Rembrandt’ın bir eserini göz
önüne alalım. Çalışma stili Rembrandt’a çok benzemekle beraber büyük ressama
ait olmayan diğer bir taklit tablo da karşımızda olsun. Taklit tablodan ve
hakiki tablodan iki çok küçük çentik alalım. 1 miligramın 10’da biri, 100’de
biri de olabilir. Araştırma reaktörünün içine koyalım. Bir dakika ışınlayalım,
çıkaralım. Radyoaktif hale gelmiş örnek içinde elemanları açığa çıkaran
karakteristik gama ışınlarını salar. Bu ışınları bir gama spektrometre aletinde
ölçelim. Hazırlanmış bilgisayar programı ile birlikte çalışan bu spektrum bize
tablonun sahici mi taklit mi olduğunu 5 dakikada söyler. Gama spektrumunda
tulyum bulunmuştur. Rembrandt zamanında beyaz boyada tulyum kullanılmamaktadır.
Çok sonra kullanılmaya başlandı. Metoda “nuclear activation analysis” NAA veya
“instrumental nuclear activation analysis” (INAA) denir. Türkçe’de nükleer
aktivasyon metodu diye geçer. Herhangi bir örnekteki istenmeyen zehirli ağır
metaller de bu yöntemle çok kısa zamanda ölçülür. Hava kirlenmesi dahil.
Topkapı Sarayı’ndan Çekmece
Nükleer Araştırma Merkezi’ne (ÇNAM) yıllarca önce yapılan bir başvuruyu
sizlerle paylaşmak isterim. Harem dairesinde çok kıymetli çinilerin bulunduğu
bir yerde, çinilerin arasından su geliyor. Nereden geldiğini bulamıyorlar. Suyu
ancak nükleer metotla takip edebilirsiniz. İki yerden de su gelebilir. Çinileri
kırmak imkansız. Atom araştırma reaktörü burada da imdada yetişiyor. Az
miktarda tuz (Na -23) reaktörde ışınlanıyor. Sodyum
-23’lerin bir kısmı Na-24 oluyor. 24 saatlik yarı ömrü olan
(radyoaktivitesi 24 saatte yarıya inen) tuzlu su şüphelenilen noktaya konuyor,
sızıntının öbür ucunda radyoaktivite ölçen basit bir aletle ölçülüyor. Oraya
radyasyon gitmemişse su kaçağı oradan kaynaklanmıyor demektir. Öteki nokta
teşhis ediliyor. Çok kıymetli İznik çinileri kırılmadan problem çözülmüştür.
Doç.Dr. Çetin ERTEK
24.12.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder