Bunu anlayabilmek için
önce reaktörlerde nötronların nereden geldiğine odaklanalım. Nötronlar U-235 ve
U-233’le olan fisyon olayından meydana gelir. Bir nötron çekirdek içine girer,
fisyon olur, 2 veya 3 nötron bu olaydan ortaya çıkar. Fisyon olayında kütle
kaybı olur. Kaybolan kütle Einstein formülüne göre E-mc2’lik çok
büyük enerji çıkartır. Artık elektriğin hammaddesi elde edilmiştir. Şimdi
reaktörlerde uranyum çubuklarının civarındaki bu nötronların sayısına
odaklanalım. Saniyede 1 cm2’den her iki yönde geçen nötronların
sayısına nötron akısı denir. 1013, 1014 n/cm2
saniye nötronu düşünebiliyor musunuz?
Güç reaktörlerinde bu
değer daha da büyük olabilir. Hollanda Petten Araştırma Merkezi’nde özel olarak
bundan 30-35 yıl önce inşaa edilen Yüksek Akı Reaktörü (High Flux Reactor HFR)
hala çok özel deneyler için tam faaliyettedir ve nötron akısı 1021
nötron/cm2 saniyedir. (Yavaş nötronların hızları 2.2 km/saniye,
hızlıların 10.000 km/saniyedir.) İşte Çin’de HFR olmadığı için, Çinliler Petten
Laboratuarı ile anlaşıp, birkaç sene sürecek bir program dahilinde araştırma
malzemelerine, ergimiş tuza, uranyum toryum karışımlarına nötronların uzun
vadede ne etki yapacaklarını anlayabilmek için Petten ile anlaşmak
mecburiyetinde kaldılar. Araştırmak istedikleri sistemler nötronlara maruz
kaldıklarında ne gibi etkiler yapıyorlar, bunları tespit edebilmek için.
(Korozyon, malzeme içindeki kırılganlıklar, malzeme hasarları, deformasyonlar,
atomların yer değiştirmeleri ve bunun etkileri vs.) Acaba bu nötron alanlarında
1018, 1019 vs.de hangi değerde nötronlar nötronlarla
çarpışır diye sorulduğunda 1020 veya 1021 değeri üzerinde
durulur. Aynı şekilde muhteşem Çanakkale savaşımızda havada uçuşan mermileri
düşünelim. Müzelerde görüyoruz, bir kurşun bir kurşuna çarpmış, gözümüzün
önünde duruyor. Ne korkunç bir hakiki mermi yağmuru. İşin şiddetini ve ölüm
tehlikesini gösteren en önemli kanıtlar. Bize Kurtuluş Savaşı yolunu açan
şehitlerimiz nur içinde yatsın.
Çekmece Nükleer Araştırma
ve Eğitim Müdürü’nün bana bir sene önce bildirdiğine göre bizde de bir HFR
reaktörü yapılması düşünülüyormuş. 1964’lerde Ayazağa’da İstanbul Teknik
Üniversitesi bir TRIGA-MARK II atom reaktörü aldı. Alınışında Prof. Nejat
Aybers’le birlikte Avusturya’lı kıymetli arkadaşım Avusturya Atom
Enstitüsü’nden Doç.Dr. H.Böck’ün bu 240 kWatt’lık reaktör seçiminde büyük
faydaları oldu. Aynı reaktörden Avusturya da bir reaktör almıştı. Onların reaktöründe
küçük bir değişiklikle kısa bir zaman aralığında çok yüksek nötron akılarına
varmak mümkündü. Onlar bu opsiyonu haftada bir iki sıklıkla kullanarak yüzlerce
malzeme araştırmaları yaptılar. Bizde bu sistem yerine oturmadı.
Faydalanamadık. Ayazağa TRIGA reaktörü için çok büyük çabaları için Doç.Dr.
Helmuth Böck’e minnet ve
teşekkürlerimizi bir kere daha tekrarlarız. Aynı tipte, aynı güçte bu
reaktörlerde (Avusturya, Türkiye) yapılan ilmi makale çalışmalarını, master
tezlerini, doktora tezlerini mukayese etmek okuyucuya çok şey kazandırır.
Doç.Dr.Çetin
ERTEK
30.11.2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder