Giriş
Bilindiği gibi, 26 Nisan 1986
günü Ukrayna Çernobil’deki 4 No.lu reaktörde çok büyük bir kaza oldu. Kazadan
sonraki 10 gün içinde büyük miktarda radyoaktif madde atmosferde hava
akımlarıyla kuzey yarım küreye dağıldı. Radyoaktif maddeler özellikle
Avrupa’nın çeşitli ülkelerine ve bu arada Türkiye’ye de ulaştı. O günlerdeki
yağış durumuna göre bu ülkelerin çeşitli bölgeleri radyoaktif maddelerden az ya
da çok etkilendi.
Şekilde, kazadan hemen sonra radyoaktif maddelerle yüklü bulutların hava
akımlarıyla Finlandiya'ya doğru taşınması gösteriliyor.
Şekilde, Çernobil kaynaklı topraktaki radyoaktif bulaşmanın 1200 km
yarıçaplı ülke ve bölgelere doğru etkisi görülüyor.
Şekilde, Çernobil reaktörünün kazadan sonraki durumu görülüyor.
Çernobil'den yayılan radyoaktif
sezyum ile Avrupa ülkeleri topraklarındaki bulaşma artımı ( % fazlalık olarak, 1998)
26 Nisan 1986’daki Çernobil
kazasından bugüne kadar geçen zaman içinde birçok ülkede, UAEA[1], UNSCEAR[2], TAEK[3] kurumlarında,
üniversitelerde ve bir çok bilimsel araştırma merkezlerinde sayısız çalışma,
araştırma ve yayın yapıldı, yapılıyor.
Çernobil
karayıkımı (felaketi) özellikle Ukrayna, Beyaz Rusya ve Rusya halklarında
onarılması güç radyolojik, sağlık ve sosyoekonomik sonuçlar doğurdu. Daha düşük
miktardaki radyoaktif maddelerin etkilediği diğer ülkelerde ise Çernobil
kazası, elektriğin, nükleer santrallar yoluyla üretimindeki riski ortaya
çıkararak bu konuda tüm dünyada tartışmalar başlattı.Bir çok ülke nükleer
enerji programını yeniden gözden geçirdi ve değişiklik yaptı. Olabilecek benzer
kazalara karşı alınacak önlemleri belirledi, yeni ivedi savunma programları
hazırladı, yasa ve yönetmelikleri değiştirdi. Örneğin Türkiye, diğer
ülkelerdeki olası kazalar sonucu ülkemize ulaşabilecek radyoaktif maddeleri tüm
illerde ölçebilen ve ölçüm değerlerini anında
Ankara merkeze (TAEK) aktaran bir Radyasyon Erken Uyarı Sistemini (RESA) gerçekleştirdi.
Kaza nasıl
oldu?
Çernobil’de,
her biri 1000 MW gücünde, kaynar sulu ve grafit moderatörlü (grafitin işlevi nötronları
soğurarak reaktör gücünü düzenlemek) RBMK 1000 tipi 4 reaktör bulunuyordu. 26
Nian 1986’daki büyük kaza bunlardan 4 No.lu olanı, reaktör, yıllık normal bakım
çalışmaları için planlı bir şekilde durdurulmaya çalışılırken yapılan bir
deneme sırasında oluştu. Kaza, işletme personelinin yaptığı büyük yanlıştan
kaynaklanmış, reaktöre soğutma suyu basan ana pompalar durdurulurken, grafitli kontrol
çubukları da yukarı çekilerek reaktör kritik üstü duruma sokulmuştur.
Kesinlikle uyulması gereken güvenlik uyarıları (sinyalleri) ekip tarafından
etkisiz duruma sokulmuş ve kaza ardı sıra iki patlamayla başlamış, kontrolsuz
haldeki zincirleme nükleer tepkimeler sonucu bir anda çok büyük bir enerji
ortaya çıkarak reaktördeki su buharlaşmış ve reaktör silindiri tepesinden
patlamış ve binayı da çatıdan delmiştir.Bu sırada reaktörün gücünün bin kat
arttığı hesaplanmaktadır.Yüksek sıcaklık nedeniyle reaktörün yakıt elemanları
ergimiş, uranyum lava gibi santralın alt
katlarına akarak taban ve duvarlardaki betonla kaynaşmış, ayrıca çok miktarda
çeşitli radyoaktif madde santral içine,
çevreye ve havaya ulaşmıştır.
O zamanki Sovyetler
Birliği yönetimi Çernobil’deki kazayı saklamış ve kaza ancak 2 gün sonra
İskandinav ülkelerindeki radyasyon ölçüm aletlerinin yüksek değerler göstermesiyle
ortaya çıkmıştır. Kaza saklandığı için yakın çevredeki evler boşaltılmamış ve
bu nedenle Çernobil çevresinde yaşayanlar radyasyondan aşırı ölçüde
etkilenmişlerdir. Özellikle radyoaktif iyotun, çevrede yaşayan çocuklarda
tiroit kanserine yol açtığı sonradan ortaya çıkmıştır. 2011“deki Fukuşima
kazasında ise, Çernobil’deki yanlış yapılmamış, çevre, kazanın olduğu gün
boşaltıldığından yakınlarda yaşayan halkın etkilenmesi önlenmiştir.
Resimde,
kazadan sonraki durum görülüyor.
3 Mayıs 1986 günü, normal ortalama doğal radyasyon dozlarının katları
olarak Avrupa'da Çernobil kazası nedeniyle oluşan dozlar (Batı Türkiye'deki
artım doğal radyasyon dozunun 0,024 ile 2,4 mSv katı kadar)
Çernobil
kazasının benzeri, Batı‘daki reaktörlerde olabilir mi?
Çernobil kazası, Batı‘daki
o zamanki teknikle yapılmış olan nükleer santrallarda dahi ortaya çıkamazdı,
çünkü Çernobil tasarımlı bir NGS, daha proje döneminde ‚yapım için onay‘
alamadan geri çevrilirdi. Ayrıca, Batı
NGS’larındaki otomatik sistemler, nötron akısını soğuran ve reaktörün kritik
üstüne çıkmasını önleyen kontrol çubuklarını otomatikman kilitleyerek,
personelin bunları yukarı çekmesi kendiliğinden engellenirdi.
Çernobil Reaktör ve Çevresi 30 yıl sonra bugün ne durumda?
Çernobil’de kaza geçiren
4 No‘lu reaktör binası kazadan sonraki yıllarda kalın beton duvarlarla
çevrilerek kapsüllenmişti. Sarkofag (lahit) denilen bu yapının duvarları aradan
geçen 30 yılda yavaş yavaş dökülmeye yüz tuttuğundan bunu tümüyle içine alacak yarım
silindir biçimindeki kalın çelik bir
kılıfın yapımı bugün sürüyor. 2017’de bitirilmesi planlanan bu yapının maliyeti
2,1 milyar Avro’yu geçecek (Önce hesaplananın 3 katı). Bu paranın büyük bir
bölümünü G7 ülkeleriyle Rusya karşılıyor.
Resimde arkada beton duvarlarla kapsüllenmiş
eski yapı (sarkofag) ve bunu içine alacak yarım silindir biçimindeki kalın
çelik yapının bir bölümü görülüyor (2017’de bitirilmesi planlanıyor)
Çernobil reaktörünin 30 km
yarıçaplı çevresi yasak bölge olup buranın toprağında, yerine göre farklı
miktarlarda, en çok bulunan radyoaktif madde sezyumun Cs 137 radyoizotopudur.
30,5 yıl yarılanma süresi olan Cs 137, aradan geçen 30 yılda yarıya inmiştir.
Bunun, zamanla gitgide azalarak, doğal düzeye
inebilmesi için daha 200 yıl gerekiyor.
Şekil 1: Çernobil ve
çevresinin toprağındaki sezyum 137’nin
dağılım miktarları kiloBecquerel/m2
olarak gösteriliyor /4/ (Yukarıdan
aşağıya): Beyaz Rusya, Rusya, Reaktör harabesi, Çernobil, Ukrayna, Topraktaki
Sezyum 137, 1480’den çok, 555-1480...)
30 km yarıçaplı yasak bölgeden
400.000 kişi uzaklaştırılmıştı. Cs 137, eskiyen lahitten bugün de Cs 137 toz
tanecikleri halinde çevredeki havaya sızıyor. Saç çatının çökmesi de söz
konusu.
Reaktör binasının yeni
kılıfı, 25.000 ton çelikten olacak ve
100 yıl dayanacak şekilde yapılıyor.
Şekil 2‘de görüldüğü
gibi devasa kılıf, parçalar bitirilince raylar üzerinde yürütülerek, eski
yapının üzerine yerleştirilecek. Yeni güvenlik kılıfı (New Safe Confinement,
NSC) denilen bu devasa yarım silindirin genişiliği 260 m, uzunluğu 165 m ve
yüksekliği de 110 m. Bunun silindirik tavanında, bir çok sanayi binalarında
olduğu gibi raylı vinçler bulunacak ve ileride yeni kılıf yerine konulduktan ve
dışarıyla ilişkisi hava kaçırmayacak şekilde kesildikten sonra, eski binanın
sökülmesine ve içindekilerin taşınmasına başlanabilecek. Bu işlerle ilgili yeni
teknikler geliştirilecek.
Şekil 2: Çernobil lahitine, yeni
çelik kılıf /4/ (Yukarıdan
aşağıya:Devasa Yapı: Çernobil’deki harabenin nasıl mantolanacağı, 1: Şimdiki betondan yapı (lahit) yıllardır
dökülüyor, 2: Şimdiki lahit yakında, yeni kılıfın hazır parçalardan nasıl
birleştirileceği, 3: Yapımı bitirildikten sonra yarım silindir şeklindeki kılıf
raylar üzerinde yerine yerleştirilecek, solda: karşılaştırmak için, New
York’taki Özgürlük Heykeli görülüyor).
Çernobil kazasının çevreye ve halka etkisi, alınan radyasyon dozları
Çernobil’den yayılan radyoaktif
maddelerin aşırı ulaştığı ülke ve bölgelerde, bir yandan çevre (toprak, su,
bitkiler (besinler) etkilenirken buralarda yaşayan insanlarda da özellikle
besinlerdeki Cs 137 radyoaktif maddesi nedeniyle sağlık sorunları ortaya
çıkmıştır.
Çernobil santral bölgesinde,
kazanın ortaya çıkardığı yıkımları onarmak için uzun süre çalışmış olan liquidator
(tasfiyeci) denilen 240.000 işçinin 100 mSv, çevreden boşaltılan 116.000
kişinin 30 mSv ve radyoaktif maddelerle bulaşmış çevrede oturmayı sürdürmüş
olan kişilerin de ilk 10 yılda 10 mSv toplam
doz aldıkları hesaplanıyor. Bunlar
kişi başı ortalama dozlar olup maksimum değerlerin 10 kat daha fazla
olabileceği kestiriliyor.
Uluslararası
radyasyondan korunma kurulunun yayınladığı
teknik rapora göre (UNSCEAR 2008), 1986 ‘dan 2005 yılına kadar
insanların aldığı kestirilen toplam radyasyon dozları kişi başına miliSivert
(mSv) olarak aşağıdaki değerlerdedir:
Çernobil’de
kaza sonrası temizleme işlerinde çalışan işçilerin aldığı doz
|
117
|
Sonradan
boşaltılan halk
|
31
|
Ukrayna,
Beyaz Rusya ve Rusya’da radyoaktif maddelerle aşırı bulaşmış bölgelerdekiler
|
9
|
Türkiye,
Kafkas ülkeleri, Andora ve San Marino dışındaki Avrupa’dakiler
|
0,3
|
Doğal
radyasyondan alınan yıllık ortalama doz (karşılaştırmak için)
|
2,4
|
UNSCEAR 2008 Teknik Raporu’na göre ilk yardım işçilerinden
134’ünde ani (akut) radyasyon hastalığı görüldü. Tüm iyileştirme çabaları ve
omurilik aktarımına rağmen bunlardan 28’i ölümle sonuçlandı.1987-2004 arasında
ayrıca 19 kişi çeşitli nedenlerle öldü (bunlarda radyasyon etkisi olup olmadığı
tam olarak bilinemiyor).
Çernobil radyoaktivitesinden Türkiye halkı ne kadar
etkilendi?
Yetişkinler için yaşam
boyu (ortalama 70 yıl göz önüne alınıyor) dozu olarak, Doğu Karadeniz’in kırsal
kesimi için hesapladığımız 6 mSv’lik ortalama değerin /bkz.5/, daha düşük
dozların alındığı diğer bölgeleri de kapsadığı varsayılarak, Türkiye geneli
için ‘bu güvenlik eklemesiyle’ birlikte, Çernobil radyoaktivitesinin
Türkiye’deki insanların vücutlarında oluşabilecek yaşam boyu doğal radyasyon
dozunu: 6 / (2,4 x 70) = % 4 kadar
yükseltebileceği beklenebilir. % 4’lük
bu ek miktar ise bir yıllık ortalama doğal radyasyon dozunun değişim aralığında
kalıyor (1-10 mSv). Ancak bunlar ortalama değerler olup önemli olan aşırı
dozların oluştuğu çay ve fındık işçilerinin aldığı dozlardır. Bunlar ise belirlenememiştir.
Şekil 3 : Çay torbalarının taşınışına bir örnek.
1986’da çay işçilerinin bu yakın temas sonucu dıştan aldıkları radyasyon
dozları, personel ve alet yetersizliğinden, kapsamlı ölçüm yapılamadığı için
belirlenememiştir/5/.
Özetle sonuç
Almanya ve Türkiye genelinde
Çernobil’in etkisinden kaynaklanan radyasyon dozu miktarı, doğal radyasyon
dozunun % 1,5 ve % 4’ü dolayındadır. Bir başka deyişle, Çernobil
radyoaktivitesi sonucu, halkın sürekli etkilendiği doğal radyasyon dozuna bu
miktarda ek bir radyasyon dozu oluşmuştur (Ayrıntılar için Bkz /5/). Bu doz
miktarları, vücudun doğal kaynaklardan sürekli aldığı dozun değişim aralığında (kişi
başına yılda:1-10 mSv) kaldığından, Çernobil’in vücutta belirgin bir hasar
oluşturması beklenmiyor. Ancak aşırı radyoaktivitenin ölçüldüğü belirli
yörelerdeki insanlarda (örneğin Doğu Karadeniz bölgesindeki çay ve fındık
işçilerinde) etkinin ne ölçüde olduğunun belirlenebilmesi için, bilimsel
araştırmacıların katılımıyla kapsamlı, uzun süreli (10-30 yıl gibi)
epidemiyolojik çalışmaların yapılmasını gerekiyordu. Bu gibi bilimsel çalışmalar
ve araştırmalar ise Türkiye’de bugüne kadar yapılmamıştır. Doğu Karadeniz
bölgesinde bulunan çok sayıdaki çay fabrikasında çalışan sayıları 100.000’i
geçen çay işçilerinin sırtlarında taşıdığı çuvallardan (bkz.Şekil 3) ya da
fabrikalardaki bantlardaki yüksek radyoakitiviteli çaylardan ‘doğrudan radyasyonla’
ne kadar etkilendiği, o zamanlar Çernobil kazasına hazırlıksız yakalanan
Türkiye’de personel ve alet yetersizliğinden ölçülememiş, doz ve riskler
hesaplanamamıştır.
Öte yandan vücudumuzdaki doğal radyoaktif maddelere
rağmen hücreler, başlangıçtan beri sağlıklı olarak yaşamayı sürdürüyorlar.
Çernobil kaynaklı, genellikle düşük düzeyde ve yıllar geçtikçe gitgide
azalan dozların etkisiyle hücrelerde
olabilecek bozulmaların, doğal radyasyon dozlarındaki değişimlerle ortaya
çıkabilecek bozulmalarla birlikte gözönüne alınması gerekir ki böyle bir
bozulma gözlenemiyor. Buradan hücrelerin bu çeşit küçük doz değişimlerine karşı
koruyucu mekanizmaları olduğu, bunları etkisiz bıraktığı ve belki de bu nedenle
sağlıklı yaşadığımız sonucu çıkarılabilir (Düşük dozlarla ilgili ayrıntılar
için bkz./5/). Bu sonuç kuşkusuz, aşırı dozlar için geçerli değil. Örneğin,
Çernobil çevresindeki çocukların kazanın ilk günlerinde aşırı iyot 131 dozu
almaları ve sonraki yıllarda tiroit kanserine yakalanmaları gibi.
Not: Bu yazının daha kısa şekli Herkese BT dergisi
portalında bulunuyor.
Kaynaklar
/1/ Reaktor Unfall Tschernobyl, BfS, Maerz 2016
//2/ TBMM
Çernobil Araştırma Komisyonu raporu(1994)
/4/ Spiegel, 23.04.2016 Holger
Dambeck
/5/ Radyasyon ve Sağlığımız
kitabı, Y.Atakan, Nobel Yayınları 2014 https://www.nobelkitap.com/kitap_113005_radyasyon-ve-sagligimiz.html
Birimler:
Becquerel: Radyoaktivite birimi: 1 Bq:
Saniyede 1 atom çekirdeği bozunumu olup çok küçüktür.
Sievert(Sv): Radyasyon doz birimi olup 1 Sv=
1Joule/kg; Aslında 1 Sievert’lik doz, günlük yaşamda çok küçük bir doz olmakla
birlikte, hücrelere enerji aktarımında ise çok büyük etkisi olduğundan bunun
binde biri olan miliSv (mSv) kullanılıyor. Örneğin 1 yılda vücudumuzun aldığı
doğal radyasyon dozu ortalama olarak kişi başına 2,4 mSv’dir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder