..

..
..

27 Şubat 2017 Pazartesi

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ’NDEKİ ARAŞTIRMA REAKTÖRÜ


1961’de İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) bünyesinde kurulan İTÜ Nükleer Enerji Enstitüsü başarı ile çalışmalarına devam etmiştir. 6 Şubat 1962’de, Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi 1 MW gücünde TR-I adında bir araştırma reaktörünü işletmeye almış, 7 Mayıs 1962’de hizmete girmiştir.
2013 tarihinden geriye doğru gidersek 18 yıl Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi’ndeki reaktörde 1 nötron bile üretilmemiştir. Operatörler işletme lisanslarını kaybetmişlerdir. İran’da her birinde 800-1000 kişinin çalıştığı 15 adet nükleer araştırma merkezi vardır. Bizde Çekmece’deki bekçiler dahil bundan 40 sene evvel de 210 kişi çalışıyordu, şimdi 209 kişi çalışıyor, bunların çok azı nükleer fizik doktorudur. Radyasyondan korunma dalında Çekmece’nin büyük hizmetleri vardır. Eskişehir ve civarında bulunan 380.000 ton toryum rezervlerimizin adı, DPT planlamalarında bile geçmemektedir. Müthiş zaman kaybedilmiştir. Çekmece’de çok kıymetli kimya mühendisi arkadaşlarımız hemen hemen kendi gayretleri ile Eskişehir’den getirdikleri örneklerde nadir toprak elementleri ve toryum elde etmişlerdir. Türkiye’mizde bulunan kaynaklarda 27 adet nadir toprak elementleri ayrıştırmışlardır. (Neobium, Neodinium vs gibi). Nadir toprak elementleri hem nadirdir, hem de çok değerlidir. Cevherden bu elementler ayrıldıktan sonra kalan kısımda toryum bulunur. Enerji kaynağı olduğu için daha da değerlidir. Çekmece toryumu da elde etmiş, toryumdan peletler de yapmış, yakıt elemanlarının ışınlama imkanı bulunamadığından bu noktada kalmıştır. Nadir Toprak Elementleri’ni elde etmede Yüksek Kimya Mühendisi Dr.Reşat Üzmen, (Lütfiye Güreli) gibi arkadaşların büyük katkıları vardır. Reşat Üzmen Çekmece’den emekliye ayrıldıktan sonra Advanced Mineral Research, AMR firmasında nadir topraklar ve toryum üzerinde çalışmıştır. Çekmece’deki Nükleer Yakıt Grubu’nun tekrar toparlanması çok faydalı olacaktır. Zaman Türkiye’miz için altın değerindedir. Ciddi tedbirlerin derhal alınması gerekmektedir. Petrol çok pahalıdır ve pahalanmaktadır, daha da pahalanacaktır. Doğal gaz aynı şekilde… Türkiye her sene enerji için petrol ve doğal gaz harcamalarına 75 milyar dolar ödemektedir. Nükleer yakıt elemanı temini de dahil olmak üzere 3 kalemde (petrol, gaz, nükleer) tek bir ülkeye bağımlı olursa bu çok düşündürücüdür. 60 ton toryumla 1 Keban barajı kadar enerji elde edilebiliyorsa, bizde 380.000 ton toryum varsa biz 300-400 yıl bağımsız elektrik enerjisi elde edebileceğiz demektir. Bugün Çin İmparatorunun oğlu Toryum üreten fabrikaların başına getirilmiştir. 2013 sonunda 300 kişilik ekibe 600 kişilik uzmanlar grubu da katılmıştır.
Amerika birçok güç santralının ömrünü 30’da 60 yıla çıkarmıştır. Burada unutulmaması gereken nokta üretilen toryum çubukları ile reaktör kritik olmaz. Bunun için uranyumla kritik olan bir sistemin içine toryum çubuklarının yerleştirilmesi gerekir. Bizim için en uygun sistem Kanadalı’ların CANDU sistemidir. CANDU tabii uranyumla da çalışır. Yanına moderatör olarak D2O (ağır su) kullanmak gerekir. Toryum çubuklar, reaktör kalbi etrafına, blanket (örtü) kısmına ve diğer uygun yerlere konularak ışınlanır. Th-232 atomları nötronları yutunca U-233 olur. Th-232 fisyon yapmaz, U-233 fisyon yapar, U-235’ten bile daha elverişlidir.
Bizde TAEK’de yapılan işler hep teoride kalmıştır. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanları her 1.6 yılda (ortalama) değişmiştir. En çok iş yapan, Kurumda en az kalmış, en az iş yapan 6-7 sene o makamda oturmuştur.
Çekmece zaman zaman kapatılmakla tehdit edilmiş, bu da personelin morali üzerinde çok kötü etkiler bırakmıştır. Son üç seneden beri de TÜBİTAK’a bağlanacağı söylemleri personel üzerinde yıkıcı olmuştur. TÜBİTAK’ın bünyesinde nükleer enerjiden anlayanların sayısı son derecede sınırlıdır.
Akkuyu’da Ruslar’la yapılan nükleer güç santrali çalışmasında Eskişehir’deki Toryum’dan üretilmiş yakıt elemanlarının güç reaktöründe denenmesi mümkündür. (Anlaşma yapılırsa) Aynı şey Sinop’taki tesisler için de düşünülebilinir.
Dış ödemeler dengesi bakımından Toryum büyük bir potansiyel olarak önümüzde durmaktadır. Bu hususta devlete yardımcı olmak her vatandaşın vazifesidir.

25.02.2017
Doç.Dr.Çetin ERTEK




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder