(I)
Güney Kore, Birinci Beş
Yıllık Kalkınma Planında (1962-1966) tarıma ve inşaat sektörüne bağlı alt
yapıya ağırlık verdi. Hedef petrole aşırı bağımlı hale gelmeksizin kendine
yeterli bir sanayi alt yapısı oluşturmaktı. İkinci beş yıllık kalkınma planı
(1967-1971) mevcut sanayi yapısının modernleştirilmesi ve hızla demir çelik,
makina kimya sektörlerinin ilerlemesini temin etmek. Güney Kore’de Endüstriel
Bilim Kuruluşu yurt dışına göçmüş olan çok sayıda üst düzey Koreli bilim
adamını ve ekonomik planlamacılarını geri çekti. Bizde ise Anayasaya göre “ülke
kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak, verimli şekilde
kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak DEVLETİN
GÖREVİDİR. Kaynakların verimli şekilde kullanılması hedef alınır.
Kalkınma girişimleri bu plana göre gerçekleştirilir. Görülüyor ki DPT
planlarına göre dünya ikincisi olduğumuz Toryum meselesinde 1962’den beri
parmağımızı kıpırdatmamışız. (Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezinin
çabaları hariç) Halbuki bu tarihlerde, Çekmece Merkezi’nde 1 MW gücündeki
araştırma reaktörü başarı ile çalışmaktadır. Türkiye’de birinci 5 yıllık
kalkınma planında (1963-1967) nükleer enerji konusuna hiç değinilmemiştir.
İkinci 5 yıllık planda sadece “nükleer enerji kaynaklarından faydalanma
imkanları araştırılacak, nükleer enerji santralleri kurulmasına çalışılacaktır”
denilmiştir.
Güney Kore’de üçüncü 5
yıllık plan (1972-1976) ağır sanayi ve kimya sanayisini teşvikle ihracata dönük
yapıyı hızla oluşturmak hedeflendi. GSMH beş misline katlandı. Dördüncü 5
yıllık plan (1977-1981) dünya piyasalarında rekabet edecek sanayi ürünlerinin geliştirilmesi
gerçekleştirildi.
Türkiye üçüncü 5 yıllık
(1973-1977) döneminde özkaynaklardan faydalanılacağı, eğitim amaçlı prototip
nükleer santral tesisine başlanacağı, uzun dönemde nükleer teknoloji girişi
sağlamak için nükleer enerji santrallerinin planlama, projelendirme ve
tesisinde yararlar sağlayacağı ve ayrıca elektrik enerjisi üreteceği dile
getirilmektedir. Türkiye’de dördüncü 5 yıllık planda (1979-1983) 21. Yüzyılın
enerji kaynağını oluşturacak klasik olmayan teknolojilere öncelikle nükleer
teknolojiye geçiş çabalarının yoğunlaştırılacağı ifade edilmektedir. Nükleer
enerji girdisi kendi doğal kaynaklarından sağlanmalıdır.
Güney Kore beşinci 5
yıllık planda (1982-86) vurgu ağır sanayi ve kimya sanayilerinden duyarlı
makinalar televizyon ve video kaset-çalar gibi elektronik veya yarı iletkenlere
dayalı enformasyon teknolojilerine kaydırıldı. Altıncı 5 yıllık plan
(1987-1991) bir önceki planın devamı niteliğindeydi ve hükümet araştırma ve
geliştirmeye yöneldi. Hükümet yeni malzemeler, sanayi robotları, mekatronik,
bio-mühendislik, mikro elektronik, ileri kimya, uzay ve havacılık ürünlerinin
üretimine yönelik planlama çalışmaları yürüttü.
Türkiye beşinci 5 yıllık
planda (1985-1989) madencilik başlığı altında nükleer enerji konusunu ele
almıştır. Ham maddenin yut içi kaynaklardan sağlanması üzerinde durulmuştur.
Beşinci plan döneminin enerji sektörü konusundaki iki büyük projesinin Atatürk
Barajı ve nükleer santral olduğu dile getirilmektedir. Altıncı Beş Yıllık
Kalkınma Planının (1990-1994) temel amacı enerji sektöründe, ekonomik ve sosyal
kalkınmanın sağlıklı bir tarzda desteklenebilmesi için, bütün kullanıcı
kesimlere yerinde, zamanında, güvenilir, ucuz ve kaliteli enerjinin sağlanması
olarak ifade edilmektedir. Nükleer enerjinin uzun dönemde sektördeki önemi
dikkate alınarak nükleer enerji teknolojisine geçiş için bu plan döneminde
çalışmaların başlatılacağından söz edilmektedir. Radyasyonla çalışan tesislere
yönelik mevzuatın geliştirileceği belirtilmektedir.
Yedinci 5 yıllık planda
(1996-2000) nükleer enerji gibi ileri teknoloji alanları ile yüksek bilgi ve
beceri kullanan sektörlerde bu tür teknolojilerle ilgili üretim ve yatırım
sahalarındaki faaliyetlerinin istenen düzeye ulaşamadığına dikkat
çekilmektedir.
(II)
Güney Kore’de saat gibi
çalışan ağır ve nükleer endüstri planları. Hepsi planlanmış ve yapılmış. Ağır
sanayi ve kimya sanayisini teşvikle ihracata dönük yapıyı hızla oluşturdu. GSMH
beş misline katlandı.
Türkiye’mizin yedinci 5
yıllık planında (1996-2000) nükleer enerji gibi ileri teknoloji alanları ile
yüksek bilgi ve beceri kullanan sektörlerde bu tür teknolojilerle ilgili üretim
ve yatırım sahalarındaki faaliyetlerinin istenen düzeye ulaşamadığına dikkat
çekilmektedir. Planı yapan kuruluş, yapamadığını ve aciziyetini vatandaşına
itiraf etmiştir. Güney Kore ise bugün kendisi için birçok atom reaktörleri
yaptığı ve yapmakta olduğu gibi %100 Kore yapımı basınçlı su reaktörlerini
ihraç etme kapasitesindedir.
Türkiyemiz 17 adet ender
toprak elementlerine bir holding kurarak işletmeye başlamamış, atılan küspe
olan Toryum’dan elektriğini elde edememiştir. (Toryumda 380.000 ton ile dünya
ikincisi olmasına rağmen)
Bu Türkiyemizi ilk ona
sokmak, büyük teşebbüs niçin hep ertelenmektedir? Türkiyemiz bilgi toplumu
olmaya mecburdur. Bu bir lüks değildir. Yakın tarihimizde Balkan ve Yakındoğu
gibi coğrafyaya yakın olmak çok uyanık olmamızı gerektiriyor. Gıda, tarım,
hayvancılık, sanayi alanlarına dikkat. Son birkaç yıl içinde cep telefonu için
dışarıya ödediğimiz para 100 milyar dolar civarında. ASELSAN bu işi
başarabilirdi.
Doç.Dr.Çetin
ERTEK
08.12.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder