..

..
..

28 Haziran 2021 Pazartesi

KADMİUM ORANI ÖLÇMELERİNDE ÜÇ KIRILMA NOKTASI

Sene 1966, yer Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi. Büyük reaktörü kullanarak küçük reaktörün kadmium oranını bulma çalışmaları bütün hızı ile devam ediyor. Neptinyum (Np239)’u ölçmek için aldığımız örnek içinden uranyumu, fisyon ürünlerini, toryumu kimyasal olarak ayırmamız gerekir ve öyle yaparız.

Şimdi anlatmak istediğim birinci kırılma noktası şu şekilde. Kimyasal ayırmalar huni şeklindeki cam tüpler kullanılarak yapılır. Ölçmek istediğimiz miktar o kadar az ki kimyaca yok sayılır (10-12 gr). Bu miktarı ölçü sırasında bir yerde kaybetmemiz mümkün.  Ölçerken maddeyi bir anda kaybettik. Sonuç elde edemez olduk. Altı ay olayın sebebini araştırdık. Bir şeyler yapmak lazımdı. Kullandığımız bütün aletleri gözden geçirdik. Sonunda olayın sebebini bulduk. Adsorpsiyon (dikkat absorpsiyon değil) olayı ile karşı karşıyaydık. Kullandığımız huni şeklindeki cam tüplerin (separasyon tüpleri) iç cidarına Np239 atomları yapışıyor, huniden aşağı düşmüyordu. Cidara yapışma olayı adsorpsiyon. Cam tüpler yerli malı idi. İngiltere’den özel tüpleri getirdik. Olay çözülmüştü. İngilizler bu işler için camı içten bir malzeme ile kaplamışlar, bu madde adsorpsiyona mani oluyordu. İşler tekrar yoluna girmişti. Bu birinci kırılma noktası. Adsorpsiyon olayını ortaya çıkarmamış olsaydık daha ne kadar deneylerin aksayacağını Allah bilir.

İkinci kırılma noktası malzemenin bir oyunu idi. Kimyasal ayırım için Tri-Bütil-Fosfat (TBP) kullanıyorduk. Uranyum disklerini içinde erittiğimiz asidin içine ayırma hunilerinde çözücü olarak TBP kullanıyorduk. Yeni aldığımız 3-4 litrelik TBP, deneylerimizde iş görmemeye başladı. Saçma sapan sonuçlar almaya başladık. Herşeyi bir kere daha gözden geçirdik, bir ipucu bulamadık. Bir altı ay daha bocaladık. Sonunda kimya laboratuarından alınan TBP’ın bayat olduğu, vazifesini yapamadığı sonucuna vardık. Yenisini getirttiğimizde problem çözülmüştü.

Üçüncü kırılma noktası şu olayla gelişti. O da altı ay gecikmeye sebep oldu. Kullandığımız TBP laboratuarda bir noktada duruyordu. Zaman zaman kullanıyorduk. İşler gene ters gitmeye başladı, gene altı ay ne olduğunu anlayamadık. Bizim bu deneylerde üç adet radyo-kimyacı kullandım. Bir tanesi 6-7 ay sonra “bu çalışma beni aşar” dedi ve ayrıldı. İkincisi deneydeki arzu ettiğimiz kararlılığı sağlayamadı. 1.81 civarında genelde bulduğumuz değer, kimyasal ayırımdan sonra bir keresinde 3, bir keresinde 5 çıkıyordu. İkinci radyo-kimyacı da “yapamıyorum” dedi, ayrıldı. Üçüncü radyo-kimyacı arkadaşım Dr. Ali Yalçın Japon Ishimari’nin ayırma tekniğini aynen uyguladı ve son derecede başarılı oldu. Uranyumu +5 oksidasyon seviyesinde sabit tutmayı başardı. Ali Yalçın Bey bana göre dünya çapında bir kimyacı arkadaşımdır. 6 aylık üçüncü zorluğumuzda, TBP şişelerin bulunduğu rafta bir şeyler oluyordu. Görünürde hiç birşey yoktu. Bulunduğumuz odaya bitişik öteki odada kurşun zırhlar içinde kuvvetli Cobalt-60 gama kaynağı varmış. Cobalt-60’tan çıkan kuvvetli gama ışınları kurşunu geçmişler, duvardan geçmişler, duran TBP şişelerinin içindeki TBP moleküllerini parçalamışlar (Kimyasal moleküllerin gama ışınları yolu ile parçalanmasına Szilard Chalmers olayı denir) ve bizim deneyimizi çalışamaz duruma getirmişler. Öbür odayı kontrol etmek benim hatırıma gelmişti.

Böylece 7 sene süren çalışmamızın 1.5 yılını sizlerle paylaşmak istedim. Şimdilerde 7 yıl süren deneysel çalışma ile doktorasını yapan genç bulmak mesele, 1-2 yılda şişirilen doktoralar çok. Sonuçta o insanın kendisi ve memleketi kaybeden. Doktora çalışması dünyada yapılmamış olma şartına sahiptir. O insanın bel kemiğini teşkil eder. Orijinal olma şartı kesindir. Doktoram sırasında dışardan ve içerden 350 ilim adamı ile mektupla temas kurdum. Araştırmada sabır şarttır. 1966’da Norveç’te yaz okulunda iken doktoram hakkında İsveçli profesör Larson’a telefon ettim. Doktoranın konusunu anlattım,  “uçak yolunu değiştir Stockholm’e gel” dedi. Hava alanından bir taksiye atlarsın “Studsvik Araştırma Merkezi’ne gelirsin” dedi. 40 km orman içindeki merkeze gidişi taksi parasını onlar ödediler. Studsvik Araştırma Merkezi’ne vardığımda konunun uzmanları Drs I.Tiren, A. Anderson, E.Sokolowski, C.E.Wikdahl ve S.Sqööguist’den meydana gelen  ilmi toplantıda beni dinlemek lütfunda bulundular. Kendilerine müteşekkirim. Deneylerimi uranyumu asitte eriterek, ertittiklerimi kimyasal ayırarak, “hem kimyasal, hem de elektronik devre ile ölçerek dünyada ilk defa ölçtüğümü” anlattım. Biz bu kadar derinlemesine ölçmedik, dünyada bir ilktir dediler. Doktora seviyesini bulmuştu. Viyana’dan kısa süreli memlekette tatil yapmaya geldiğim bir sırada Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’ndan Çek bir müfettiş Çekmece’de ürettiğim Np239 dolayısıyla plutonyum-239’u görmek istemiş, miktar 10-12 gr!!!

 Doç.Dr.Çetin ERTEK

25.06.2021

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder