NANO -TEKNOLOJİ
– 21. Yüzyılda Bir Sanayi Devrimidir. (I)
Bugünkü günde atomları teker teker cımbızla
yakalayıp kontrollü bir şekilde istenilen yerlere taşınıp yapay malzemeler elde
edildiğini biliyor muydunuz?
Nanometre bir metrenin bir milyonda biri
mertebesinde boyutlarda çalışır. Bundan onbeş yıl önce, Ankara’da Bilkent’e çok
değerli Ahmet Bey kardeşimi ziyaret ettiğimde bana kendi yaptığı
nano-mikroskopu göstermişti. İngiltere ve benzer batılı ileri ülkelere de
sattığını anlatmıştı. Çok sık Amerika’ya seyahat eden müstesna bir ilim adamı.
ODTÜ’de de Ellialtıoğlu arkadaşımdan nano teknolojiye ait çok değerli bilgiler
elde etmiştim. Bugün Ankara’da yapımı bitmiş olan Nano-Teknoloji Merkezi’ne
giderseniz, daha içeri girmeden bir hapşırsanız etrafa 50.000 parçacık
saldığınız için sizi hemen kapı dışarı atarlar. Ahmet Bey’in kendi yaptığı
mikroskop, atomların doğrudan görüntülerini veren taramalı tünelleme mikroskopudur.
Nano- teknolojinin çok geniş bir tatbikat alanına
geçiyorum. Sürtünmeyi 50’de birine indirmek için nano- teknoloji nasıl
kullanılır? Prof.Dr.Ali Erdemir İstanbul Teknik Üniversitesi’nde, bundan on
sene kadar önce çok değerli bir konferans vermişti. Prof. Ali Bey, Amerika’da,
Argonne Milli laboratuarlarında motorlardaki sürtünmeyi çok çok aşağılara çeken
metodunu hemen hemen her motora uygulamaktadır. Bu konferansında Amerika’da
kendisini rüzgar enerjisi ile uğraşan bir firmanın nasıl çevirdiğini de
anlattı. Neticede pervaneleri döndüren motorlar kullanılıyordu. Bir otomobil
motor pistonunu düşünün. Hareketli kısmı hidrojenle zenginleştirilmiş nano
malzeme ile kaplayın, gömleği de kaplayın. Hidrojen atomu (+) dır, hidrojen
atomunu iter. Birbirini iterler. Bu itmeden sürtünme ellide bire düşer. Motorun
yağ kullanımı da çok düşer. Gönül ister ki, yapacağımız Türk otomobilinin bu
metodu kullanıyor olması ne çok arzu edilir. Konferansın sonunda Ali Bey’e ben
bir soru yönelttim. “Ali Bey, bizim Bursa otomotiv sanayimizden size bir
davetiye geldi mi?” diye sordum. “Hayır, bir yarama bastınız” diye cevapladı.
“Ben şimdi, yarın Adana’ya gidiyorum (kendisi Adana’lıymış), anneciğimi
göreceğim. Bana çiğ köfte yapmıştır onu yiyeceğim. Ertesi gün Amerika’ya
uçacağım” dedi.
Millet olarak teknolojiden, yenilikten, buluştan
neden kaçıyoruz? Sivrihisar Eskişehir’de 380.000 ton bize 500 yıl yetecek
elektrik enerjisi veren Toryum’a elimizi bile sürmedik. Getirisi senede 75
milyar Amerikan doları.
NANO -TEKNOLOJİ –Nano-teknolojinin
Tatbikat Alanları (II)
Nano-teknoloji ile nano fiberler elde edilir. Nano
fiberler elektrostatik olarak yüklüdür. Tüm bu beklenmeyen/istenen özellikleri
nedeniyle, sensörlerde taşıyıcı matriks; elektronik ve optik endüstrisinde
(iletken polimerlerden yapılanları) özel malzemeler; nano tüplerin üretiminde
şekil verici matriks; nükleer, biyolojik ve kimyasal silahların etkilerinden
korunmak için koruyucu giysi gibi çok farklı alanlarda önemli miktarlarda
uygulama potansiyelleri vardır. Yara örtü materyalleri, yapay damar, doku
mühendisliği vs (Prof.Dr.Erhan Pişkin). Çevre için değişik yapıdaki
katalizörlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun için çevre dostu nano-katalizörler
yapılmaktadır. Daha ucuz, daha güvenli, daha hızlı ve çevreye daha saygılı
katalizör araştırmaları yapılmaktadır.(Yrd.Doç.Dr.Emrah Özensoy)
Nano malzemelerin sentezi ve çok işlevli hale
getirilmesi, kimya ve malzeme bilimlerinin önemli konularıdır. Malzemeyi
nanometre boyutlarında sentezlemek, uygulama alanlarına yeni malzemeler üreterek yeni teknolojilere
(nano-teknoloji) dönüştürmek kimya biliminin iyi anlaşılmış temel bilim (kimya,
fizik ve biyoloji) araştırmalarının yapılması ve bu alanlarda insan gücünün
sağlanması ile mümkündür. (Doç.Dr.Ömer Dağ)
Geçen yüzyılın ortalarında başlayan mikroelektronik
devrimini kaçırdık, şimdi en kritik ihtiyaçlarımızda bile dışa bağımlı
haldeyiz. Nano-teknoloji ülkemiz için yükselme rampası olabilir; yeter ki
yapılması gerekenleri zamanında yapalım (Yrd.Doç.Dr.Mehmet Bayındır).
Üretim maliyeti 10 TL’yi geçmeyen kalp damarlarına
takılan bir stent için 10.000 TL ödeyen çiftçimiz, 7 ton kiraz ihraç ederek bu
parayı denkleştirebilir. Ülkemizin bağımsızlığı, ekonomik kalkınmamız ve
gelecek nesillerin refahı, nanobilim ve nano-teknolojide geleceğimiz seviye ile
doğrudan orantılıdır. (Yrd.Doç.Dr.Mehmet Bayındır)
Türkiye’nın bağımsızlığı denince, enerji
bağımsızlığını sağlayacak Sivrihisar’daki 380.000 ton Toryum yataklarımızı
özgün bir şekilde Türk mühendislerinin gücü ile ortaya çıkarmamız. Kandu,
moduler kandu, moduler çakıl taşı, ergimiş tuz, hızlandırıcı ile birlikte
çalışan Toryum reaktörleri, hedeflerimiz bunlar olmalı. Deprem bölgesindeyiz.
Çelikten 100 kat daha dayanıklı ama esnek beton yapımı, (nano teknoloji
kullanarak) birbirine geçme, birbirine kenetlenen kompleks tuğlalar imali ve yayılmasını
sağlamalıyız.
NANO -TEKNOLOJİ
– Mucize İhtimaller (III)
Önümüzdeki yıllarda nano-teknolojinin birçok alan
için ne kadar vazgeçilmez olduğu daha iyi anlaşılmaya başlanacaktır. Özellikle
sağlık, savunma, tekstil, enerji, elektronik ve fotonik gibi alanlarda elde
edilecek katma değeri yüksek ürünler insanoğlunun hayatını kolaylaştıracaktır.
Kanserli fareler üzerinde yapılan deneylerde, nanokeseciklerin kullanıldığı
yeni yöntemle, farelerin %91’inin tamamen iyileştiği gözlemlenmiştir. İlerde
kanser aşısı nano-teknoloji ile mümkün görülmektedir. Suyu sevmeyen (iten) kumaşlardan üretilmiş
tekstil ürünlerinde kirlenme engellenmiş, dolayısıyla yıkama ve tekrar ütüleme
ihtiyacı en aza indirilmiş olacaktır. Böylece su sarfiyatı azalacak, hatta
belirli bir süre sonra çamaşır makinalarına bile gereksinim kalmayacaktır.
Sürtünme, aşınma ve korozyonun neden olduğu toplam ekonomik kayıplar, ülkelerin
yıllık gayrisafi milli hasılatının %4’üne denk gelmektedir. Bu nedenle birçok
ülke sürtünme ve aşınmanın neden olduğu kayıpların azaltılmasına yardımcı
olacak yeni nano malzemelerin araştırılmasına kaynak aktarmaktadır. Tanesi
10.000 dolara satılan stentlerden 2004 yılında 3 milyar dolar gelir elde
edilmiştir. Nano-teknoloji ile stent yapılması mümkün olmuştur. (Yrd.Doç.Dr.Mehmet
Bayındır)
Günümüzde atomik saatler yerlerini yavaş yavaş optik
saatlere bırakmaktadır. 2005 Nobel Fizik Ödülü’ne konu olan ve ultra-hızlı
lazerleri kullanarak gerçekleştirilen optik saatler 300 THz civarı frekanslarla
çalıştıklarından, atomik saatlerden bin kat daha fazla hassasiyet
sağlayabilirler. (Yrd.Doç.Dr.F.Ömer İlday, Levent Budunoğlu, Coşkon Ülgüdür)
Günümüzde hala son derece karmaşık olan ve sadece
TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü gibi
ulusal merkezlerde 1 veya 2 adet bulunan tam teşekküllü optik saatlerin basit,
küçük bir çalışma masasına sığacak ebatta ve ucuz versiyonlarını oluşturmanın
yolu fiber lazerlerin metan bazlı HeNe lazeri gibi taşınabilir frekans
standartlarının geliştirilmesi ile açılmış durumda. Bilkent Üniversitesi’nde
kurulan UNAM bünyesinde yürütülen çalışmalarda hedef, 3-5 yıl içersinde pratik,
küçük ve düşük maliyetli optik saat sistemlerini geliştirmektir. Bu mini
saatlerin ultra hassas metroloji, fiber optik iletişim ve askeri alanlar gibi
yüksek teknoloji uygulamalarının yolu bu şekilde açılacaktır.
Doç.Dr.Çetin
ERTEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder