Tank’ta, küçük
reaktörde yapılan parametrik çalışmalarda Uranyum-su oranı 1, 1.5, 2, 3 olmak
üzere 4 kere değiştirilerek, herbiri için bütün bu ölçmeler tekrarlandı.
Optimum Uranyum-su oranı ne idi? 1964’te Varşova’daki Reaktör Fiziği Yaz Okuluna,
1966’da da Norveç, Sandefyord’da Reaktör Fiziği Yaz Okulu’na katılmacı olarak
gittim. Çok faydalandım. 1967’de İstanbul Çınar Otel’de dünyanın en ileri
kuruluşlarının fizik bölümü başkanları ile bir hafta toplantı yaptık. Ben ilmi
sekreter idim. Küçük reaktörlerde ölçüleri yaparken, ortadaki deneysel
düzeneğin civarındaki yakıt elemanlarına etkileri ayrı ayrı ölçülmüştür. TR-I
reaktöründe her yıl U-235’ten belli bir miktar yakıldığından kalp belli
hesaplara göre tekrar yüklenir. Dolayısıyla bütün nötron akı ölçmeleri yeni
baştan yapılır. İstek üzerine reaktör kalbinin herhangi bir yerinde de
nötronların akısını ölçmek bizim ödevimizdi. Bu arada İstanbul Teknik
Üniversitesi’ndeki TRİGA MARK-II adlı araştırma reaktörü de 240 kWatt’ta tam
kapasite ile çalışmakta. Teknik Üniversitesi’nde bu reaktör 1963-64 yıllarında
kuruldu ve çalışmaya başladı. Burada da bazı mutlak nötron akı ölçüleri yaptık.
Bu reaktörün damıtık suyundaki istenmeyen malzemelerin tayini NAA metodu ile
yapıldı. Sonuçlar Viyana’daki Atom İnstitüt’teki MARK-II Triga reaktör suyu ile
karşılaştırıldı. Moderatör suyu, aynı zamanda, reaktör kalbindeki önemli
olayları da ortaya çıkarabilir. 1997’de Viyana’dan geri geldiğimde bu reaktörde
yapılacak 25 kadar proje ile ilgili geniş bir rapor hazırladım, bu idarece
dikkate alınmadı. Ama toprak erozyonu ve sedimantasyonu için projemiz kabul
edildi ve TEMA Vakfı ile birlikte önemli çalışmalara imza attık.
TR-I reaktöründe 1
MW gücü, etalon dirençlerle Winston Köprüsü kurarak Prof.Dr. Abdi Dalfes’le
birlikte kalibre ettik. Bu arada ben, Boğaziçi Üniversitesi’nde, değerli
arkadaşım Prof.Dr. Şarman Gençay’ın uyarısı ile işime ek olarak probabilite
(ihtimaliyet hesapları) dersini vererek iki yılda kazandığım kaynakla Murat-124
arabayı elden düşme 43.000 TL.ye satın alabildim. Çekmece’den aldığımız gelir
buna yeterli değildi. 1962-64 yıllarında Kuleli Askeri Lisesi’nde haftada 30
saat fizik dersi veriyor, haftada bir gün İstanbul Üniversitesi’nde Teorik
Mekanik tatbikatları yaptırıyor, haftada bir gün Amerikalılarla Çekmece projemi
yürütüyor, Alman literatüründe, Aristo hesap cetveli ile yaptığım homojen
reaktörlerin kritiklik hesaplarını Atomkern Energy’de neşrediyorum ve geceleri
Almanca hocası Yılmaz Hoca ile mitoloji çalışıyorduk.
1970’te
Amerika’dan sonra gene TR-I’de çalıştım ve 1976’da Viyana’daki Uluslararası
Atom Enerji Ajansı’na (UAEA) kabul edildim. Orada 5 yıl Seibersdorf
Laboratuarları’nda çalıştım. Son 8 ay, fizik bölüm başkanlığı muavinliği
yaptım. Seibersdorf Laboratuarları’ndan Güvenlik Müfettişliği’ne geçtim. 16 yıl
da bu branşta çalıştım.
Çeşitli ilmi
mecmualarda eserlerim basıldı. Sayısız ilmi toplantılara katıldım. 1997’de
emekli oldum ve İstanbul’a yerleştim. Döner dönmez İstanbul Teknik Üniversitesi
Nükleer Enerji Enstitüsü’nde şahsıma eksik olmasınlar bir oda tahsis ettiler.
Dr. Sevilay Hacıyakupoğlu ile toprak erozyonu üzerine çalışmalara başladık.
Ölçüleri ÇNAEM yapıyordu. Projeye hemen Dr. Ahmet Ertek de katıldı. Proje çok
başarılı oldu ve çok genişledi. İstanbul Teknik Üniversitesi eski rektörü Prof.Dr.
Gülsün Sağlamer projeyi çok destekledi. UAEA Toprak Bölümü eski başkanı
Prof.Dr. Felipe Zapata, İSKİ eski genel müdürü Prof.Dr.Veysel Eroğlu donanım ve
teçhizatı ile yardımcı oldu. İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur ve İSKİ Elektro
Mekanik Daire Başkanlığı’ndan Selami Taşer, Özlem Arslan, Nazmiye Ermeydan,
TEMA Vakfı Başkanı Nihat Gökyiğit, eski başkanı Hayrettin Karaca ve TEMA
yönetim kurulu üyeleri.... hepsine sonsuz teşekkürler. Uluslararası Atom Enerji
Ajansı arafından 21 ülkede koordineli olarak yürütülen, TUR-12330 kontrol numaralı
proje ilerlemektedir. Kullandığımız metod, sedimantasyon poblemlerinin çözümü
için de çok etkilidir. Sedimantasyon, Türkiye’de dünya ortalamasının üç
mislinden fazladır. (Dünya ortalaması 1.82 ton/hektar yıl) Türkiye erozyon
haritasında, topraklarımızın %86.0’ı çeşitli oranlarda erozyona uğramaktadır.
TEMA Vakfı’nın onursal başkanı Hayrettin Karaca’nın bana bizzat söylediği iki
şeyi hiç unutmam:
1.
Toprak
1000 senede oluşur.
2.
Türkiye’nin
erozyondan kaybettiği toprak miktarı her yıl Kıbrıs adasının bütününü (5 cm
kalınlıkta) kaplayacak büyüklüktüktedir.
Sevilay
Hacıyakupoğlu ile Viyana’da tanışmıştık. Doktorasına yardım etmek kısmet
olmuştu. Emekli olup Viyana dönüşü birden hatırıma geldi; “biz niçin en önemli
problemlerimizden olan erozyonla uğraşmıyoruz”? dedim. Topraktan alınan
örnekleri Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi ölçebilirdi. Topraktan alınan karot
örneklerini nasıl alacaktık? Ben telefonla İstanbul Üniversitesi Coğrafya
Fakültesi’ni aradım. Şanslı bir günümüzdü. Telefonun öbür ucunda Ahmet Ertek
vardı. Önce soyadı benzerliğini konuştuk, bir akrabalık bağı yoktu. Çok yapıcı
bir genç, Sevilay gibi “ben de size yardım ederim” dedi ve böylece üç kişi
olduk. İşler iyi gidince ölçmeler başladı, genişledikçe genişledi.
10.06.2017
Doç.Dr.Çetin
ERTEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder