..

..
..

26 Mayıs 2020 Salı

TÜBİTAK’IN YENİ NÜKLEER TEKNOLOJİ YOL HARİTASI ÜZERİNE



 “Ülkemizde Hızlandırıcıya dayalı teorik düzeyde  ileri nükleer çalışmalar 2003’den beri süründürülmektedir”

Canip SEVİNÇ
Mak.- End.Yük.Müh.- Ekonomist
OAP YET Grubu Başkanı


Türkiye’nin geleceğe yönelik  hedefi  Cumhuriyetin  100. yılında  dünyada ekonomisi en güçlü 10  ülke içinde yerini almaktır. Bu hedefe ulaşmanın tek yolu da sistem içindeki kurumların görevini en iyi şekilde yerine getirmekten geçmektedir.

Bu amaca ulaşmak için Türkiye’nin ihracatını 500 milyar dolarların üzerine çıkartılması gerekmektedir. Bunun içinde ülkede önce yüksek teknolojik ürünlerin üretilmesi, ihracatın temellerinin bu teknolojik ürünlerin üzerine oturtulması zorunlu görülmektedir.

2017 yılı World Bank  verilerine göre  yüksek teknoloji  ürünlerinin ihracattaki payı toplam ihracat içinde % 3-3.5  seviyelerindedir. Ülkenin  “orta gelir” seviyelerinden  çıkabilmek için  kişi başına GSMH’nın 25.000 $’ın üzerine yükselmesi gerekmektedir. Temmuz 2019 itibarı ile kişi başına düşen GSYH 9.127 $ olmuştur. AR-GE’ye ayrılan payı enaz % 3 seviyesine çıkarmalıyız.

Dünyada sadece 11 ülkenin yüksek teknolojili ürün ihracatı;  dünyadaki toplam yüksek teknolojili ürün ihracatının yaklaşık %78’ini oluşturmaktadır. Bu ülkeler arasında Çin 496 milyar $ ile 1. sırada yer alırken,  Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) sırasıyla 190 ve 153 milyar $ ile onu takip etmektedir.

Bu sıralama içinde diğer ülkeler Singapur, Kore, Fransa, Japonya, İngiltere, Malezya, İsviçre  ve Hollanda olup  Türkiye 2.2 milyar $  ile 37. sırada yer almaktadır (Knoema, 2018).

2010 yılı itibarı ile yapılan değerlendirmede dünyada  ülkelerin AR-GE ve innovasyon üstünlüğü sağlamadan  ileri teknoloji ürünü üretebilmeyi  başarabilmeleri  mümkün görülmemektedir.

2003 yılında ülkemizde konuşulmaya başlayan ve 2007 sonrası  BTYK (Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu)  kararları ile programa alınan ve desteklenen   ileri teknolojiler arasında yer alan “GeV Enerjili Proton Hızlandırıcı“ kurulması bu alanda atılmış önemli bir adımdı.  Ayrıca söz konusu  hızlandırıcı aracılığı ile  Türkiye’deki toryum  rezervlerinin de hızlandırıcı sistemlerde kullanılması, yeni nesil nükleer enerjiye dönüştürülmesi üzerinde de çalışmalar yürütülmesi planlanmıştı.

Diğer taraftan TAC “Türk Hızlandırıcı Kompleksi”, “Toryum Mükemmeliyet Merkezi”  kurulması hepsi  ileri teknoloji  hamleleri de söz konusu   BTYK  kararları kapsamında alınmıştı.

Bu görevlerin yerine getirmesi görevi de    TAEK’e verilmişti. Bu çalışmaların 2007-2015 arasında  tamamlanması planlanmıştı.  Ancak TAEK   bu konuda hiç  bir şey yapmamıştır. Yapamamıştır.


2013 sonrası  ETKB’da  ülkemiz Toryum rezervlerinden enerji üretilmesi ile ilgili çalışmaların  aksaması konusu  gündeme getirilmiştir. Bu konu  üzerinde  bir seri  toplantı ve çalıştaylar yapılmış, ancak bu çalışmalara  TAEK  kayıtsız kalmıştır . Bu nedenledir ki bir sonuca varılamamıştır. Bu gelişmeler sonrası  2015 yılında  ETKB’ğı,Toryum Strateji Koordinatörü , TOBB  İstanbul Kimya Meclisi ile yapılan Toryum Konulu  özel  bir toplantıda ülkemiz   özel sektörünü  bu konuda  yatırım yapmaya  ikna ve davet  etmeye çalışmıştır.

2016 yılında ise kamu kurumu olarak TÜBİTAK’ın  destek ve katkısı ile özel sektörümüzden  FİGES AŞ ,AB’nin Beşçika’da yürütülen  ortak toryum yakıtlı yeni nesil ergimiş tuz nükleer reaktörü projesi olan SAMOFAR projesinde  proje bazında iş ortağı olarak  yer almış,  2019 yılına kadar bu projede yer almıştır.Proje 2019 ‘dan itibaren SAMOSAFER ismli ile Fransa ve Belçika’nın milli projesi olarak devam etmektedir.

2019’da Türkiye, Ocak-2002’de  ABD’’de kurulan “Uluslararası Nükleer Enerji İşbirliği Forumu”na veya GİF IV’a (Genaration İnternational Forum  IV)’a, 19 yıl  aradan sonra  ilk kez TÜBİTAK aracılığı ile üye olmak için müracaat etmiştir. TAEK’in bu konuda müracaatı olmamıştır.Bunun üzerine bir GIF IV  Heyeti Türkiye’de 2019’da  incelemeler yapmış ve Nisan 2020’de TÜBİTAK , GİF IV’e  resmen üyelik sürecini başlatacak bir yol haritasını hazırlayarak “Bilim Teknoloji ve İnnovasyon Kuruluna” sunmuştur. Buradan sonra GİF IV’e   üyelik müracaatı  yapılacaktır. Bu müracaattan  olumlu bir sonuç alınacağı düşünülmektedir.

 Ülkemizde toryuma dayalı  yeni nesil ergimiş tuz reaktörü  kurulmasına yönelik hazırlanmış bu yol haritasına itiraz edilmesi söz konusu değildir.Bu memnuniyetle karşılanmış bir gelişmedir. Ancak  GIF IV’e gönderilecek olan yol haritası yalnız Yeni Nesil  Ergimiş Tuz Reaktörü ile ilgilidir.
Ayrıca birde Hızlandırıcı Sürümlü Sistemleri de esas alan yeni ve ikinci bir yol haritasına  daha ihtiyaç vardır.

20 Kasım 2007 tarihli BTYK toplantısında görüşülerek kabul edilen 2007/102 No’lu “Ulusal Nükleer Teknoloji Geliştirme Programı (2007-2015)” başlıklı kararın gereği o tarihte  “Toryum Mükemmeliyet Merkezi” ve  “GeV Enerjili Proton Hızlandırıcısı” kurulması kararlaştırılmıştır.  BTYK kararlarının öngördüğü bu çalışmalar  TAEK tarafından  planlandığı gibi yürütülememiş ve  sonuçlandırılamamış olduğunu yukarıda ifade etmiştim.

Türkiye’nin   GİF IV’a sunacağı yeni  yol haritası ve 4. Nesil nükleer reaktörlerden  yalnızca  “Ergimiş Tuz Toryum  Hızlı Reaktör” projesinin gerçekleşmesi bakımından  hazırlanmış  bir yol haritasıdır.
Oysaki  hazırlanan yol haritasının ;  2007/102 tarih ve sayılı BTYK  kararının  esasen özünde söz konusu edilen  ilk konu olarak  “Toryum Mükemmeliyet Merkezinin” gerçekleştirilmesi ve  2007 yılındaki bu  kararlarımızı çöpe atmıyorsak  bu kararların özünde;  ADS sistemleri  üzerinde çalışan  örneğin Belçika’daki   MYRRHA gibi kuruluşlarla da bir ilişki içerisinde olunarak “hızlandırıcıya dayalı nükleer enerji üretilmesi” için  ülkemizde bir  “GeV Enerjili Proton Hızlandırıcısı” kurulması  projemizi de kapsaması   gerekirdi.

MYRRHA  Bir Avrupa Birliği (AB)  Projesidir. Avrupa Birliği'nde yürütülen ADS(.Accelerator Driven System) çalışmalarının ana eksenini MYRRHA (Multi  purpose Hybrid Research Reactor for High-tech Applications) projesi oluşturmaktadır. Bu proje Horizon 2020 kapsamında da devam etmektedir. Projede Almanya, Belçika, Fransa, İspanya, İtalya ve Portekiz yer almaktadır. Japonya ve diğer ülkelerin projeye katılması söz konusudur."Bu projeye Türkiyede katılmak isterse katılabilir.TAEK bu konuya gerekli ilgi ve desteği vermemiştir.
Yani yeni nesil nükleer enerji  üzerinde iki  taraflı çalışmak  gereklidir.  Çünkü parçacık fizikçisi  Prof.Dr.Saleh SULTANSOY’a göre hızlandırıcı sürümlü sistemler Silikon Vadisi’nin temellerinden biri Stanford Üniversitesi’nin doğrusal hızlandırıcısıdır. Birçok yeni bilgi ve teknoloji hızlandırıcılar sayesinde elde edilmektedir. Örneğin GENOM projesinin %95’i hızlandırıcılar vasıtasıyla yürütülmüş. Hızlandırıcı teknolojisine sahip olmadan mikro-elektronik ve nanoteknoloji  gibi alanlarda da ilerlemek mümkün görülmemektedir.  Hızlandırıcılar gelişmiş ülkelerinin Ar-Ge altyapılarının en önemli parçalarından biridir. Bilim dünyası dikkatini CERN üzerinde yoğunlaştırmıştır. Bütün ileri endüstri ülkelerinde CERN benzeri hızlandırıcı merkezleri kurulmuştur.  CERN hızlandırıcı, algıç ve bilişim teknolojilerinde en ileri birikime sahiptir. Bu merkez tarım, tıp ve gıda teknolojisinden, eczacılığa, uzay çalışmalarına, yeni malzemeler üretilmesine  kadar bir çok alanda ileri teknoloji için çözümler üreten çok büyük katma değerli bir mühendislik merkezidir.

Bilim insanları bugün dünyadaki gelişmekte olan en ön sıradaki 10 ileri ve uç ürün teknolojinin gelişebilmesinde hızlandırıcı teknolojilerin anahtar konumunda olduğunu ifade etmektedirler.  İlk 10 teknolojiden 9’nunun  gelişmesi doğrudan hızlandırıcı teknolojilerindeki gelişmelere bağlıdır. Parçacık hızlandırıcılar doğrudan veya dolaylı 300’ün üzerinde kullanım alanı olan çok önemli ileri teknolojilerdir.

TÜBİTAK’ın Nisan 2020 tarihli “Yol Haritası”da ;  ayrıca  birde hızlandırıcı sürümlü sistemlere ilişkin   bir yol haritasının bulunması   beklenirdi. Bu yapılmamıştır.Sadece  GİF IV’e sunulacak  Ergimiş Tuz Reaktörüne ilişkin  bir yol haritası hazırlanmıştır.Bu   büyük eksiklik olduğu gibi  bugüne kadar bir şekilde gerçekleştirilememiş olan  2007/102 sayılı BTYK  kararının da  bir kez daha göz ardı edilip unutturulması anlamına gelmektedir.

Diğer taraftan açıkça ifade etmek gerekir ki GİF IV’e üye olan veya olmayan bir çok ülkede hızlandırıcı sürümlü sistemler üzerinde de  yoğun çalışmalar yürütülmektedir.



Hızlandırıcı Sürümlü Sistemlere dayalı olarak  Türkiye 2003 yılında planlayıp 2007 yılında karar almasına ve hiçbir adım atmamasına rağmen Rusya Cumhurbaşkanı Putin’in talimatı ile 2014 yılında Hızlandırıcı Teknolojilerine dayalı olarak nükleer reaktör üretmeye karar veren  Rusya ülkemizin  11 yıl geriden gelerek ülkemize  konvansiyonel 3+ anahtar teslimi NES kurmaktadır. Buna karşı da Rusya kendi ülkesi için  Toritsk Akseleratörü adı ile bir doğrusal  hızlandırıcıya sahip nükleer reaktör üzerinde çalışmaktadır.

Belçika’daki MYRRHA, dünyadaki bir parçacık hızlandırıcı tarafından çalıştırılan bir nükleer reaktörün ilk prototipidir. 2013 yılında ETKB adına Cenevre’de   gerçekleştirilen ThEC13 Konferansına katılan heyete  Türkiye olarak bu projeye katılımı  önerilmiş, ancak  bu öneri TAEK tarafından bir gerekçe gösterilmeden uygun görülmemiştir.

2012 yılında ABD’de DOE’nin Genel Sekreterine verilen Brifing’te, “Dünyada hızlandırıcılar üzerinde çalışan  ülkeler ve  bilim adamlarının isimleri sayılarak özgeçmişleri verilmiştir. Brifing sonunda da   Hızlandırıcıların  Amerika’nın  geleceği olduğu ifade edilmiştir.

Endüstriyel Hızlandırıcı teknolojileri, özellikle  doğrusal ve dairesel  proton  hızlandırıcıları  hiçbir Ortadoğu ülkesinde ve az gelişmiş ülkede mevcut değildir. Ankara'daki Sarayköy Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde kurulan Türkiye'nin ilk ve tek proton hızlandırıcı tesisi ise  tıbbi amaçlı radyo farmakosit  üretmek için   BELÇİKA Firmasınca 2006 yılındaki sözleşme ile  anahtar teslimi kurulmuştur.

Bizim ülke olarak Hızlandırıcı tesisi kurma kararları aldığımız 2007 yılında Ortadoğu’da Ürdün-Amman’da  Ülkemizinde  kurucu üyesi olduğu ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından temsil edildiği SESAME (Orta Doğu Sinkrotron Işığı Deneysel Bilim ve Uygulamaları Uluslararası Merkezi)’de adında  bir endüstriyel sinkroton  hızlandırıcısı kurulmuştur. Bu tesis Mayıs 2007’de Almanya’dan sökülüp alınarak Ürdün’de kurulmuş bir synchrotron  tipte elektron  hızlandırıcısı olup  Orta Doğunun CERN benzeri bir bilimsel araştırma merkezidir.

İleri bilim çalışmaları   bir noktada bu tesisle  Türkiye’yi atlayıp Orta Doğuya kaymıştır. Sökülmüş bu tesisin Ürdün’de yenilenip kurulması sonrası devreye alınmasında 2002’den 2018’e kadar Sabancı Üniversitesinden yine Boğaziçi Üniversitesi mezunu Prof.Dr.Zehra SAYERS  isimli Türk Akademisyende  Bilimsel Danışma Komitesi Başkanı olarak görev almış ve bu başarılı hizmeti nedeni ile ABD Bilimde İlerleme Derneği (AAAS) tarafından 2019 yılında kendisine “Bilimde Diplomasi Ödülü'ne Ülkemizden layık görülen ilk bilim adamı” olmuştur.
                       
Oysaki aynı  başlangıç tarihi itibarı ile  Ülkemiz için bir Hızlandırıcı Tesisi Kurulması Projesi üzerinde Proje çalışması yapan  Boğaziçi Üniversitesinden Prof.Dr.Engin ARIK’ın  başını çektiği  5 kişiden oluşan bir gurup bilim insanı  daha projenin başlangıç safhasında 30 Kasım-2007’de Isparta’daki  bir uçak kazasında hayatlarını yitirmiş  ve ondan sonra da proje asla yürümemiş ve gerçekleştirilememiştir.
UNESCO’nun desteği ile Ürdün-AMMAN’da  kurulan   Tesisi   ise  kuruluş yeri itibarı ile ağırlıklı olarak Ürdün’ün komşu ülkesi  olan İsrail’li araştırmacılar  tarafından ileri teknoloji araştırmalarında  kullanmaktadırlar.

Türkiye  kurucu üyeleri arasında olsa da  SESAME  ile  ülkesinde olabilecek bir üstünlüğü şimdide   bir Ortadoğu  ülkesine kaptırmıştır.

  Ülke olarak  bir proton hızlandırıcısına  ve hızlandırıcı  teknolojilerine  gereksinimimiz  vardır.

Sonuç olarak, Ülkemizin dünyanın 10 büyük ekonomisi içinde yer alabilmesi   ve hedeflerimize ulaşılabilmesi için ileri ve uç ileri teknolojilerde çalışmak,  üretmek ve bu  alanda  ihracatımızı geliştirmekle mümkündür.


TÜBİTAK’ın ilgili uzmanları toplayarak hızla yeni bir Hızlandırıcı Sistemlere Dayalı Nükleer Reaktör Yol Haritası da hazırlaması ve  hazırlanan mevcut yol haritası ile birlikte, her iki ayrı tip nükleer enerji  üretim  seçeneği   üzerinde çalışma  başlatacak yeni ve daha ileri bir yol haritasını ortaya koyması  ulusal çıkarlarımız için  son derece zorunlu ve gereklidir.