleri gözden geçirdik. Sonunda olayın sebebini
bulduk. Adsorpsiyon (dikkat absorpsiyon değil) olayı ile karşı karşıyaydık.
Kullandığımız huni şeklindeki cam tüplerin (separasyon tüpleri) iç cidarına Np239
atomları yapışıyor, huniden aşağı düşmüyordu. Cidara yapışma olayı adsorpsiyon.
Cam tüpler yerli malı idi. İngiltere’den özel tüpleri getirdik. Olay
çözülmüştü. İngilizler bu işler için camı içten bir malzeme ile kaplamışlar, bu
madde adsorpsiyona mani oluyordu. İşler tekrar yoluna girmişti. Bu birinci
kırılma noktası. Adsorpsiyon olayını ortaya çıkarmamış olsaydık daha ne kadar
deneylerin aksayacağını Allah bilir.
İkinci kırılma noktası malzemenin bir oyunu idi.
Kimyasal ayırım için Tri-Bütil-Fosfat (TBP) kullanıyorduk. Uranyum disklerini
içinde erittiğimiz asidin içine ayırma hunilerinde çözücü olarak TBP
kullanıyorduk. Yeni aldığımız 3-4 litrelik TBP, deneylerimizde iş görmemeye
başladı. Saçma sapan sonuçlar almaya başladık. Herşeyi bir kere daha gözden
geçirdik, bir ipucu bulamadık. Bir altı ay daha bocaladık. Sonunda kimya
laboratuarından alınan TBP’ın bayat olduğu, vazifesini yapamadığı sonucuna
vardık. Yenisini getirttiğimizde problem çözülmüştü.
Üçüncü kırılma noktası şu olayla gelişti. O da altı ay
gecikmeye sebep oldu. Kullandığımız TBP laboratuarda bir noktada duruyordu.
Zaman zaman kullanıyorduk. İşler gene ters gitmeye başladı, gene altı ay ne
olduğunu anlayamadık. Bizim bu deneylerde üç adet radyo-kimyacı kullandım. Bir
tanesi 6-7 ay sonra “bu çalışma beni aşar” dedi ve ayrıldı. İkincisi deneydeki
arzu ettiğimiz kararlılığı sağlayamadı. 1.81 civarında genelde bulduğumuz
değer, kimyasal ayırımdan sonra bir keresinde 3, bir keresinde 5 çıkıyordu.
İkinci radyo-kimyacı da “yapamıyorum” dedi, ayrıldı. Üçüncü radyo-kimyacı
arkadaşım Dr. Ali Yalçın Japon Ishimari’nin ayırma tekniğini aynen uyguladı ve
son derecede başarılı oldu. Uranyumu +5 oksidasyon seviyesinde sabit tutmayı
başardı. Ali Yalçın Bey bana göre dünya çapında bir kimyacı arkadaşımdır. 6
aylık üçüncü zorluğumuzda, TBP şişelerin bulunduğu rafta bir şeyler oluyordu.
Görünürde hiç birşey yoktu. Bulunduğumuz odaya bitişik öteki odada kurşun
zırhlar içinde kuvvetli Cobalt-60 gama kaynağı varmış. Cobalt-60’tan çıkan
kuvvetli gama ışınları kurşunu geçmişler, duvardan geçmişler, duran TBP
şişelerinin içindeki TBP moleküllerini parçalamışlar (Kimyasal moleküllerin
gama ışınları yolu ile parçalanmasına Szilard Chalmers olayı denir) ve bizim
deneyimizi çalışamaz duruma getirmişler. Öbür odayı kontrol etmek benim
hatırıma gelmişti.
Böylece 7 sene süren çalışmamızın 1.5 yılını sizlerle
paylaşmak istedim. Şimdilerde 7 yıl süren deneysel çalışma ile doktorasını
yapan genç bulmak mesele, 1-2 yılda şişirilen doktoralar çok. Sonuçta o insanın
kendisi ve memleketi kaybeden. Doktora çalışması dünyada yapılmamış olma
şartına sahiptir. O insanın bel kemiğini teşkil eder. Orijinal olma şartı
kesindir. Doktoram sırasında dışardan ve içerden 350 ilim adamı ile mektupla
temas kurdum. Araştırmada sabır şarttır. 1966’da Norveç’te yaz okulunda iken
doktoram hakkında İsveçli profesör Larson’a telefon ettim. Doktoranın konusunu
anlattım, “uçak yolunu değiştir
Stockholm’e gel” dedi. Hava alanından bir taksiye atlarsın “Studsvik Araştırma
Merkezi’ne gelirsin” dedi. 40 km orman içindeki merkeze gidişi taksi parasını
onlar ödediler. Studsvik Araştırma Merkezi’ne vardığımda konunun uzmanları Drs
I.Tiren, A. Anderson, E.Sokolowski, C.E.Wikdahl ve S.Sqööguist’den meydana
gelen ilmi toplantıda beni dinlemek
lütfunda bulundular. Kendilerine müteşekkirim. Deneylerimi uranyumu asitte
eriterek, ertittiklerimi kimyasal ayırarak, “hem kimyasal, hem de elektronik
devre ile ölçerek dünyada ilk defa ölçtüğümü” anlattım. Biz bu kadar
derinlemesine ölçmedik, dünyada bir ilktir dediler. Doktora seviyesini
bulmuştu. Viyana’dan kısa süreli memlekette tatil yapmaya geldiğim bir sırada
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’ndan Çek bir müfettiş Çekmece’de ürettiğim Np239
dolayısıyla plutonyum-239’u görmek istemiş, miktar 10-12 gr!!!
Doç.Dr.Çetin ERTEK
25.06.2021