Özet ve sonuç
Akkuyu’da
yapılmakta olan reaktör binasının tabanında, (henüz üstünde bina ağırlığı ve
küçük bir deprem olmadan), gevşek toprak zeminin, tabanı taşıyamadığı ve
çatlaklar oluştuğu, bunların betonla doldurulmalarına rağmen, çatlakların tekrar
oluştuğu, ayrıca inşaatta yeterli sayıda deneyimli mühendis bulunmadığı geçen
Mayıs’ta basında yer almış, CHP de
TBMM’ne bir araştırma önergesi vermiştir. Türkiye Atom
Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) internet sayfalarında ise bu konuda herhangi bir
açıklama bulunmuyor.
Nükleer Güç
Santralları’nın (NGS) projelendirilmesi ve yapımında Uluslararası Standartlara
göre kalite kontrolunun ilgili
uzmanlarca yapılmasının önemini, en azından son 10 yıldır çeşitli
makale, teknik rapor, kitap ve seminerlerimizde açıklamaya çalışıyoruz /Bkz. 3,
4,5/. Bu yapıl(a)madığında ise, ileride
ortaya çıkabilecek kazalarda çevreye yayılacak radyoaktiviteden, Fukuşima
kazası örneği, halkın çok büyük zarar göreceği açıktır.
Reaktör
binasının tabanındaki çatlaklar sorununa benzer sorunlar, ileride NGS‘nın çeşitli
bina, sistem ve makinalarının yapım ve konuşlandırılmasında da ortaya
çıkabilir. Hatta bugün ortaya çıkan tabandaki çatlaklar ileride reaktör
binasında da ortaya çıktığında, reaktör
binası, belki de, ileride olabilecek büyük bir depreme dayanamayacaktır. Bu
nedenlerle, reaktör binasının ve radyasyon
güvenliğiyle ilgili tüm sistemlerin yapımında yeterli sayıda deneyimli mühendis
bulunması ve kalite kontrollarının da ilgili standartlara göre lisanslı uzmanlarca yapılması zorunludur.
Denetimden
ve lisanslamadan sorumlu olan görevlilerimizin,
bu durumu, yetkililere gerekçeleriyle iletip
kabul ettirebileceklerini ve ortaya radyasyon güvenliği zayıf bir nükleer
santralın çıkmamasını, ileride olabilecek arıza, kaza ve depremlerde, Fukuşima
kazasındaki gibi aşırı radyoaktivite yayılması sonucu 100 binlerce kişinin
yerinden yurdundan olmayacağını umuyoruz. Kaldı ki böyle bir durumda santral
elektrik de üretemeyecek ve elektrik gereksiniminde planlanan hedefe de
ulaşılamayacaktır.
Giriş
Bir gazeteden /1/:
‚ Geçen Mayıs‘ta
Akkuyu nükleer reaktörünün oturacağı temelin bazı bölümlerinde çeşitli
aralıklarla iki kez çatlak oluştuğu, bu çatlakların Türkiye Atom Enerji
Kurumu’nun müdahalesiyle giderildiğinin ortaya çıktığı, ilgili bölümlerin
kırıldığı ve yenilendiği ancak tekrar çatlak oluştuğu görüldü. Akkuyu’da çalışan mühendislere göre, zemindeki
çatlakların nedeni mevcut zeminin yapıyı taşıyamaması, dolgu malzemesinin
niteliğinin belli olmaması. Bir apartman yapımında bile daha ciddi çalışıldığı
belirtiliyor ve ekleniyor: Akkuyu
bünyesinde yeterli sayıda mühendis bulunmuyor, var olan Rus mühendisler de
konuya hâkim değil. Santralın her bir projesinin Rosatom tarafından
Rusya’da projelendirildiği, bu projenin Türkiye’nin coğrafi ve yerel gerçekleriyle
örtüşmediği, tamamen kopyalanarak alındığı, yapılacak santralın Rusya’nın çok soğuk hava koşullarına göre planlandığı,
Mersin gibi sıcak bir bölgeye uygun olmadığı, projenin tümüyle saha
gerçeklerine göre düzeltilmesi gerektiği, bunun ise maliyet ve zaman kaybı
nedeniyle yapılmadığı‘ basında
vurgulanıyor.Bu habere dayanılarak, CHP’nin de
bir Meclis Araştırması açılması için TCBMM’ne bir önerge verdiği basında
yer aldı.
Akkuyu NGS reaktör binasının taban yapımının 2019’daki durumu ve çevresi
(Resim: https://www.artigercek.com/).
Akkuyu reaktör binasının
7’den daha fazla büyüklükteki olası bir depreme dayanabilmesi nasıl denetlenebilecek?
Akkuyu reaktör binasının tabanında ortaya çıkan çatlaklarla ilgili yukarıdaki
haberde açıklanan durum henüz işin başında olduğumuzu gösteriyor. Yazılanlar
gerçek ise, Akkuyu inşaatında yeterli mühendis ya da deneyimli teknik personel
bulunmuyorsa, yapılacak düşük kalitedeki bir reaktör binasının 7’den daha fazla
büyüklükteki olası bir depreme dayanıklığı nasıl denetlenebilecek? Çatlakların
ortaya çıktığı taban, ileride bina yükseldiğinde, reaktör kazanı, buhar
üreteçleri, ana su pompaları ve diğer tüm ağır sistemlerle, boru hatlarıyla
birlikte çok büyük bir yükü taşırken, hatta 3-5 büyüklüğündeki olası küçük depremlerde
bile tabanın ve duvarların çatlamamasının
kontrolu nasıl yapılabilecek? Küçük
depremlerde oluşabilecek çatlaklar, olabilecek çok daha büyük bir depremde reaktör
binasının yıkılması tehlikesini ortaya
çıkarabileceğinden ilgili uzmanlarca bu
denetimlerin yapılması gereği açıktır.
Akkuyu NGS ile ilgili yasal andlaşma
2010 yılında TBMM’den
geçen ‚yasal andlaşma‘ya göre /2/, Akkuyu NGS yapımını Rus Rosatom şirketi,
kendi sağlayacağı parayla ‚yap,işlet ve
elektrik sat’modeliyle, Türkiye’nin
teknik kontrolunda yapmaktadır. Türkiye‘nin, santral alanını NGS için
ayırmasından başka, santralın yapımı ve işletilmesiyle ilgili herhangi bir
ödeme yapması gerekmiyor. Ancak, santral elektrik ürettiğinde, Türkiye’nin belirli
fiyattan ve miktarda elektrik satın alması gerekiyor. Aradan geçen 9 yıla rağmen bugün (2019)
Akkuyu NGS’nın ancak reaktör binasının
tabanı yapım aşamasındadır. Santralın elektrik üretmesi 2023 yılında planlanıyor.
Uluslararası standartlar ve kalite
kontrolunun önemi !
Nükleer Güç
Santralları’nın (NGS) projelendirilmesi ve yapımında Uluslararası Standartlara
göre kalite kontrolunun ilgili
uzmanlarca yapılmasının önemini, en
azından son 10 yıldır çeşitli makale, teknik rapor, kitap ve seminerlerimizde açıklamaya
çalışıyoruz /Bkz. 3, 4,5/. Ancak bunlarla ilgili olarak yetkili kurumlardan herhangi
bir görüş, soru ya da yorum almış
değiliz.
Radyasyon Güvenliği (İlgili Teknik
Raporumuz’dan /3/ ):
‚Bir nükleer güç santralı (NGS), ‚normal çalışma‘ süresince elektrik
üretirken, olabileceği varsayılan, en büyük bir kaza‘ durumunda, santralın
halka radyasyon etkisinin en az düzeyde kalması
göz önünde bulundurularak santralın projesi ve yapımı gerçekleştirilmek
zorundadır ki bu „Radyasyon Güvenliği’ koşulunun yerine getirilmesidir.
Radyasyon güvenliğini artırmak
amacıyla, bir NGS henüz proje ve yapım dönemlerindeyken, santralın güvenlik
sistemleriyle reaktor kabı (kazanı), pompa, vana gibi ilgili parçaları
(components), geliştirilmiş en yeni donanımda olmalıdır. Bunlar, hem üretimleri
sırasında hem de santrala yerleştirildikten sonra deneyimli bilirkişilerce (TÜV
uzmanları gibi), ilgili uluslararası standartlara göre kalite kontrolları yapılarak
onaylandıktan sonra santralın yapımının gerçekleştirilmesidir. Ancak böylelikle
NGS’nın, „nükleer ve radyasyon güvenliği“nin en üst düzeyde olması
sağlanabilir. Gerek çevrenin gerekse
çevre halkının ve hatta çok büyük bir kaza olasılığında tüm ülkenin ve
ülkelerin radyoaktif maddelerle
bulaşmasının önüne geçilebilecektir‘.
Denetleyici kurum için lisanslı uzmanlar
gerekiyor
Ülkemizde daha
önce nükleer santral yapılmamış olduğundan, NGS yapımıyla ilgili çeşitli
mühendislik ya da teknoloji dallarında örneğin ABD, Almanya, Fransa’nın aksine,
her bir sistemle ilgili uluslararası standartlara göre kalite kontrollarını
yapabilecek düzeyde deneyim kazanmış lisanslı uzmanlarımız, bugün, ne yazık ki,
bulunmuyor.
Yıllar önce
Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi‘nde ve daha sonra da Almanya ve USA
nükleer santrallarının projelendirilmesi ve yapımında uzun yıllar çalışmış bir kişi
olarak şunu açıkça belirtmeliyim: - Bugün Türkiye‘de denetleme görevi verilmiş, değerli
fizikçi ve mühendis meslekdaşlarımızdan,
nükleer santralların yapımıyla ilgili en azından 10 farklı dalda Almanya’da TÜV‘de
çalışan lisanslı uzmanlar gibi, denetim yapabilmeleri beklenmemelidir. Nükleer santrallarla ilgili genel bilgileri üniversiteden
ve kitaplardan edinen bir kişinin, nükleer santral proje, yapım ve işletmesinde
eğer yıllarca deneyim kazanmamış ise, nükleer santraldaki herhangi bir sistem
ya da parçanın ilgili standartlara uygunluğunu kalite kontrollarıyla
yapabilmesi olası değildir. Çünkü her bir sistemin denetimi fabrikalarda ilgili
parçaların üretiminden başlayıp, santrala monte edilmesi ve testine
kadar kalite ve işleyişleri için çeşitli standartlara göre bir dizi denetimi
gerekiyor. Örneğin sadece reaktör kabının (Reactor Vessel) ve içindeki aksam ve
parçaların kalite kontrolları için ilgli 5-10 farklı standarta göre denetim
yapabilecek lisanslı uzmanlar gerekiyor. Bu örnek, buhar üreteçlerinden, ana su
pompalarına, borulardan, vana ve duvalara çakılacak dübellere kadar
çoğaltıldığında, gerekecek lisanslı
uzmanların farklılığı ve sayısının çokluğu kestirilebilir.
Şekil Reaktör Kabı’nı, reaktörün yakıt ve
kontrol çubuklarıyla (iç yapısıyla) birlikte gösteriyor. Her bir parçasının
ilgili standarta uygun olması için uzmanlarca kalite kontrolunun yapılması
gerekiyor.
Bu durumda, ülkemizde radyasyon
güvenliği en üst düzeyde olan bir nükleer santral kurulabilmesi için, yurt dışında nükleer santral proje, yapım ya
da işletmesiyle ilgili kurumlarda çalışmış (örneğin Uluslararası Atom Enerjisi
Ajansı’nda ya da nükleer danışmanlık şirketlerinde) deneyimli uzmanlarımızdan,
ya da varsa, onların danışmanlık şirketlerinden yararlanılmalıdır. İlgili teknik dallarda yeterli uzman
bulunamadığında ise, yurt dışından her bir sistem için lisanlı uzmanlar getirilmesi
ve denetimlerin yaptırılması gerekir.
Öte yandan , daha önceki yazılarımızda
vurguladığımız gibi, uzmanların denetimlerinde olumsuz sonuçlar ortaya çıktığında,
bunların düzeltilebilmesi için ek para bulunması ve santralın bitirilmesinin ertelenmesi gerekecektir.
Bunları Rus şirketi de hükümetlerimiz de acaba kabul edecekler midir? Kabul
edilmediğinde ise, radyasyon güvenliği önceden tam olarak sağlanamamış bir
nükleer santral yapılmış olacaktır.
Yetkililerin
bu gerçekleri göz önünde bulundurarak gerekenleri yapabileceklerini umuyoruz.
………………………,
İlgili yazılar:
/2/ Akkuyu NGS
yapımıyla ilgili Rusya ile yapılan andlaşma ( kanunun TBMM onayı, 21.07.2010)
/3/Ülkemizde kurulacak nükleer santralların radyasyon
güvenliğiyle ilgili öneriler, Atakan.Y, Teknik Rapor, 50 sayfa, Fizik
Mühendisleri Odası (FMO) 2015
/4/ Nükleer Santrallardan Çevreye Salınan Radyoaktivitenin
Sınırlanması, Atakan,Y., Tübitak Bilim Teknik Dergisi, Mayıs 2008.
/5/ Radyasyon ve Sağlığımız? kitabı, Nobel
yayınları, 2014, Atakan.Y., http://www.nobelyayin.com/detay.asp?u=4025
Yüksel Atakan, Dr.Y.Müh. Almanya,
ybatakan3@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder