..

..
..

30 Aralık 2015 Çarşamba

İsviçre’nin tanınmış itibarlı gazetesi Le Temps’da 10 Aralık 2015’te yayınlanan makale




Böylesine tatlı bakışlı atom
http://assets.letemps.ch/sites/default/files/styles/lt_article_cover/public/media/2015/12/13/file6nja6jeduv48haxh8uu.jpg?itok=-QBnqYha
Burada tabu, orada vaat: Nükleer enerjinin yeni görünümü
Leslie Dewan hiçbir şey talep etmedi. Herkes ondan bahsediyor. Bourget’de (Paris) yapılan büyük iklim gösterisini takiben Bill Gates, Temiz Enerji Koalisyonu’nun sepetine ilk iki milyar doları koyduktan hemen sonra, Boston’da bir gazete kendisine Leslie’yi ve şirketi Transatomic’i unutmamasını hatırlatıyordu. 
Henüz otuzundaki uzun kestane renkli saçlı, gülümseyen bu genç kadın bir nükleer santrala hükmetmektedir. En azından kâğıt üzerinde, daha doğrusu bilgisayarında… Her şey orada bulunmaktadır: planı, yenilenen yakıtı, önemli ölçüde düşürülmüş fiyatı… Bu proje daha şimdiden Batı yakasından bir başka milyarderi, Elon Musk’ın ortağı ve PayPal’ın kurucularından Peter Thiel’i cezbetmiştir. Thiel Transatomic’e ilk üç milyon doları hibe etmiş ve Amerikan Kongresi’nde nükleerde yeni bir yol açılmasına imkân tanıyacak yasanın düzeltilmesini zorlamak amacıyla New York Times’ta bir köşe edinmiştir – bu yeni nükleer yol diğer teknolojilerin yanı sıra Genç Leslie Dewan’ın projesini de kapsamaktadır.
Peki, bu mantıklı bir davranış mıdır? Parçalanma [fisyon] enerjisi tatsız bir durumdadır. ABD pazarı konvansiyonel olmayan hidrokarbonların bolluğu [kaya petrolü/gazı kastediliyor] yüzünden alt üst olduğundan santrallar kapanıyor. Avrupa’da ise Fukuşima zihinleri bulandırdı: Almanya, İtalya, İsviçre, Belçika [konvansiyonel] nükleerden çıkıyorlar ve Fransa adım adım geri çekiliyor. 
O hâlde Leslie ne yapıyor?
Beş yıl önce MIT [Massachusetts Instiute of Technology]’te doktorasını hazırlarken Leslie nükleer sanayiinin arşivlerine girdi. Neden, geçen yüzyılın ortalarında Basınçlı Su Reaktörleri diğer teknolojileri bastırdı? Çünkü bunlar elektrik üretimi dışında askerlere gerekli olan bombanın yapımında kullanılan plütonyumu da üretiyorlardı. Araştırma o zamanlar soğuk savaş ve onun stratejik atılımlarıyla yönlendiriliyordu. Ama bir prototipi denenmiş olup sonradan bırakılan Ergimiş Tuz Reaktörleri gibi başka alanlarda da araştırmalar yapılmıştı. Bu tür teknolojide yakıt sıvıdır: kaza durumunda boşalıyor ve bir havuzda donuyor. Three Mile Island, Çernobil veya Fukuşima gibi faciayla sonuçlanan reaktör erime riski söz konusu değildir.   
Leslie Dewan da işte bu yola girdi. Bir arkadaşıyla yeni bir Ergimiş Tuz Reaktörü modeli tasarladı ve bunu geliştirmek üzere Transatomic şirketini kurdu. Şimdi ekiplerinin sanal olarak gerçekleştirdiği bu reaktörü kanıtlayabilmek için başka milyon dolarlar arıyor.
Onu yönlendiren neydi? Bilimsel taşkınlık mı, teknolojik heves mi, nükleer lobi mi? Hayır, diyor kendisi: sadece iklim. Onun öne sürdüğü, eski santralların risklerini taşımayan ve karbondioksit (CO2) üretmeyen bol elektrik üretimi. Nükleerin karbon ayak izi rüzgâr santrallarınkiyle aynı mertebede ve güneş enerjisi panellerinkinden daha düşüktür. Dahası, Leslie’nin reaktörü, yerine geçmek iddiasında olduğu [konvansiyonel] santralların, depolanması büyük sıkıntı kaynağı olan yüksek radyoaktiviteli atıklarını da [toryumun yanı sıra] yakıt olarak kullanıyor. Kendisinin ifadesine göre mevcut radyoaktif atıklar 72 yıl [ABD’nin] elektrik ihtiyacını karşılayacak düzeyde.
Bill Gates Leslie Dewan için kesenin ağzını açacak mı? Belki. Ancak Microsoft’un kurucusu da bu yolda yatırım yaptı. TerraPower isimli şirketi kurdu, bunun amacı da [nükleer] atıklardan hareketle küçük birim reaktörlerde nükleer elektrik üretmek. Ve o da MIT’li genç kadın gibi aynı duvara çarptı: tamamen basınçlı sulu reaktörlere göre programlanmış Amerikan bürokrasisi. O da aniden TerraPower’ı Çin’e nakletti, çünkü orada Komünist Partisi onunla aynı “hayâli” paylaştığından bu tür işlerde daha esnek. 
ABD’de on kadar yeni kurulan şirket yeni nükleer varsayım üzerine çalışmaktadır. Bunlardan üçü, Peter Thiel, Paul Allen (Microsoft) ve Jeff Bezos (Amazon) tarafından finanse edilmekte olup kaynaşma (füzyon) enerjisini araştırmaktadır.
Şaşırtıcı bir manzara… Elli yıldır hiçbir nükleer kazanın meydana gelmediği Batı Avrupa’da ise nükleer bir tabu olmuştur. Ama başka yerlerde ve üstelik o faciaların olduğu ülkelerde nükleer yeniden güç kazanmaktadır. Japonya santrallarını yeniden açmakta, onun yanında Çin nükleer santrallarını çoğaltmaktadır. Atlas Okyanusunun karşı tarafında da Leslie Dewan çevrebilimi ön plana çıkaran birliklerin önünde bayraktar gibi ilerlemektedir.


3 Aralık 2015 Perşembe

AKKUYU NUKLEER SANTRAL PROJESİYLE İLGİLİ OLARAK DUNKU PROGRAMINIZDA İZLEYİCİLERİNİZ YANLIS BILGILENDIRILDI

​Sayın Mirgün Çabas
CNN Herşey Programı
Dünkü programınızda konuşan Ondokuz Mayıs Üniversitesinden Sn.Dr.Azime Telli, Akkuyu projesiyle ilgili yanlış bilgiler verdi.
Türkiye'nin bugüne kadar 3 milyar harcadığını Halbuki Türkiye beş kuruş harcamış değil.
Çünkü Rusya ile Türkiye arasında 2010 yılında (hatta dünyada bir ilk olarak!!)TBMM'den de geçerek yasalaşan sözleşmeye göre
santralla ilgili tüm giderler 'yap işlet, bize elektrik sat modeline' dayanıyor ve Rus şirketince karşılanmak zorunda. İleride santralın sahibi de Rus şirketi oluyor (Türkiye'de kurulan bir Mercedes kamyon fabrikası gibi). Bunu Azime hanım söylemedi.  Türkiye ileride sadece 15 yıl süresiyle elektrik satın alacağını garantiliyor o kadar.
Rusya Akkuyu projesini durduracak olursa, Türkiye'nin kağıt üzerinde bir kaybı olmayacak. Ancak, Akkuyu'nun yerine yeni bir nükleer santral yapımı için başka bir şirket bulması gerekecek ve yeni şirket 8-10 yıl sürebilecek(*) santralın yapımından sonra elektrik satımından geriye alabileceği bile şüpheli olan bir santral projesi için bankalardan her yıl 1-2 milyar usd kredi bulup, bunun gitgide artan faizlerini 10 yıl süreyle ödemeyi de kabul etmeyeceğinden Türkiye'nin  işi zor görünüyor. Nirtekim Akkuyu için batılı şirketler hükümete bedavaya gelen (bütçeden bir para ayırmadan) bu  yap işlet modelini kabul etmediler ve projeyi sadece Rusya üstlendi. Rusya'nın bu yap işlet modelini neden kabul ettiği ise araştırılmaya değer.
Benim bu konuda bir dizi yazım Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergisinde ve Radyasyon ve Sağlığımız? Nobel yayınları 2014 kitabımda yayımlandı.
(*) Akkuyu sözleşmesinin imzalanmasından bugüne kadar 5 yıl geçmesine rağmen santralın temeli bile atılmış değil.
Sadece limanın temeli atıldı ve bu medyada, yanlış olarak, santralın temeli atıldı şeklinde açıklandı.
Deneyimlere göre bir çok nükleer santral 8-10 yıldan önce bitirilemiyor ve sonunda yapan şirket büyük zarar ediyor.
Örnek: Finlandiya'da yapımına 2003'de başlanan yeni nükleer santrala 2003'de başlandı 2009'da bitirilecekti hala bitmedi daha 1-2 yıl süreceği sanılıyor.Yapan Areva şirketiyle Finlandiya yetkili kurumu, artan giderleri hangi tarafın karşılayacağıyle ilgili anlaşamadıklarından Avrupa ticaret mahkemesine gittiler (başlangıçta 2,5 miyar Avro'ya anlaşmışlardı şimdi bu tek santralın maliyetinin 7 milyar Avro'yu geçtiği basında yer alıyor).

Güncel konuları derinlemesine ve objektif inceleyen yayınlarınızın sürmesi dileklerimle..
Selamlarımla
Yüksel Atakan
Radyasyon Fizikçisi,Dr.
Almanya