..

..
..

16 Mart 2015 Pazartesi

Doç.Dr. Çetin Ertek'in yazısı

BORONLA BEYİNDEKİ KANSER TÜMÖRLERİNİN YOK EDİLMESİ

Boron bileşiği damardan hastaya zerk edilir. Boronun özelliği gidip beyindeki tümöre yerleşmesidir. Hasta, kafasından atom reaktöründe hazırlanmış ışınlama bölgesine sokulur. Bu atom reaktörü araştırma reaktörüdür. Reaktörden çıkan nötronlar boronun içine girerler. Şu reaksiyon meydana gelir:
10B(n,α)7Li
Meydana gelen α parçacığının enerjisi 2.65 MeV’dir. Bu yüksek enerji ile alfa parçacığı habis tümörü paramparça eder. Hasta 1 saat sonar odasına alınır. Bu işlem haftada birkaç kere tekrarlanır. 10-15 seansta tümor yok olur. Öteki canlı hücreler olaydan etkilenmez. Bu sistem Amerika’da, Hollanda’da, Almanya’da (Münih havaalanı yakınlarında) Portekiz’de, Japonya’da uygulanmaktadır. 1997 yılına kadar Münih’deki sistem 555 tümörlü hastayı iyi etmiştir. Japonya’da 1997  tarihine kadar 132 hasta tamamen iyileşmiştir. Hastalardan bir hanımefendi iyileştikten sonra ömür boyu o laboratuvarda gönüllü olarak çalışmak istemiş, kabul edilmiştir.
Bu metod, cerrahların erişemedikleri beyin iltihabı bölgelerinde de uygulanmaktadır. Ayazağa’daki Enerji Enstitüsü’nde TRİGA Mark II tipi araştırma reaktörü bu sistemi kurmaya çok uygundur.
Bor yataklarında dünya birincisiyiz. Bor sanayiinin 265 ayrı dalında kullanılan bir maddedir. Senelerce kaya parçalar halinde vagonlarla 20-30 dolara sattık. Uç ürünleri yapamadık. Marmara Üniversitesi’nden bir profesör arkadaşım bir uç ürününü 1 gramına 6000 dolar vererek üniversite laboratuarına getirttiğini anlatmıştır. Bor’a dayalı bir büyük sanayi kuramadık. Nihayet 5-10 seneden beri bir bor araştırma merkezi kurduk. Beş sene öncesi içinde sadece sekiz profesyonel çalışıyordu. Bu durum, dünya şampiyonluğuna yakışmayan bir cılızlıktır. Halkımız bordan enerji elde edilebileceğini sanıyor. Enerji sektöründe bor, hidrojeni saklamak, muhafaza etmek, depo etmek için kullanılır, kendisi enerji vermez. Bor, suntanın içine konulduğunda, suntanın mukavemetini %16 arttırır. Yanmazlık sağlar, malzemeyi bakteriden korur. Ayrıca nötronları yuttuğu için atom reaktörlerinde ve atom sığınaklarında kullanılır.
Doç.Dr. Çetin Ertek

14 Mart 2014.

12 Mart 2015 Perşembe

Toprak Kaymasının (Erozyonun) Sezyum-137 Kaynağı Kullanılarak Kantitatif Tayini (Doç. Dr. Çetin Ertek, 12 Mart 2015)

Toprak Kaymasının (Erozyonun) Sezyum-137 Kaynağı Kullanılarak Kantitatif Tayini 

Hiç hatırımıza gelir miydi? Yeryüzüne atılan atom bombalarının kalıntılarını kullanarak toprak kaymasının tayininin yapılabileceği. Evet, dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye’mizde bu ölçüler yapılıyor ve yapılacak. Toprak kaymasının ölçülmesinde aranan ilk şey göz önüne alınan noktada ne kadar miktar toprak, hangi yönde hareket ediyor? (Örnek: hektar başına yılda 88 ton kuzey-batı yönünde hareket ediyor, erozyona uğruyor) Atom bombasına sahip ülkeler, Amerika, Çin, Fransa, İngiltere, Rusya, Hindistan ve Pakistan ve belki İsrail (Güney Afrika yaptı vazgeçti) çeşitli denemeler yaptılar. Atmosferden toprağa sezyum-137 atomları yerleşti. Topraktan karot denilen örnekler alınır ve bu toprakların sezyum-137 aktivitesi sintilasyon detektörlerinde (parıldamalı detektörler) ölçülürse toprağın hareketlerini kontrol altına almış oluruz. Sezyum-137 atom bombasından uranyumda meydana gelen fisyon olayından ortaya çıkmaktadır.

Yarılanma ömrü 1 hafta ile 40 yıl arasında değişen serpinti radyonüklidleri (Cs137, Pb210, Pu239, Pu240, Be7, C14, Si32, Al26, Ci36) kullanılarak toprak erozyonu ve sedimentasyonu konusunda birçok modeller geliştirilmiştir. Çalışmalar şu kademelerden geçer:

      1) Yer seçimi,
      2) Örnek alımı,
      3) Laboratuar çalışmaları (örnek hazırlama, radyoaktivite        ölçmeleri)
      4) Sonuç ve değerlendirme.

Bir kere kaymanın miktarı ölçüldükten sonra kaymaya dik duvar yapılacaksa duvar; teras tipi önleme yapılacaksa teras, kaymayı durdurucu bitki/ağaç dikilecekse bitki/ağaç dikimi ile toprak kaymasına mani olunur.

Cs-137 ile İstanbul boğazının iki tarafında gerçekleştirilen araştırmada 1) Referans saha, 2) Ekilmiş alan, 3) Ekilmemiş alan, 4) Mera, 5) Koru, 6) Orman, 7) Referans toprak kesiti gibi farklı arazi kullanım alanlarında sondajlar yapılmış ve örnekler toplanmıştır. İstanbul’un önemli içme ve kullanma suyu kaynaklarından Büyükçekmece gölü ve Ömerli barajı havzalarında da aynı araştırmalar yapılmıştır.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından 21 ülkede koordineli olarak yürütülen, TUR-12330 kontrol numaralı proje ilerlemektedir.

Doç. Dr. Çetin ERTEK (12 Mart 2015)


6 Mart 2015 Cuma

Çetin ERTEK'in ikinci yazısı

KURTARICININ ADI TORYUM
Doç.Dr. Çetin ERTEK

Eskişehir’de 380.000 ton toryum madenimiz var. Bunu kullanarak yeni tip bir Enerji Amplifikatörü yaparsak her sene 90 milyar dolarlık petrol ve doğal gaz masrafımız sıfıra iner. Sistem:
1)      Proton hüzmesi (1 GeV enerjili)
2)      Protonların çarptığı bir kurşun hedef
3)      Kurşundan çıkan nötronların Toryumdan yapılmış kritik altı bir reaktörde kullanılması.
Bugünkü fiyatlarla proton hüzmesini hızlandırmak için ~200 milyon $ yeterlidir. Akkuyu’da Ruslar’ın yaptığı 4 reaktörün toplam fiyatı 20 milyar $’dır. Kritik altı sistem hiçbir şekilde Çernobil gibi patlamaz. Sistem 200 sene sonra hiçbir radyo-aktivite bırakmaz. Nobel ödülü almış Carlo Rubbia tarafından bulunmuştur. Son derece de ekonomiktir. Radyo-aktif atık bırakmaz, üstelik istenmeyen radyo-aktif kalıntılar yakarak zararsız hale getirme kabiliyetine sahiptir. Protonlar kurşuna çarptığı anda çok sayıda spallation nötronları çıkar, bunlar kurşunu çok ısıtır. Elde edilen ısınma kalitesi çok yüksektir.
Bu yeni enerji kaynağını ilk Türk toplumuna duyuran ilim insanımız rahmetli Prof.Dr.Engin ARIK’dır. Hürriyet gazetesinde 28 Temmuz 2002’de tam sayfa gazeteci Özdemir İnce’ye anlattı durumu. Makale çok açık ve seçiktir. Çok ciddiye alınması gerekir. 380.000 ton ile (60 ton toryumdan enerji elde edildiğinden) 400 yıl Türkiye enerjiye bağımlı olmaktan kurtulur. Ankara’da zaten Prof.Dr.Ömer Yavaş 30 MeV’luk protonları Türk Hızlandırma Merkezi’nde elde etmiştir. 12 üniversite bu projede rol almaktadır. Silo yapısında, içinde sıvı kurşun dolu büyük bir silindir ve silindirin içinde Toryumdan yapılmış kritik-altı (hiçbir zaman kritik olmayan, Çernobil gibi patlaması imkansız bir reaktör kurşun içine yerleştirilmiştir. İnternetten Carlo Rubbia’ya girerseniz geniş bilgi alabilirsiniz. Protonlar kurşuna çarptığında spallation reaksiyonu yaparlar, bir protona 20-30 nötron çıkartırlar. Bu reaksiyon ağır metallerle olur. Spallation reaksiyonu olarak geçer. Engin Arık Hoca 10-15 yıl içerisinde Türkiye’nin talihi tersine döner diyordu. Enerjide tam bağımsızlık. Peki Toryumun topraktan çıkartılması ve enerji üretimi sırasında bu işlerde çalışan insanlar herhangi bir tehlikeye maruz kalıyor mu? Hayır. Bizim rezervlerimiz zaten Toryum 232. Yüzde yüz oranda oksitlenmiş durumda toryum içeriyor. Şu anda planlanan yeni tip toryum reaktörü yerin yaklaşık 30 metre altında kurşun bir hedefin içinde bulunacak toryum. Bu hedefe dışardan yeryüzünden hızlı protonlar gönderiyorsunuz, nötronlar üretiyorsunuz. Bu yeni enerji amplifikatörü esas itibariyle yüksek kalitede bir sıcaklık kaynağıdır. Üretilen ısı 4.73 * 10 (7) G joule dür. Bu ısı, 9.8 milyon varil petrole veya 2 milyon ton kömüre eşdeğerdir. Santralın ömrü 60 yıldan fazladır. Enerji amplifikatörü her yıl, eski tip reaktörlerin 500 kg plütonyumunu yakabilecek kabiliyettedir. Bunun ortamını bulan bir memleket bütün masraflarının %20’sini sade bundan geri kazanabilir. Bugün işe başlayan Türk firmaları birleşerek bu işi yaparlarsa çok yakın zamanda müthiş karlara sahip olurlar. Halkımızın olayı candan desteklemesi şarttır. Bu işte sayılamayacak kadar faydalar vardır. Şu anki petrol ve doğal gaz bazlı kaynakların yüksek kaliteli ısı fiyatı 4-5 $/G joule dür. Kömür için bu rakam 3-4 $/G joule dür. Enerji amplifikatöründe elde edilen yüksek kalitedeki ısı fiatı 1-2 $/G joule dür. Bu sudan elektroliz ile elde edilen hidrojen ekonomiktir. Enerji amplifikatörü 2 GeV protonlarla çok yüksek sıcaklıklara çıkabilir, verim artar. Bu tip enerji kaynağı ile bomba yapılamaz. Bu çok büyük bir avantajdır. Proton üreten düğmeye basınca çalışır durdurunca durur. Zincir reaksiyonu kontrol çubuklarıyla durdurulacak diye bir durum yoktur. Üzerinde Hindistan’da VE Çin’de yoğun şekilde çalışılmaktadır.
Manyetik füzyon (MF) reaktörlerine göre de üstündür. Kazalara karşı robusttur. İmalatı MF den daha ucuzdur. Kullanılması daha basittir. 5 yılda bir bakımı 15 gün sürer.
İlgili referanslar:
1.       C. Rubbia ct.al Conceptual Design of a Fact Neutron Operational High Energy Amplifier CERN/AT/95-44 (ET) 29 Sept. 1995.
2.       A Realistic Plutonium Elimination CERN/AT/95-53 (ET)
3.       CERN/LHC/96-II (EET) C. Rubbia & J.A. Rubia Full Seale EA
4.       CERN/AT/93-47 (ET) EA for Cleaner and in ex hawable nucl.energy F.CArminati, R.Klapisch, C.Rubbia
5.       Sub-critical Thorium Reactors, C.Rubbia CERN Energy 2050, Stockholm CERN /ET / Internal  Note 96-01.

6.       Doç.Dr.C.Ertek kitap basıma hazırlanıyor.

3 Mart 2015 Salı

Çernobil Nükleer Kazasının etkileri hakkında yüksek lisans tez çalışması hk

A. Zeynep Buyan'ın (Adil Buyan'ın kızı olsa gerek) hazırladığı Çernobil Nükleer Kazasının etkileri açısında Türkiye için etraflı bir radyasyon çevre etki değerlendirmesi olan yüksek lisans tezi çalışmasını aşağıdaki linkten indirilebilir.

ÖZET​
Çernobil Kazası, dünyada bugüne kadar yaşanmış en büyük nükleer kazadır. 26 Nisan 1986 yılında gerçekleşen bu kazanın yankıları günümüzde de hala devam etmektedir; çünkü kaza bütün Kuzey Yarım Küreyi hem fiziki hem de sosyal olarak etkilemiştir. Ukrayna’nın Kiev kentinde yaşanan bu kazada her ne kadar en çok etkilenen ülkeler Ukrayna, Rusya ve Beyaz Rusya olsa da diğer ülkelerde de çeşitli etkiler görülmüştür. Kazadan sonra panikleyen halk, aslında birçok başka farklı sonucun da ortaya çıkmasına neden olmuştur. Yapılan çalışmanın konusu da bu sonuçların neler olduğunun ortaya konulmasıdır.