..

..
..

18 Haziran 2017 Pazar

ÇEKMECE NÜKLEER ARAŞTIRMA VE EĞİTİM MERKEZİ’NDE DENEYSEL REAKTÖR FİZİĞİ ÇALIŞMALARI VIII


Viyana, Seibersdorf Laboratuarları’nda,  FAO’nun isteği ile diğer işlerin yanında, topraktaki su miktarını ve toprağın yoğunluğunu aynı anda bulmak imkanını kazandık. 1 Mikro-Küri’lik bir Cs-137 kaynağı ve gama ışınlarını ölçmek için, gama sintilasyon dedektörü bu iş için yeterlidir. Sezyum kaynağı küçük bir kurşun kabın içine konur. Kabın tabanına bir de delik delinir. Gama ışınları bir A noktasında toprağa dik olarak çarparlar. Toprakta etkileşirler ve birçok çarpışma yaparlar. Takriben 30 cm uzaklıktaki sintilasyon detektörü (parıldamalı detektör) toprağa dik olarak yerleştirilir. Buraya da B noktası diyelim. Sezyum kaynağından çıkan direk gama ışınlarının dedektör tarafından sayılmaması için dedektörün etrafına kurşundan bir zırh konulur. Kaynak sabit tutulur, dedektör 5 ile 30 cm arasında adım adım hareket ettirilir, sonuçlar kaydedilir. Metod hem toprağın yoğunluğunu, hem de içindeki su miktarını kısa bir sürede bulur. Literatürde toprağın nemini ölçmek için nötron dedektörleri de mevcuttur. Daha önce bahsettiğimiz gama dedektöründe, mekanik bir değişiklik yaparak toprağın 0 ile 40 cm derinliğindeki nemini ve yoğunluğunu bulmak mümkündür. Daha ileri gidilerek basit bir robotik ile bir tarlanın yoğunluk ve nemlilik derecesi taranabilir. Bu çalışmada 0.5 ile 1.5 gr/cm3 toprak yoğunluk bölgesi kullanıldı. 2.6, 7.0, 10.6 ve 16.1 ağırlık su ihtiva eden toprak standartlar kullanıldı. (Ertek C., Haselberger N., İAEA, Seibersdorf  Laboratories, Austria, Nucl. Instruments and Methods Phys.Res., Sect A, Nov 1984 v.227 p.182-185)
Diğer taraftan, Viyana’ya gitmeden önce, yıllarca İstanbul Teknik Üniversitesi, Ayazağa kampüsünde, Nükleer Enerji Enstitüsü’nde, talebelere nükleer mühendislikle ilgili deneyleri bizzat yaparak öğrettim. Prof. Nejat Aybers, enstitüye beni çağırarak. ANL Laboratuarları’ndan gelen Amerikalı Dr. Philip Kier’in Nükleer Mühendislik anlatımını talebelere tercüme etmemi emrettiler. Bu işi severek yaptım. Londra Üniversitesi öğrendiklerimden farklı değildi. Tercüme ederken bana birgün, “sen bu dersi talebelere anlatabilirsin, bana ihtiyaç yok” dedi. O ayda 4800 TL kazanıyordu, ben bu miktarın 10’da birini alıyordum. Nejat Bey’in hesabı başka idi. O, Teknik Üniversite Nükleer Enerji Enstitüsü’nün, MIT gibi Amerika’daki öğrenim müesseselerinden farklı olmadığına dair akreditasyon peşinde  idi ve bunu başardı. Dr.Şarman Gençay, Dr.Altan Tapucu, Prof.Dr.Abdi Dalfes gibi değerler burada ders verdiler. Laboratuar aletlerinin kaliteleri de yüksekti.
Prof. Nejat Aybers, CANDU, Kanada tipi bir güç reaktörünün Türkiye’de kurulması için çok gayret etti. Nur içinde yatsın. Bakanlarla, Başbakanla diyalog halindeydi. TV’de kendisini dikkatle dinlerdik. Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi, Ankara Nükleer Araştırma Merkezi, Teknik Üniversite Nükleer Enerji Enstitüsü zaman içinde toplam 850 kadar nükleerci yetiştirdiler. Bunlar, güç reaktörü projesinde gecikildiğinden bir arada tutulamadılar ve herbiri birinci, ikinci uzmanlık alanlarına dağıldılar. Birçokları dış ülkelerde kaldı, sonuçta 380.000 ton Toryuma Türkiye baka kaldı.
CANDU tipi reaktör bize en uygun olanı idi. Bu hususta Dr.Necmi Dayday’ın da büyük emekleri olmuştur. Birçok TV programında Dayday durumu halkımıza anlatmıştır. Çekmece’de güç reaktörleri projelerini Dr. Ulvi Adalıoğlu, Dr.Mehmet Turgut ve Tanzer Türker’le defalarca yazmıştır. Son kurduğu Nükleer Mühendislik Öğretim şirketi Ankara’dan gerekli desteği maalesef görmemiştir.
Değerli okuyucular, benim de faydalandığım, Hamit Palabıyık, Hikmet Yavaş ve Murat Aydın’ın yazdıkları “Nükleer Enerji ve Sosyal Kabul” adlı kitap, USAK yayınlarından çıkmıştır ve çok faydalı bir kitaptır. Devlet Planlama Teşkilatı kararlarını, Türkiye’nin başarılı olamamış 4 nükleer santral ihalelerini, halkın nükleere karşı tutumunu çok güzel anlatmaktadır. Bu hususta radyasyonun vücuda zararlarını anlatan Türkiye ve Almanya’da uzun müddet radyasyon fizikçisi olarak çalışmış, Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi’nden kadim arkadaşım Dr.Yüksel Atakan makalelerinin ve değerli kitabının okunması çok gereklidir. Kendisi elektro-manyetik dalgaların insan vücuduna etkilerine kadar uzmanlık alanını genişletmiştir. Çekmece’de uzun yıllar birlikte çalıştık.

10.06.2017
Doç.Dr.Çetin ERTEK


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder