..

..
..

7 Kasım 2018 Çarşamba

HAZİN BİR TESPİT



Viyana’da Birleşmiş Milletler’de çalışırken kütüphanede elime kalın bir rapor geçti. Rapor, dünyadaki bütün araştırma reaktörlerindeki (güç reaktörleri değil) kazaları analiz ediyordu. Bazılarında önemli bazılarında önemsiz kazaların dökümü verilmişti. Hangi memleketlerde, bunlar ne şekilde oluşmuş. Örnek olarak  Arjantin’de bir araştırma reaktöründe kontrol çubukları aşağı indirilmiş, reaktör durmuş vaziyetteydi. Bakım yapılırken yanlışlıkla kontrol çubuğu aniden çekilmiş, reaktör kritik olmuş, iki operatör hayatlarını kaybetmişler. İstanbul Küçükçekmece’deki TR-I reaktöründe ve Ayazağa’da Teknik Üniversitesi’nin Mark-II araştırma reaktörleri, operatörlerimiz tarafından yıllarca hiç kaza yapmadan başarı ile çalıştırılmışlardır. Recep Sevdik, Önder Tanörmen, Ayhan Pekünlü ve Galip Baran American Machine and Foundary Company’de çok değerli uzun vadeli stajlarda iyi yetişmişlerdi. Önder Tanörmen Avusturya’nın milli reaktörü ASTRA’da 1 yıl, Amerika’da General Electric firmasında 1 yıl başarılı staj dönemlerinden geçmişti. 1980’lerde TR-I reaktörü (gücü 1 MW idi) TR-II reaktörü oldu. Dr. Mehmet Turgut, bütün reaktör nötronik ve reaktivite hesaplarını üstün başarı ile yaptı. TR-II reaktörü, Nükleer Mühendislik Bölümü ve İşletme Bölümü tarafından 5 MW güce çıktı ve başarı ile çalıştırıldı. Sağlık Fiziği Bölümünün yapıcı katkılarını yazmaya değer. Dr. Mehmet Turgut, Almanya’da doktorasını yapmış, müstesna kabiliyette bir arkadaşımızdır. TR-II 10 MW hesaplarını da başarı ile yapmıştır. TR-II reaktörümüzü de ilk defa çalıştıran kıymetli operatörümüz Önder Tanörmen’dir. O sırada rahmetli Prof. Nejat Aybers kendisi ile beraber reaktör kontrol odasında idi. Nur içinde yatsın.
Şimdi Türkiye Makine Mühendisleri Odası’nın son günlerdeki yoğun nükleer çalışmalarına gelelim. Uranyumlu güç reaktörlerindeki kazalar bütün detayları ile incelenip yazılmaktadır !!! Tree Mile Islands, Çernobil ve Fukişima kazaları. Fukişima kazası bir nükleer kaza değildir, bir tsunami kazasıdır. 444 nükleer güç reaktörü dünya elektriğinin %17’sini sağlıyor. Bu reaktörler olmayıp yerine kömür santralları olsaydı. Bugün dünya atmosferimiz milyarlarca ton CO2 havamızı daha da bozmuş olacaktı. Nükleerciler kesin doğacıdır. Yaz sıcaklarını hatırlatalım. 2 ay 32o C altına düşmemiş bir 2018 yaşamadık mı? Makine Mühendisleri Odası neden nükleere karşıdır? Uranyum reaktörleri kazalarını gözönüne alıyor da ülkemizde 380.000 ton bulunan toryum reaktörleri hakkında neden tık yok?  
Yılda Türkiye’mize 75 milyar dolar kazandıracak yeşil çekirdek (Kadıköy Düşünce Platformu Başkanı Mustafa Özcan Bey’in buluşudur) toryum neden ihmal ediliyor? Tespitim çok üzücü ve çok hazin ve düşündürücüdür. 60 yıldan beri bu iş üzerindeyim. 20 yaşında iken Çekmece’de gama ışınlarının enerjilerinin nasıl ölçüleceğini Prof. Sait Akpınar’dan öğreniyordum. İranlı ve Pakistanlı stajyer öğrencilere Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi’nde ders veriyordum. Kozmik radyasyondan ölçülerin zarar görmemesi için gama ışınlarını ölçen aletimizi nasıl korumalıyız? Kurşun, bakır, kadmiumla kaplanmış iç yüzeyler vs.
Makine Mühendis Odası’na bağlı bayanlar, baylar; nükleer reaktörler yeni yeşil bir yolda, toryumu kullanarak 25 ülke ve birçok şirketler birbirleriyle kıyasıya korkunç bir yarış halindedirler. Çin, Hindistan, Amerika-Malezya ikili büyük projeler vs. Toryum ergimiş tuz, homojen, modüler reaktörler uranyumlu reaktörlere nazaran çok daha kompak, bomba yapılması mümkün olmayan, gerekirse öteki reaktörlerin radyo-aktif atıklarını da yakabilen, ucuz, önceki yazılarımda bahsettiğim heterojen uranyumlu reaktörlerdeki zorlukları içine almayan, 700o – 830o C’de kendini otomatik kapatan (çünkü yakıt negatif sıcaklık katsayısına sahiptir), ham maddesi bizde 400 yıl yetecek kadar bulunan, bize yılda 75 milyar dolar getirecek, elektrik enerjisi problemimizi kökünden çözecek, bakımı 2 sene yerine 5 senede bir yapılabilen, yterbium, neobium, neodinium... gibi değerli maddeleri üreten ve bunların kolayca çıkarılmasına imkan veren, şu anki Türk teknolojisine uygun, elektrik üretimi verimi mevcut reaktörlere göre daha yüksek, reaktör kurulması ve üretim maliyeti daha düşük, kaynama imkanı olmayan. Su ile soğutulmadığı için hidrojen patlaması olmaz, sıvı sistemin patlama riski yoktur, izotopların suya, toprağa, atmosfere karışması yoktur, sıvı tuz karışımı çok ısınırsa alttaki tıpa kendiliğinden erir ve sistem durur, ETR bir kere çalıştırıldıktan sonra kendi kendine güvenli çalışır, Akkuyu nükleer atıklarını yakma kabiliyetine sahiptir, plutonyum üretimi hemen hemen yok gibidir, atıkların ömrü on binlerce yıl değil 300 senedir, ETR’lerde elektriğe çevirim verimi %42-48 kadardır, ötekilerde %30-33’tür, hemen yakınındaki kimya metalurji tesislerini de besleyebilir, ayrıca hidrojen üretebilir, başlangıçta düşük zenginlikle U-235’ce zengin UF4 kullanılır, U-233, U-235’ten sonra devreye girer, toryum fisyon ürünlerinin %84’ü kararlıdır, bu çok önemli bir özelliktir, gaz fisyon ürünleri sirkülasyon pompaları tarafından verimli bir şekilde atılır, sistem aktinitleri recycle kapasitesine sahiptir. Elektrik Mühendisleri Odası da son iki yıl hariç hep nükleere karşı çıkmıştır.
Cumhuriyetimizin 95. Gurur yılında bilim ve akıl bizden yana olsun.
03.11.2018
Doç.Dr.Çetin ERTEK


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder