14 Mayıs 2017 günlü Hürriyet gazetesinin Kelebek Eki’nde yayınlanan uzun
bir yazıda Aydın Söke’nin bir mahallesinde kanser hastalıklarının arttığı ve
bunun eski uranyum madeninden kaynaklanan yüksek radyasyona bağlandığı bir dizi
spekülasyon ve savlarla, yöreden resimlerle, adeta ballandıra ballandıra ‘Kanser
Köy haykırıyor!’ gibi yakıştırmalarla sunuluyor.
En son söyeyeceğimizi baştan söylersek, bu yazının radyasyon fiziği
temellerine göre hiç bir dayanağı olmayıp ölçüm ve değerlendirmeler de
gerçekleri yansıtmaktan çok uzaktır.
Durumu sırayla incelersek:
1.
Bir kişi
için, 2,4 miliSievert’lik yıllık
ortalama doğal radyasyon doz değerine ek olan sınır değer 1 miliSievert’tir.
Yazıdaki 1 Sievert yanlıştır. Yani ek sınır değer, yazıdakinin binde biridir.
2.
Yazıda
radyasyon aletiyle ölçüldüğü belirtilen doz değerinin 1 Sv’in 450 katı olduğu
yer almaktadır ki bu 450 Sv yanlış değerine götürür. Halbuki değer 450 mSv olmalıdır.
3.
Yazıda resmi
bulunan portatif radyasyon ölçüm aletiyle doz değil,doz hızı ölçülebilir.
4.
1 yıl için 450 kat olarak ifade edilen doz
değeri 450 mSv olmalıdır ve aşağıdaki hesaplamanın tersinden şöyle bulunmuş olmalıdır:
450 (mSv/yıl ) /365 günx 24 h= 0,05 mSv/h= 50
nanoSv/saat. Yani aletle 50 nanoSv ölçülmüş ve bundan 1 yıllık değer
hesaplanıp, sınır değer olan 1 mSv ile karşılaştırınca 450 kat bulunmuştur.
5.
Bu mantık
tümüyle yanlıştır, çünkü o yörede hiç bir kişinin yılda 365 gün ve her biri 24
saat bu uranyum madeninin ölçüm yapılan yerinde bulunmuş olması düşünülemez. Ya
da bir kişi o noktada gece gündüz yatıp kalkarsa ancak bu 450 mSv oluşabilir.
6.
Ölçümün
yapıldığı noktadan bir kaç metre uzaklıkta bile doz hızı değerinin çok
düşececeği ve o noktaya yakın yılda belki toplam 1-2 saat geçebilecek bir kişinin alabileceği toplam doz değeri en
çok 100 nanoSv olabilir ki bu değer diğer doğal
ve yapay kaynaklardan aldığımız doz değerlerinin yanında çok düşüktür. Bunun
kanser yapma olasılığı (ya da riski) ise yok denecek kadar azdır.
7.
Yörede
arttığı belirtilen kanser hastalıklarının nedenlerinin çok çeşitli olabileceği
ve oradaki uranyum madenine, ölçülen dış radyasyon değerinden gidilerek
‘uranyum madeni kanser yaptı’ gibi bir sonuç çıkarılması sadece spekülasyon olup bunun bilimsel bir
dayanağı ya da kanıtı bulunmuyor.
8.
Uranyum
madeninin eğer varsa etkisi, ancak oradaki halkın yerleşim ve tarlalarda
çalışma yerlerinin, bu madenden ne kadar uzaklıkta ve ne süre bulunduğu, havada,
sularda, toprakta, sebze, meyva ve yöredeki tüm besinlerde radyoaktif madde
ölçümleriyle belgelenebilirse ortaya konabilir,ki bu yapılmamıştır. Yapılan bir
kaç radyasyon doz hızı ölçümleriyle ve bunlardan radyasyon fiziği temellerine
aykırı sonuçlar çıkarılmasıyla, radyasyon fiziği uzmanı olmayan kişilerce
sadece spekülasyon yapılmıştır.
9.
Bu konuya benzer
Manisa Köprübaşı uranyum madeniyle ilgili yazımızda daha ayrıntılı açıklamalar
bulunuyor:
Ayrıca tüm radyasyon konularındaki ayrıntılı
yazılar için ‘Radyasyon ve Sağlığımız?’ kitabımıza Nobel yayınları 2014 bkz.
Yüksel Atakan, Dr., Radyasyon fizikçisi, Almanya, ybatakan@gmail.com
Radyasyon Fizikçisi Dr. Yüksel Atakan’ın yorumuna
EK:
A.
Haberde sözü
edilen Söke’ye bağlı yer uranyum madeni işletmesi de değildir. Çok uzun seneler
önce MTA tarafından uranyum aramaları sırasında yapılan sondaj kuyuları
ağzıdır. Kuyular usulüne uygun kapatılmış olarak gözükmektedir.
B.
Radyasyon
ölçerin yüksek sayım göstermesi gayet normaldir zira Aydın bölgesinde pek çok
yerde doğal radyoaktivite değeri zaten yüksektir. Aşağıdaki tablo TAEK’İn
Türkiye çevresel radyoaktivite
atlasından alınmış olup (http://www.taek.gov.tr/radyasyon-izleme/turkiye-cevresel-radyasyon-atlasi.html) Söke ilçesinde toprak yüzeyinin30-40 Bq/kg
(Bekerel/kg) radyoaktivite ortalama değeri taşıdığını göstermektedir. Bu düzeydeki
rayoaktivitenin insan sağlığına zarar verme riski ise yok denecek kadar azdır.
Bu çeşit topraklar üzerinde on binlerce yıldır insanlar yaşamakta, tarım
yapmaktadır.
C.
Bu haritayı
daha ayrıntılı görmek için TAEK’in yukarıda verilen web sitesine gitmek
gerekir.
D.
İnsan
vücudunda doğal olarak da radyoaktivite bulunur. 70 kg’lık bir insanda doğal
radyoaktivite düzeyi 9000 (dokuz bin) Bekerel’dir.
Bunun doz karşılığı da yılda 0,3 mSv’tir. Yani biz kendi vücudumuzda bulunan
doğal radyoaktif elementlerden zaten yılda 0,3 mSv doz alıyoruz demektir
E.
Dolayısıyla
endişe edilecek, telaşa kapılacak bir şey yoktur. Zaten zararlı bir
radyoaktivite doz değer çıkmış olsa TAEK gerekli tedbirleri almakta hiç
tereddüt etmezdi.
SONUÇ: Radyasyonların
etkileri konusunda uzman olmayan kişilerin uzman gibi görünüp, yaptıkları bir
kaç yüzeysel ölçümle insanları yanlış bigilendirmeye, hatta korkutmaya hakları yoktur.
Konuyu derinlemesine bilmeyen insanlar da lütfen uzmanlarına sorup
öğrenmelidir. Örnek: kulağınızda ağrı olsa, nasıl olsa hekimdir diye
mide-bağırsak uzman doktoruna muayene olmaya gider misiniz?
Dr. Reşat Uzmen, Nükleer
yakıt (Uranyum-toryum) uzmanı: uzmenr@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder