..

..
..

14 Şubat 2020 Cuma

SENELER ÖNCE BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’NDE SCIENTIFIC SEKRETERİN BAŞINA GELENLER



 “Katı Hal Fiziği ve Endüstrideki Tatbikatları” adı altında dünyanın en güzel manzaralı Boğaziçi konferans salonlarında, 13-15 gün süren çok güzel bir yaz okulu. Sene 1973 mü desem 1974 mü desem? Rahmetli Erdal İnönü’nün ve fizik bölümünün kıymetli ekibi tarafından her zaman olduğu gibi mükemmel bir organizasyon. Erdal Bey’in yardımı ile ben de katılmak imkanını buldum. Konferanslar, makaleler harıl harıl ilerlerken yaz okulunun sonuna doğru İngiliz mi, İskoç mu bir ilim adamı, atom reaktörlerinde nükleer çubukların zırhlanmasında kullanılan 316 ve S316 paslanmaz çeliklerin içyapısını anlatmıştı. Fosfor ve kükürt son derecede zararlıydı. Çelikteki karbon miktarı da son derecede kritikti. Bunun miktarlarını, etkilerini gösteren çok değerli bilgiler vermişti. Karbon miktarı, örnek olarak yüzde 0.059’dan 0.032’ye düşürülse radyo-aktif çubuk, boyuna ve enine genişlemelerle içinde boşluklar yaratarak sisteme büyük baş ağrılarına sebep olabilirdi. Bunun için metaller içindeki karbonun yüzde miktarları, sonraki çalışmalarımdan anladığıma göre sodyum atomları, TR-I araştırma reaktöründe, 10 dakika kadar nötronlarla ışınlandığı takdirde, pozitronyum denilen, yarı ömrü çok kısa olan içi boş bir atom inşaa edilerek ölçülebilir. Bu özel atomda pozitron ve elektron birbirine çarpmadan bir daire üzerinde dönerler.
Bu ilginç atomun yarı ömrü 10-12 saniye mertebesindedir ve ölçülecek çelik içindeki karbon miktarına çok hassastır. Tahribatsız metodla ölçülen miktar yüzde 0,059’dan daha aşağı veya daha yukarı olmamalıdır.
Yine yaz okuluna dönecek olursak, konuşmacı bu çok önemli bilgilerini bize tek tek anlattı. Toplantıdan sonra kitap hazırlığı başladı. Bizim ilmi sekreter (scientific secretary) hepsiyle temas ederek makalelerinin son halini kendisine gönderilmesini istedi. Bu hep böyle yapılır. Fakat bizim ilim adamı makalesini göndermeyeceğini bildirdi. Herşey internette var diyen arkadaşlarımızın kulağına yağmayan kar suyunu kaçıralım. Teknolojide bu işin kurdu olmuş büyüklerimiz derler ki “açık literatürde öğrendikleriniz için %30’udur, işin püf noktalarının %70’i o kurumların kendi iç raporlarında kalır.” Enerji üretmek istiyorsanız yaptığınız deneylerle işe A’dan Z’ye hakim olmanız gerekir. Aldığınız güç reaktörünün kritik çelik kısımlarında bulunan karbon miktarını tahribatsız olarak nasıl ölçersiniz? Örnek gönderirlerse, o örneğin kullanılmış malzeme ile aynı olduğuna nasıl ikna olabilirsiniz?
İlk tip kalp pilleri uranyumdan yapılırdı. Uranyum 238’in yarı ömrü 1038 yıl diyelim, kalbe takılacak küçücük elektronik bir düzenek uranyum 238’den çıkan + yüklü alfa parçacıklarını kullanarak devre tamamlanabilir. (Toryumla da yapabilirsiniz, o da alfa parçacıkları verir.) Elinizde kalem şeklinde bir alet olsun. Kalemin kurşun tarafı mesela nikelden olsun. Orta kısmı herhangi bir izolasyon malzemesinden yapılmış olsun. En dış kısmında da çelik bir tüp bulunsun. Bu kalemi araştırma reaktörünün içine yerleştiriniz. +, - uçlarından çıkardığınız iki teli bir voltmetreye bağlayınız. Alet üzerinden 30-40 milivoltu derhal ölçersiniz. Reaktörde bol miktarda bulunan nötronlar nikel içine girerler. Beta parçacıkları çıkar. Bunlar hızlı elektronlardır. Devreyi kapatırlar. Kalibre edilirse nötron akısı, yani saniyede 1 cm kareden her yöne geçen nötronların sayısı derhal bulunur. buna self-powered neutron dedektörü denir. Kendinden güç çıkaran nötron dedektörü. Elektronik devrelerde sadece elektronlar dönmeyebilir. Alfa parçacıkları da beta parçacıkları da dönebilir. Gelelim otomotiv sanayiine: Boranda, borda dünya birincisiyiz. Elektrikle çalışan oto yaptınız, diyelim akümülatörünüz çabuk bitiyor. Küçük bir sistem yapıp elde ettiğiniz hidrojeni, protonu küçük bir 11B levhası üzerine düşürerek (p+11Bà12Bà3 tane alfa) parçacığı toplam 12 MeV’luk enerji açığa çıkarır. Akümülatörde doping etkisi yapar. Bu çok küçük sistemlerden 1000 tanesi ile nötronsuz elektrik gücü elde etmek mümkündür. Soruyorum: Kötü müfredat programları ile değerli gençlerimizden bu hakikatler, ilk, orta, lise, üniversite, master ve doktorada, liseler arası proje yarışmalarında daha ne kadar zaman gizlenecek? (Borda dünya birincisiyiz, toryumda dünya ikincisiyiz.)
Doç.Dr.Çetin ERTEK
07.02.2020

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder