..

..
..

30 Ocak 2019 Çarşamba

CEP TELEFONUNU İŞE GELDİĞİNDE SEKRETERE TESLİM ET



Herkese Bilim Teknoloji dergisinde (sayı 126-24Ağustos 2018) yazar Bayram Ali Eşiyok, “yeni sanayileşme arayışları klasik sanayileşmeden oldukça farklı. Temelinde yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlere dayalı bir sanayi var, sanayi 4.0” diyor. İş arayan yeni kuşağa da yazar Ali Akurgal’ın çok önemli tavsiyeleri var. Süper bir aileden, çok değerli Ali Akurgal yakın arkadaşımdır. Gençlerin yazdıklarına çok dikkat ederek, tavsiyelerini birebir tatbik etmelerini yaşamsal önemde bulurum.
Yeni kuşağı çalıştıracak, onlarca iş yaptıracak yöneticiler, yeni kuşağı “yönetmesi zor, ayrıcalık isteyen, bencil, işine odaklanamayan, kafasının dikine giden, tembel olarak niteliyorlar. Bir amaca hizmet eden işte çalışmak istediklerini söylüyorlar, bu sağlandığında bile mutlu olamıyorlar. Bu duruma etken olarak dört etken ileri sürülüyor. Aileleri, teknoloji, sabırsız karakterleri ve ortam. Yetişirken bunlara çok notlar verilmiş, ama hak ettikleri için değil. Hayata atıldıklarında, yetiştirirlirken kendilerine söylenen ve yapılanların “hikaye” den ibaret olduğunu görünce ilk şoku yaşıyorlar” diyor Akurgal. Akurgal ileri teknolojik bir şirketin sahibi. “Ben endüstri 5.0 mantığına göre katı model tasarlayacak makine mühendisleri arıyorum” diyor. Gençlere çalıştıkları yerlerde hiç yardımcı olunmuyor, ben de aynı fikirdeyim. Akurgal, cep telefonunu işe geldiğinde sekretere verecek, işine ve iş arkadaşları ile diyaloğa koyulacak, böylece fikirlerin bir diğerini tetiklemesi ile başarılı tasarımlar ortaya çıkartacak makine mühendisleri varsa bana başvurabilirler diyor Akurgal. Ayrıca ilave ediyor, az sayıda insanla çok başarılı işler yapma hedefi nedeniyle yerler kısıtlıdır, acele edin diyor. Gençlere tavsiye ediyorum “Bu treni sakın kaçırmayın arkadaşlar” Bu öğrenme ve yaratma çağında ne kadar ciddi ve çok çalışırsanız geleceğiniz o kadar parlak olur. Ben doktoramı yaparken 4 sene fizik 3 sene de radyo-kimya ile boğuştum. Dünyaya mektuplar yazdım. 258 mektup yerine 3-5 mektup da yazabilirdim. O zamanlar ilim adamları daha cömerttiler. Çalışmamla ilgili mektubuma hemen cevap gelirdi, posta ile tabii. Büyük bir zarf, yazdığım ilim adamı sorduğum sorulara cevap veren ilmi eserlerin fotokopilerini, ayrı ayrı üzerinde durarak göndermiş. Geçenlerde bir arkadaşım kanla ilgili bir sorusunu 3 ayrı uzmana cepten internetle sordu, 2 hafta bekledi tık yok. Türkiye’de doktora tezleri ucuzladı mı (!) bilmiyorum. Bizim nükleer olsun, makine mühendisliği olsun, bu meslekler konsantrasyon isteyen, dikkatsizliği affetmeyen dallardır. Ciddiyetle, severek ve merak ederek yapılır. İnsanlığa yeni bir şey kazandırabilir miyim? Endişesi her an hatırdan çıkarılmaz.
Doktora tezi, dünyada şimdiye kadar yapılmamış olması şartına sahiptir. Gençler, doktora tezi ilmi hayatınızın belkemiğidir. Özenle, merakla, yeniliklerle dolu olmasını dilerim. 6 ayda bitirilmiş doktora tezleri biliyorum. Kendinize yazık etmiş olursunuz. Ben doktoramı 7 senede bitirdim. Doktoramdan 2-3 sene önce İsveç’e gittim ve bu konuda dünyada yapılmamış olduğunu tespit ettim. Sonunda ben kazandım. 1970’de Amerika’ya davet edildim. Amerikalılar siz buraya nasıl geldiniz diye bana soruyorlardı. Küçük bir laboratuvarda Amerika’nın yanlışını bulursanız, davet edilirsiniz. Amerika Vietnam harbini kaybetmişti. Nixon Amerikan halkına TV’de “barışı siz istediniz, 243.000 fizikte, kimyada, biyolojide, nükleerde ilim adamlarını işten attım” diyordu. Koskoca matematikçiler Kaliforniya’ya göç etmişti. Gazetelerde röportajlar veriyorlardı. “Ben matematik profesörüyüm, şimdi Kaliforniya’ya göç ettim, otobüs şoförlüğü yapıyorum, halimden memnunum” diyorlardı. Amerikalılar sen buraya nasıl geldin diye sormakta haklıydılar. Talebelerim “biz %80 harp için öğrenmek, çalışmak istemiyoruz” diye kazan kaldırdılar. Ah Amerika, vah Amerika.
Doç.Dr.Çetin ERTEK
26.01.2019

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder