Sunuş
„Gazeteci yoldan
geçenlere mikrofonu uzatıp soruyor: Bize, Mars mı, yoksa Hindistan mı daha
uzak?
Çok kişi Hindistan
daha uzak diyor!“ Belki de gece gökyüzünde Mars'ı görüp, Hindistanı
göremediklerinden olacak!!
Mars'ın yörüngesindeki
yerine göre, bize, ortalama uzaklığı 250 milyon km. Mars'ta halen araştırmalar
yapan insansız Curiosity Rover aracı tam 253 günde (8,5 ayda) günde bir milyon
km yol alarak 2012'de Mars'a ulaşmış. Ya da saatte dünyanın çevresi kadar
giderek..
Mars kupkuru bir
gezegen, bol karbondioksitli basıncı çok düşük bir atmosferi var, yani bizdeki
soluyacağımız hava orada yok, su da yok, taş, toprak, toz fırtınaları
ve iyice soğuk bir yer. Ama şimdiden Mars'a yolculuk için sıraya giren 200.000
kişi ve orada koloni kurmak isteyen şirketler var.
NASA 2030'da Mars'a insanlı
araç yollamayı planlıyor.
Önemli bir sorun Mars
yolunda alınacak yüksek kozmik ışın dozu. Kanser, beyin hasarı gibi
hastalıkar yapabilir.
Radyasyon düzeyini
ölçmek için Mars'taki Rover aracına diğer aletlerin yanı sıra bir radyasyon
aleti konmuş. Bununla hem yolda hem de Mars'ta ölçümler yapılarak ileride oraya
gideceklerin ne kadar radyasyon dozu alacakları ve bunun sağlık riskinin ne
olacağı hesaplanmaya çalışılıyor. Bu arada epey de ölçüm değeri birikmiş.
Öte yandan bizleri 3
saatlik uçak yolculuğu bile sıkarken, küçücük kapsülde en azından 6 ay
geçirecek 3-4 kişinin birbirleriyle olabilecek sorunları incelenmeye
çalışılıyor. Sataşma, saldırı ve şiddet olaylarına ise hiç şaşmamak
gerekecek..
İleride kupkuru bir
yerde, basınçlı giysilerle, buradan götürülecek hava ve suyla idare etmeleri
gerekecek insanlara dönüşte de fazla kozmik ışın dozu alıp kanser riskini
daha da artırmamaları için dönüş bileti de verilmeyecekmiş.Yani giden
büyük bir para ödeyip ONE WAY TICKET alabilecek ve ölene kadar orada
kalmak zorunda!.
Bu gezileri
düzenleyenlerin söyledikleri:- Bu dünyayı ileride düzeltmekle uğraşmaktansa,
Mars'ta işe baştan başlamak daha kolaydır !!
-
Mars yolculuğunda alınacak kozmik
ışın dozu ve sağlık riski?
NASA’nın ‘Curiosity Mars Rover’ insansız uzay
aracı 253 gün (8,5 ay!!) yolculuktan sonra 6 Ağustos 2012’de Mars’a inmiş ve o
günden beri de Mars yüzeyinde çalışmalarını
sürdürüyor. Başlangıçta, Mars’ta iki yıl kalması planlanan (kısaca)Rover,
birbirinden ilginç çalışmaları sorunsuz yapabildiği için, süresi 2018’e kadar uzatılmıştır. Bu arada, Rover’daki
özel kameralar, laser ve spektrometrelerle (Bkz. Şekil 1 ve 3) toprak ve
kayalarda yaptığı inceleme ve analizlerin NASA kontrol merkezinde
değerlendirilmesiyle, Mars’ın derinliklerinde eskiden su olacağına ve mikro
organizmaların da yaşayabileceğine uygun bir ortamın bulunabileceği sonucu
çıkarılmıştır /1/.
Rover aracının önemli bir görevi de ileride Mars’a
yollanacak insanlı araçlarda, gerek
yol boyunca gerekse Mars’ta, astronotların kozmik ışınlardan ne kadar radyasyon
dozu alabileceklerini ölçmektir ve araçta bu amaçla RAD radyasyon ölçü aleti
bulunuyor (The Radiation Assessment Detector/ Bkz.Şekil 3).
Mars’a olan uzun yolculuğu boyunca RAD radyasyon ölçüm aleti her 15 dakikada bir radyasyon ölçümleri yapıp
sonuçları NASA’ya bildirmiştir/1/.
Mars yolunda ve Mars’ta ölçülen radyasyon dozları
ve sağlık riski?
Genel olarak,
uzay yolculuklarında astronotlar kozmik ışınlar yoluyla azımsanmayacak bir
radyasyon dozu alıyorlar. Örneğin Uluslararası Uzay Aracında (ISS) 6 ayda boyunca
bir astronotun aldığı doz 90 miliSievert’e (mSv) yakındır (Çerçeve içindeki
Sievert’in tanımına bkz). Bu miktar dünyamızda doğal radyasyondan 1 yılda
aldığımız ortalama doz olan 2,4 mSv’in
37 katıdır. Kozmik ışınlar olarak adlandırılmalarına rağmen, ışın
tanecikleri olan foton’lardan değil, büyük çoğunluğu, enerjileri çok yüksek
protonlar başta olmak üzere enerjileri yüksek daha büyük kütleli atom
çekirdeklerinden oluşan hızlı tanecikler, maddenin ve bu arada insan vücudunun
da derinliklerine, hücrelere ve DNA’ya girerek etkili olabiliyorlar, bunları bozabiliyorlar
(Kozmik ışınlarla ilgili diğer yazımıza bkz). Astronotlar, kozmik ışınların
sıklıklarının ve şiddetlerinin zamanla değişimine, kendilerinin de uzay
yolculuğu sırasında kapsülde kalma sürelerine ve zırhlama durumuna göre değişen miktarlarda radyasyon dozu
alabiliyorlar. Benzer durum Mars yüzeyinde kalındığında da geçerli.
RAD aletiyle yapılan ölçümlerin değerlendirilmesi,
253 günlük Mars yolculuğu sırasında günde
alınabilecek radyasyon dozunun ortalama olarak 1,8 miliSievert (mSv) olabileceğini
gösteriyor (Şekil 2 ). Bu günlük değer, dünya üzerinde, deniz
düzeyinde kozmik ışınlardan alınmakta olan yıllık
radyasyon dozu olan ortalama 0,30 mSv’lik dozun 6 katıdır. Mars yolculuğunda
1 günde alınabilecek 1,8mSv’lik doz, dünyada
1 yılda alınan 2,4 mSv’lik /2/ ortalama doğal radyasyon dozunun ise %75’i kadar
olup, az değildir.
Şekil 1: Sol yukarıdaki resim RAD, radyasyon
ölçüm aletini, sağda Mars Rover uzay aracı Mars yüzeyinde dağa tırmanırken
görülüyor..nasa.gov/mission_pages/msl/index.html9).diğerletler
Rover’deki RAD aletiyle yapılan ölçümlerin
değerlendirilmesine göre Mars yüzeyinde
günde alınabilecek radyasyon dozu ise 0,7 mSv kadardır (Mars’ın düşük
yoğunluktaki atmosferine rağmen kozmik ışınlar epey frenleniyor, Bkz.Şekil 2).
İleride NASA, insanlı Mars yolculuklarında daha
hızlı uzay araçları kullanarak yolculuğu 253 günden 180 güne indirmeyi
planlıyor/1/. Bu durumda gidiş geliş 360
gün yolculukta alınabilecek ortalama kozmik ışın dozu: 1,8 x 360= 650 mSv kadar
ve Mars yüzeyinde 500 gün kalındığında da orada alınabilecek ortalama günlük
0,7 mSv’lik doz da eklendiğinde: 650+0,7x500= 1000 mSv=1 Sv’lik ortalama toplam
bir dozun alınması beklenebilir.
Mars yolculuğunda ve Mars’ta 500 gün kalındığına
(ve hatta ileride daha uzun sürelerde kalındığında) ardı sıra oluşacak 1 Sv’lik toplam (ortalama) dozların, vücutta
ne gibi bir hasar yapabileceği ise tam olarak kestirilemez. Japonya’da 2.Dünya
Savaşında atılan atom bombalarından yaşamda kalanlar üzerinde yapılan
doz/etki/risk araştırmalarından edinilen deneyimlere ve bunlardan çıkarılan çok
tartışmalı yaklaşıma göre bu 1 Sv’lik doz, halk arasında zaten %25 olan kanser
riskini %5 artırıyor sonucu çıkarılabilir (tüm dünyada ortalama olarak,
ölenlerin %25’i kanserden ölüyor/2/). Daha uzun Mars yolculuklarının ve Mars’ta
kalma sürelerinin kanser riskinin yanı sıra beyin hasarı gibi daha başka
hastalıkları artıracağını ileri süren tıp araştırmacıları bulunuyor.
Şekil 2: Curiosity Mars Rover RAD ölçüm
aletiyle ölçülüp değerlendirilen dozlarla, diğer dozların karşılaştırmaları
gösteriliyor/1/. Absiste Eşdeğer Doz (mSv), Ordinatta yukarıdan aşağıya
sırasıyla: 1. Dünyada deniz düzeyindeki yıllık ortalama kozmik ışın dozu, 2.
ABD’de yılda tüm kaynaklardan alınan ortalama doz, 3. Bilgisayar tomografi
dozu, 4. Uluslararası
uzay aracında (ISS) 6 ayda alınan doz, 5. Mars yolculuğunda 180 günde alınacak
ortalama doz ve 6. Mars’ta 500 gün kalındığında alınacak
ortalama doz gösteriliyor.
-
Kozmik Işınlar Nereden Geliyor, Kim, Nasıl Buldu ve
Nobel Aldı?
Kozmik ışınları’ ilk kez
fizikçiler laboratuvar çalışmaları sırasında, elektrik yüklü cisimlerin,
elektrik yüklerini azar azar yitirmelerinin nedenini araştırırlarken buldular.
Havayı iyonlaştıran (atomlardan elektron söken) ve böylelikle havanın elektriksel
iletkenliğini sağlayarak, elektrik yüklü cisimlerden elektriksel yük
kaçaklarına yol açan birşey, bir etken
olmalıydı? Birçok fizikçi, önceleri,
yerde, toprak ve kayalarda az miktarda bulunan doğal radyoaktif maddelerden
yayılan ışınların havayı iyonladığını düşündü. En sonunda Avusturyalı fizikçi
Victor Hess’in aklına harika bir fikir geldi ve 1912 yılında bir balona binip, elektroskopunun
göstergesini gözledi (Bkz.Şekil 3). Balonla yükseldikçe, elektrik yüklerin
gitgide azaldığını elektroskopun göstergesinden izleyince göklerden, uzaydan gizli bir şey gelip havayı iyonluyor ve elektroskoptaki
yükler bu nedenle gitgide azalıyor sonucuna vardı. 1925”de
R.Milikan bu gizli etkene ‘kozmik
ışınlar’ adını verdi. Sonradan bilimsel çalışmasını yayınlayan Hess 1936’da bu
buluşu nedeniyle Nobel ödülü aldı. 1950’lerde fizikçiler ‘kozmik ışınlar’ın,
ışık taneciklerinden (fotonlardan), elektromanyetik dalgalardan oluşmadığını,
bunların çok büyük hızlardaki çoğunlukla protonlardan ve alfa taneciklerinden
ve az miktarda da daha ağır parçacıklardan (C, N, O ve Fe’e kadar çeşitli atom
çekirdeklerinden) oluşan sürekli bir ‘iyon akımı’ olduğunu belirlediler. Buna
rağmen, eskiden takılan ve yerleşen ‘kozmik ışınlar’ adı, tanecik akımına, uygun
olmasa da değiştirilmedi. Kozmik ışınların iki kaynağı var: ilki, güneş
sistemizin dışındaki galaksideki süpernova patlamaları, ikincisi ise güneş
rüzgarı. Güneş sistemimizin çok ötesinde uzayın derinliklerindeki galaksiden sürekli
olarak dünyamıza gelmekte olan bu girici iyonların çok yüksek enerjileri var.
Bu yüksek enerjili kozmik ışınların, güneş sistemimize girdiğinde, güneşin yaydığı ‘Güneş Rüzgârı’ denilen ve çoğunlukla
elektronlardan oluşan dev akımın ürettiği manyetik alanın direncini yenmeleri
gerekiyor. Ancak Güneş Rüzgarının şiddeti
sabit olmayıp her 11 yılda bir değişim gösteriyor. Güneş rüzgarını yenip
dünyaya yaklaşmakta olan ‘daha girici iyonları’ bu kez dünyanın manyetik
alanının saptırmasının yanısıra, geçmeleri gereken yoğun hava tabakalarının
molekülleri frenliyor (Dünyanın her cm2 yüzeyi üstünde 1 kg hava
var!).Bu ‘çok hızlı’ ve dolayısıyla ‘çok yüksek enerjili’ protonlar, ağır iyonlar,
havada yolları boyunca çarptıkları atomlardan, sayıları çığ gibi artan
mezonları ve daha birçok girici ikincil
parçacıkları üretip atmosferde ve yeryüzünde bizleri etkiliyorlar ki bunların başında yerin
derinliklerine kadar girebilen müonlar geliyor.
Dünyanın çevresindeki
manyetik alanın kozmik ışınları saptırması ve atmosfer katmanlarının da
bunların enerjilerini soğurması sonucu,
deniz yüzeyine yaklaştıkça bunların etkileri ve dolayısıyla bunlardan oluşan
radyasyon dozları da gitgide azalıyor. Bu nedenle 2000 metre gibi yüksek
yerleşim yerlerinde kozmik ışınlardan oluşan radyasyon dozu, deniz
düzeyindekinin 2-3 katından daha fazladır.
Buna rağmen, bu dozun oralarda yaşayanların sağlığına olumsuz bir etkisi olduğu
belirlenmemiştir. Dünya üzerinde diğer doğal kaynakların da katkılarıyla
(evlerdeki radon gazı, besinlerdeki ve havadaki doğal radyoaktif maddelerden)
aldığımız toplam radyasyon dozu ise, yılda ortalama olarak 2,4 mSv kadardır
(Ayrıntılar için bkz.: /2/).
Şekil 3: Saniyede havanın her cm3 başına
iyon çiftlerinin yükseltiyle artması
ve Nobel Fizik ödüllü(1936)
Victor Hess’in (1883-1964) balonu (ilk
kez 1912’de Victor Hess balonla
yükselirken her iki iyon odasıyla (elektroskopla) ölçümler yaparak kozmik
ışınların varlığını kanıtlamıştır) .
-
Mars’ta doğal radyoaktif maddelerin olmayışıyla,
manyetik kuşağın, atmosferin ve suyun zamanla yok oluşu-Sorumlusu: Güneş
Rüzgarı
Mars çevresinde manyetik kuşak olmadığından güneş rüzgarlarını saptıramıyor
ve güneş rüzgarları zaman zaman Mars’ta etkili olduğundan, ileride insanların orada
olabilecek yaşam koşullarını ağırlaştıracaktır. Güneş rüzgarları, güneşten saniyede 400 ile
900 km hızla yayınlanan başta proton, elektron ve helyum çekirdekleri olan
alfalar olmak üzere diğer atom çekirdeklerinden oluşuyor.
Şeki 4 Güneş Rüzgarı: Solda güneş, ortadaki çizgiler Güneş
Rüzgarı, sağda küçük bir küre olarak gösterilen dünyamız ve çevresindeki
manyetik kuşak çizgileri görülüyor. Bu manyetik kuşak, dünyamızı güneş
rüzgarlarından koruyarak atmosferin ve suyun kaybolmasını önlüyor. Mars’ta ise
manyetik kuşak zamanla yok olmuş .
Mars’a daha önce yollanan uzay araçlarından elde edilen bulguların
değerlendirilmesi sonucu, Mars’ta 3-4 milyar yıl önce su ve dünyadakine benzer
bir atmosfer olabileceğine işaret ediyor. O zamanlar henüz sıcak olan Mars,
kendi rotasyon hareketiyle, çekirdeğindeki sıvı metaller de dinamo gibi dönerken,
çevresinde bir manyetik kuşak oluşturuyordu. Mars zamanla soğurken yapısında
radyoaktif maddelerin yeterince bulunmayışı nedeniyle olacak, bunlardan yayınlanan
yüksek enerjili alfa tanecikleri ve diğer radyasyonlarla (dünyadaki durumun
aksine) içten ısıtılamadığından, çekirdeği katılaşmış ve Mars çevresindeki
manyetik kuşak zamanla yok olmuştur. Manyetik kuşak kaybolunca, güneş
rüzgarları saptırılamamış ve bunlar da Mars yüzeyindeki atmosferi süpürüp uzaya
götürmüşlerdir. Arta kalan çok düşük atmosfer basıncında ise Mars’taki suyun
çabucak buharlaşmış olacağı açıktır. Kısacası Mars’ta dünyadaki gibi yeterli
miktarda radyoaktif maddeler bulunsaydı, Mars, zamanla kendiliğinden soğumasına
karşın ısıtılabilecek ve bunun sonunda da manyetik kuşak yok olmayacak, güneş
rüzgarları saptırılacak, Mars’ta atmosfer de su da dünyadaki gibi
bulunabilecekti. Öte yandan, Mars’ta
bölgesel manyetik alanların bulunduğunu belirten yazılara literatürde
rastlanıyor.
-
Curiosity Mars Rover aracı nasıl
işliyor ve Mars’taki çalışmaları
Criosity Mars Rover aracı, amacına uygun olarak, Mars’ta
mikro organizmalar düzeyinde geçmişte ve bugün bir yaşam olup olmadığını
araştırabilecek şekilde yapılmış ve donatılmıştır. 900 kg kütlesindeki Rover,
3mx2,7mx2,3m büyüklüğünde olup Mars yüzeyineki 75 cm büyüklüğüne kadar olan molozları,
serbest taşları 90 metreye kadar götürebilirken saatte 30 metre ortalama
hızıyla da ilerleyebiliyor. Rover, diğer uzay araçları gibi güneş panellerinden
elde edilen enerjiyle değil, 43 kg kütlesindeki bir ‘plütonyum aküsü’ndeki 87,7 yıl yarılanma süreli plütonyum 238
radyoizotopunun yayınladığı alfa taneciklerinin enerjisinin termoelementlerde
elektrik enerjisine dönüştürülmesiyle çalışıyor (Radioisotope Thermoelectric
Generators /RTG/). 5,6 MeV enerjili alfa tanecikleri yayınlayan Pu 238 izotopu,
aküdeki 4,8 kg PuO2
maddesinin yapısında bulunuyor. Pu238 radyoizotopunın 1 gramı 0,5 Watt güçte
yüksek bir enerji verdiğinden uzay araçlarında kullanılıyor. Rover, örneğin,
Ekim 2016’da, kaya ve kil örnekleri almak için 5.000 metre yüksekliğindeki bir dağın
yamaçlarına da bu enerjiyle kolayca
tırmanabilmiştir (Şekil 1).
Şekil 5: Curiosity Mars Rover
aracı ve üzerindeki aletlerden bazıları: Chem Cam: kuvvetli bir laser, bir spektrometre ve camera içeriyor, REMS: Rover Envıronmenal Monıtorıng /
çevre monitoru, CheMin: Toprak
örnekleinin incelendiği kimyasal mineraloji sistemi. Diğer aletlerin
kısaltmaları için bkz: /https://www.nasa.gov/mission_pages/msl/index.htmlttps://www
Aracın üzerinde Şekil 5’de gösterilen kameralar,
laser ve spektrometreler gibi çeşitli aletlerle kimyasal ve diğer analizler
yapılıp sonuçlar NASA’ya, aracın
üstündeki verici antenden, radyo dalgalarıyla iletilmektedir. Mars’tan
dünyaya olan büyük uzaklık (ortalama 250 milyon km) nedeniyle, ışık hızındaki
sinyaller, NASA kontrol merkezine 15 dakika kadar bir gecikmeyle ulaşabiliyor.
Gerek Rover’in dünya üzerinde hazırlanması ve yapımı gerekse Mars’a yollanması ve orada
çalıştırılmasıyla ilgli olarak harcanan
para 2,5 milyar usd’yi bulmuştur. Ekim
2016’ya kadar Rover’in NASA’ya yolladığı fotoğraf sayısı 180.000 kadardır. Öte
yandan, NASA’nın 2030 yılında 4 astronotu
Mars’a yollamakla ilgili bir proje üzerinde çalıştığı medyada yer alıyor.
-
Mars’ta yaşanabilir mi? 200.000
kişilik koloni kurma girişimleri!
Mars, dünyadan ortalama 250 milyon km uzaklıkta
(aramızdaki uzaklık, Dünya ve Mars’ın yörüngelerinde bulundukları yere göre 56
milyon km ile 401 milyon km arasında değişebiliyor). Mars’a 253 günde varan
Rover, ortalama olarak günde 1 milyon km’lik bir yol almış demektir. Mars
atmosferinin basıncı dünyadakinin
%1’i bile değil. Çekim kuvveti de çok az, dünyadakinin %38’i kadar. Mars
atmosferi %95 CO2’den,
%2,7 azot, %1,6 argon ve eser miktarda da CO, oksijen ve su buharından
oluşuyor. İnce toz parçacıkları, sıcaklık farklarından oluşan rüzgarlarla orada
bir çok yerde olabilir. Mars’ta ancak kapalı yerlerde kalınabileceği ya da özel basınçlı giysilerle dışarıda
dolaşılabileceği açık (Bkz. Şekil 6). Mars’a epey su ve basınçlı hava da
götürmek gerek. Sıcaklık +20 ile -80 hatta -150 derece arasında değişebiliyor.
Ay’da +130 ile – 160 Co ,
Venüs’te ise 400 Co olduğundan,
Mars oldukça yaşanabilir bir yer olarak görüldüğünden Mars’a gitmek için
ilgi epey büyük. Son yıllarda Mars’a insan götürüp orada koloni kurmak
girişimlerinin epey çoğaldığı medyada yer alıyor /3/. 200.000 kişiyi
barındırabiliriz diyenler var. Öte yandan Mars’a gitmek için başvuran her kişinin, uzay
yolculuğuna katlanabilecek astronot sağlığında
ve becerisinde olması beklenemeyeceğinden bir çok kişinin
eleneceği beklenir.
Şekil 6: Science Fiction resimlerinden : Kozmik ışınlardan, toz fırtınalarından ve
aşırı sıcaklık değişimlerinden korunmak için çoğu Mars yüzeyinin altında olacak
şekilde tasarlanan yerler ve Mars’ta yaşam modelleri
Dünyanın %1’i kadar bile olmayan Mars’ın ince
atmosferi, buna rağmen, kozmik ışınlarının etkisini bir miktar azaltabiliyor ve
radyasyon dozu bu nedenle Mars yolculuğunda alınan dozun yarısından daha az.
Uzun dönüş yolculuğunda kozmik ışın
dozu, gidiş dozuyla birlikte kanser riskini artıracağından gidenlerin orada
ölene kadar kalmasının gerektiğini ileri sürüp dönüş bileti verilmeyeceği medyda
yer alıyor. Mars’ta kapalı yerlerde sebze meyve yetiştirilebileceği de
belirtiliyor.
Mars’ta
hastalanan, ivedi ilaç ya da tedavi ve ameliyat bekleyen insanlara ise ancak 6
ay sonra dünyadan yardım gelebileceğinden (o da uzay aracı hemen yola çıkarsa!), insanlar, bu yardım gelmeden önce, daha da
hastalanıp ölebilirler. Mars’a gidecek insanları, orada hiç de kolay uyum sağlayamayacakları
nasıl bir yaşamın beklediği, ne çeşit basınçlı giysi ve barınaklarda uzun süre
hava yokluğundan, soğuktan, radyasyondan ve diğer etkenlerden korunmalı olarak
nasıl kalabilecekleri sorgulanabilir. Böyle bir yaşamın ise, dünyada alışageldiğimiz
yaşamla bir ilgisinin olamayacağı açık. Ayrıca
yolcuların, gerek Mars yolundaki küçük kapsülde gerekse Mars’taki barınaklarda
geçirecekleri uzun sürede psikolojik sorunlar yaşamaları, birbirlerine
sataşmaları hatta saldırmaları da beklenebilir. Daha büyük şiddet olaylarının yanı sıra beyin hasarı,
kanser ve diğer hastalık riskleri de göz
önüne alındığında, Mars’ta yaşamın hiç
de özenilecek bir yaşam olmayacağı ve ‘science fiction’ olarak kalacağı daha büyük bir olasılıktır. Belki,
ISS uzay istasyonunda olduğu gibi, bilimsel araştırmalar yapacak sınırlı sayıda
astronotun ileride Mars’ta kurulabilecek bir istasyonda süreli olarak kalabileceklerini, eğer bulunabilirse bazı değerli madenleri ya da taşları orada
işleyebileceklerini ya da ilaç gibi bazı
maddeleri üretip dünyaya getirebileceklerini düşünebiliriz. Ancak bu işler için bile ilerideki araştırmalara
göre Mars ya uygun olmayabilir ya da
bugünden bilinemeyen başka nedenlerle, değerli madenlerin asteroid’lerde (göktaşlarında) elde
edilmeleri ve ilaçların da ISS gibi uzay istasyonlarında üretilmesi belki de
daha uygun olabilir /Bkz. 4/. Uzay’la ilgili genel bilgiler için Bkz.
/5/.
Radyasyon fiziğinin yazıda geçen kavram ve birimleri
İyon Çifti :
Atomlarla etkileşme sonucunda, ışınların atomların dış yörüngesinden
elektron söküp, normal olarak elektriksel olarak yüksüz bir atomu‚ elektriksel
yüklü duruma’ getirmesi ve böylelikle bir iyon çifti oluşturması. Örneğin bir
gama fotonunun havadaki bir azot
atomunun dış yörüngesinden bir elektron sökmesi sonucu, serbest bir elektronla,
geriye bir elektronu eksik bir azot atomu (iyonu) kalmasıyla oluşan ‘iyon çifti’(Ayrıntılı
bilgiler: /2/).
Radyasyon doz birimi: Gray
Radyasyonun maddeye aktardığı
enerji kg başına 1 Joule ise bu 1 Gray doz olarak tanımlanıyor.
Aslında hücreler için çok büyük enerji olan ve
hücrenin işlevini bozabilen 1 Joule’lük enerji, pratikte çok küçük bir enerji
miktarıdır: Örneğin 100 gramlık bir çukulata paketini 1 metre yukarı kaldırmak için 1 Joule’lük
bir enerji gerekiyor.
Radyasyon
eşdeğer doz birimi: Sievert
Radyasyonun kalite katsayısıyla, Gray cinsinden
dozun, çarpımı eşdeğer doz olarak tanımlanan Sievert’i veriyor. Kalite
katsayısı radyasyonların cins ve enerjilerine göre değişiyor. Protonlar için 2
ve daha büyük, alfalar için 20 iken gama ve betalar için 1. Sievert dozu,
hücreler için çok büyük bir birim olduğundan bunun binde biri olan miliSievert
kullanılıyor.
Kaynaklar:
/1/ Messung der Strahlenbelastung
auf dem Mars, Ralf-Mirko Richter, 11.Dez.2013, JPY Planetary Society ve Measurements of Energetic Particle Radiation
in Transit to Mars on the TheMars Science Laboratory C.Zeitlin el al. / http://science.sciencemag.org/
January 2017 devam…
/2/ Radyasyon ve Sağlığımız? kitabı Nobel
yayınları, 2014, Yüksel Atakan https://www.nobelkitap.com/kitap_113005_radyasyon-ve-sagligimiz.html
/4/ Uzay
Madenciliği, Herkese Bilim Teknik dergisi, 31.Sayı, 28 Ekim 2016, Sf.6, Mehmet
E.Özel
/5/ „Uzay“
kitabı, Fuat İnce, Nobel Yayınları, 2015
Yüksel Atakan, Dr.Radyasyon Fizikçisi , ybatakan@gmail.com,
Almanya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder