..

..
..

26 Mayıs 2013 Pazar

I.Toryum Çalıştayı 2013 Etkinliği Sonuç Bildirisi


Toryum Ender Topraklar Platformu
I.Toryum Çalıştayı 2013 Etkinliği Sonuç Bildirisi
Dünyada ikinci büyük rezervlere sahip olduğumuz toryumdan kaynak alan nükleer enerji arzı düzeninin Ülke’miz için kazanılması yönünde bilinçlenmek ve çabalamak için 2012 yılı sonunda faaliyete geçmiş bağımsız sivil bir girişim olan Toryum Ender Topraklar Platformu, Türkiye’de sera etkisiz, sürdürülebilir, temiz ve barışçıl olduğundan yeşil diye anılmayı hak eden toryum yakıtlı reaktör teknolojisinin on yıl içinde kazanılması vizyonu ile çabalarını sürdürmektedir.
Bu kapsamda Türkiye için toryum enerjisinin anlam ve önem boyutlarının ortaya konularak 2013-2014 Gelişme Programı çerçevesinin belirlenmesi için TETP kamu, üniversite, sivil toplum kuruluşları ile araştırma ve mühendislik, sanayi ve medya kesimlerinden gelen konuya gönül vermiş altmışın üzerinde seçkin katılımcı ile  23 Mayıs 2013’te Yalova Üniversitesi ev sahipliğinde I.Toryum Çalıştayı 2013 etkinliğini düzenlemiştir.
Katılımcılar arasında başta Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan yardımcısı Sn. Prof. Dr. Davut Kavranoğlu olmak üzere Etimaden İşl. Gn. Md. Sn. Dr. Orhan Yılmaz ve Ülke’mizin metalurji, nükleer enerji ve tanıtım ile ilgili çeşitli kurumlarında çalışan uzmanlar, üniversitelerin fizik, nükleer fizik, nükleer bilimler, kimya, makine ve elektirik bölümlerinden araştırmacılar ve akademisyenler, konu ile ilgili çalışmaları olan sivil toplum kuruluşları ile sanayi, özel sektör ve medya temsilcileri yer almıştır.
Tanıtım ve Düzenleme, Eğitim ve Araştırma, Hammadde ve Yakıt grupları olarak üç ana grup altında yürütülen ve tüm gün devam eden oturumlar sonucunda her bir grup ilgili konuları kendi üyeleri ile tartışmıştır. Böylece nadir topraklar ve toryum elementinin istihracı başta olmak üzere toryum enerjisine yönelik tanıtım işleri, hukuki ve idari düzenlemeler, eğitim ve araştırma konularında yapılması gerekenler hakkında görüş ve öneriler oluşturulmuştur. Ayrıca toryum enerjisi eldesinin 10 yıllık yol haritasındaki mihenk taşları belirlenmiştir.
Varılan görüş ve öneriler ana hatları ile şunlardır;
1. Türkiye’de 2014 yılı içinde toryum enerjisi konusunda uluslararası bir konferans yapılması.

2. Forum, blog, web sitesi ve diğer kanallarla internet, görsel ve yazılı medyada yer alınması, bu amaçla belge ve medya arşivinin düzenlenmesi, ilgili araştırıcıların bilimsel makalelerinin web sitesi ve çeşitli bilimsel dergilerde yer almasının sağlanması.

3. Nükleer enerji ile ilgili hukuki düzenleme çalışmalarının izlenmesi, “Nükleer Enerji Piyasası” yasası çalışmalarına katkı yapılması.

4. Nükleer enerji çalışmaları ile ilgili “insan kaynakları” potansiyelinin belirlenmesi ve bir bilim heyeti oluşturarak konu ile ilgili yetişmiş uzmanların üniversiteler genelinde seminerler vererek akademik ortamda ve toplumda toryum enerjisi ile ilgili bilincin geliştirilmesine yardımcı olunması.

5. Toryum enerjisi üzerine araştırma ve eğitim çalışmalarına birincil önem verilerek bu konuda deneme ve araştırma tipi reaktör sistemlerinin oluşturulmasına destek verilmesi.

6. Türkiye’de halen mevcut ve kurulacak reaktörlerde toryumun yakıt olarak kullanımının ve bu yolla toryumdan enerji eldesinin araştırılması.

7. Eti Maden İşletmeleri himayesinde “Nadir Toprak Elementler Arşiv ve Kitaplığı” oluşturulması.

Ülke’mizde enerji, nükleer enerji, maden ve metalurji konularında söz sahibi  seçkin bir kesimin yoğun katılımı ile gerçekleştirilen I. Toryum Çalıştayı 2013 çalışma gruplarının belirlediği tüm görüş ve öneriler TETP 2013-2014 Gelişme Programı’nın oluşturulmasında temel yol gösterici olacaktır.

Ayrıca tüm bu çalışmaların önümüzdeki yıllarda Ülke’mizin enerji politikalarının en verimli şekilde oluşturulması ve toryum yakıtlı reaktör teknolojisinin mümkün olan en kısa süre içinde Ülke’mize kazandırılması yönünde çok yararlı olacağını biliyoruz.

Çalışmaların bilinçli, sistemli, planlı ve programlı bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere "Toryum Enerjisi Tanıtım ve Destekleme Girişimi" başlığına uygun tüzel kişiliği haiz bir kurumsallaşmanın ihdas edilmesinin fevkalâde yararlı etkinlik olacağı kanısına varılmıştır.

Yalova Üniversitesi Adına                  
Rektör Prof. Dr. Niyazi Eruslu                      

Toryum Ender Topraklar Platformu Adına
Kurucu Dipl.-İng. Mustafa Özcan

25 Mayıs 2013 Cumartesi

Gift of salt for Czech research program

World Nuclear News adlı web sitesinde aşağıda bağlantısı verilen bir yazıda, Çek Cumhuriyeti'nde bir nükleer araştırma enstitüsünün Ergimiş Tuz Reaktörleri ile ilgili çalışmasının haberi verilmektedir.

                                              * * * 


Gift of salt for Czech research program


A Czech nuclear research institute has received a shipment of fluoride salt from the US Department of Energy. The Řež research institute is conducting studies into the use of the salt as a coolant in high-temperature nuclear reactors.
The provision of such raw materials is provided for under a memorandum of understanding signed by the two countries in December 2012. The 75kg of lithium and beryllium fluoride salt supplied by the Oak Ridge National Laboratory (ORNL) will be used for experiments to investigate the coolant material at Řež's critical test facility. The two countries will share the results.
Research into molten salt reactors using lithium and beryllium salts as the primary coolant has been ongoing for many years, and a prototype operated at Oak Ridge during the 1960s. The concept has seen renewed interest with the possibility of a new generation of high-temperature, low-cost and passively safe reactors.
According to the US Embassy in Prague, the tests to be carried out at Řež will feed into US and Czech research and development on such reactors. "The experiments using the fluoride salt coolant in Řež’s critical test facility will provide valuable data that can verify our understanding of the physics and help strengthen analysis tools needed for conceptual design of advanced reactors that might utilize molten fluoride salt coolants," according to ORNL director Thom Mason.
Researched and written
by World Nuclear News

14 Mayıs 2013 Salı

Toryum ve Ender Topraklar

ThREE Colsulting adlı danışmanlık firmasının web sitesinde aşağıda verilen bağlantısında toryum ve ender topraklar hakkında güzel bir sunumu bulabilirsiniz.

http://threeconsulting.com/pdfs/ThREE-PDF.pdf

Duyuru: I. Toryum Çalıştayı'na Katılmak İçin Son Başvuru Tarihi


23 Mayıs 2013 tarihinde gerçekleştirilecek olan I.Toryum Çalıştayı'na katılmak için son başvuru tarihi 15 Mayıs 2013 olup, sınırlı sayıda kontenjan olduğu için Çalıştay'a katılmak isteyen kişilerin biran önce başvurularını yapmalarında yarar vardır.

9 Mayıs 2013 Perşembe

A plan to turn Japan’s nuclear past into its future with molten salt reactors


Japonların “Accelerator Driven System” (ADS), (yani hızlandırıcı ile sürme (gütme veya yönetme) dizgesi) ile toryumu yakmaktan vazgeçerek "Molten Salt Reactor" (MSR) (yani ETR - Ergimiş Tuz Reaktörleri) şekline yönelişleri ile ilgili, Weinberg Foundation adlı kurumun web sitesinde yer alan bir makaleyi aşağıda dikkatinize sunmaktayız.




8 Mayıs 2013 Çarşamba

TET P: Vizyon, Misyon, Oluşum, Çalışmalar ve Çalışmalara Davet

  
TETP, Toryum Ender Topraklar Platformu, dünyada ikinci büyük toryum rezervlerine sahip olan Türkiye'nin sera etkisiz, sürdürülebilir, temiz ve barışçıl olduğundan yeşil enerji diye anılan toryum yakıtlı nükleer enerji hakkında yurtiçinde bilinçlenmeyi sağlayarak üretim düzeninin on yıl içinde kazanılması vizyonu ve misyonu yönünde çaba sarf etmeyi kendine şiar edinmiş sivil bir girişimdir.

Platform, bu konuda bize yol göteren kıdemli Nükleer Fizikçi  Doç. Dr. Sn. Çetin Ertek ve diğer üç deneyimli sanayici dostlarımız Sn. Atilla Dindiren, Sn. Talip Yılmaz ve Sn. Musa Doğan ile birlikte 2012 sonunda başlayarak yürütülen çalışmalarla 2013’ün başında şekillendi.

Tüzel bir kişiliğe gerek duyulmadan gerçekleşen oluşumun ardından haftalık olarak toplanmak üzere ihdas edilen Yürütme Kurulu’nda (YK) üyelik görevlerini üstlenen kurucu arkadaşlarımla birlikte ilk aşamada  toryum enerjisi konusunda Türkiye’de yapılabilecek tanıtım ve bilinçlendirme çalışmalarına yöneldik.

O tarihten bu yana geçen beş ay gibi kısa bir süre içinde başta Yalova Üniversitesi Rektörü Sn. Prof. Niyazi Eruslu ve önceki ETK Bakanı Sn. Dr. Hilmi Güler olmak üzere konunun pek çok uzmanı ve yetkilisi ile toplam 50 civarında görüşme yaptık, temasta bulunduk.

Uyguladığımız çalışma biçiminde haftalık toplanan Yürütme Kurulu’na paralel olarak bir de genişletilmiş YK mahiyeti ile çeyrek yıl dönemli olarak toplanan Koordinasyon Kurulu’nu (KK) oluşturduk.

KK toplantılarına, başta ETK Bakanlığı eski Müsteşarı Sn. Dr. Erdemir Karakaş olmak üzere toryum enerjisi konusunun uluslararası uzmanı Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi eski Müdürü Sn. Dr. Reşat Uzmen, medya ve akademi kökenli temsilciler ile Eti Maden’in nadir topraklar ihalesi için yeterlilik almış sinai kuruluşların yetkilileri katılmış bulunmaktadır.

Ayrıca tanıtım kapsamındaki bir etkinlik olarak, toryum yakıtı kullanımını esas alan nükleer teknoloji araştırmaları konusunda Sn. Uzmen 26 Nisan 2013’te ICCI Konferansı’nda başarılı bir tebliğ sunmuştur.

Öte yandan konuyla ilgili iletişimin sağlıklı ve hedeflenen bilgilenmenin derinlikli olabilmesi amacı ile de internette halen 30 civarında üye sayısına ulaşmış bir forum ile bir blog oluşturduk ( https://groups.google.com/forum/#!forum/toryum-ender-topraklar-platformu , http://toryumendertopraklarplatformu.blogspot.com/).

Pek çok haber, bilgi ve makalenin bulunduğu söz konusu sanal iletişim ortamlarının sekretaryalarını gönüllü olarak Sn. Burak Şenol (Forum) ve Sn. Ümit Ersöz (Blog) yürütmektedir. Konuya gönül vermiş diğer dostların, uzmanların, meraklıların ve yetkililerin üye olmaları beklentisi içinde olduğumuzu belirtmeme herhalde gerek dahi yoktur.
  
Haftalık Yürütme ve çeyrek yıl dönemli Koordinasyon Kurul toplantıları TETP çalışmalarına hafta ve ay bazlı olarak yön vermeyi amaçladığından yıl bazlı çalışma programının oluşturulabilmesine yönelik olarak da şimdi daha geniş katılımlı bir etkinlik olarak 2013 Çalıştayı’nı planlamış bulunmaktayız. Temasta bulunduğumuz yetkin ve yetkili kişiler ile konuya gönül vermiş olan katılacakların sayısının şimdiden 40'ı geçmiş olduğunu belirtmekten memnunluk duymaktayız.  

23 Mayıs'ta Yalova Üniversitesi Sn. Rektörü'nün himayesinde Safran Yerleşkesi Konferans Salonu’nda  gerçekleştirilecek olan I.Toryum Çalıştayı 2013 etkinliğine katılmak isteyenlerin Çalıştay Sekretaryasını yürütmekte olan Sn. Selin Pıravadılı Mucur’a (*) başvuruda bulunmaları gerekmektedir.

Konu ile ilgili olarak dünyadaki gelişmelerin hızlı bir tempoda ilerlediğini gözlemlediğimiz toryum yakıtlı nükleer teknolojiyi Ülkemize kazandırma işinin başarı ile sonuçlanabilmesi için sizleri bilginiz, çevreniz ve olabilecek katkınız adına bu çıkarsız çabalarımıza katılamaya davet ediyoruz.


Mustafa Özcan, TETP Kurucusu

________________________  


4 Mayıs 2013 Cumartesi

How thorium can solve the nuclear waste problem in conventional reactors

Kendi atıklarını yakarak enerji üretmeye devam edecek toryum nükleer santralleri yakında gerçekleşebilir. Bu konudaki bir makaleyi aşağıda linkini verdiğimiz, Eylül 2011 tarihinde İngiltere'de kurulmuş olan Weinberg Foundation adlı kurumun web sitesinden okuyabilirsiniz. 

http://www.the-weinberg-foundation.org/2013/04/05/how-thorium-can-solve-the-nuclear-waste-problem-in-conventional-reactors/

Ümit Ersöz




1 Mayıs 2013 Çarşamba

21. Yüzyılın ilk Küresel Mücadelesi: Batı ile Çin Arasında Nadir Topraklar (Mustafa Özcan, 1 Mayıs 2013)


21. Yüzyılın ilk Küresel Mücadelesi: Batı ile Çin Arasında Nadir Topraklar
 Alman düşünür W. Goethe ‘tarih, anlamayanlar için tekerrür eder’ derken, insanların olumsuzluk olarak yaşadığı olayları anlayıp doğru değerlendiremediğinde bilmeyerek uyguladığı yanlış çözümler sorunları gideremeyeceğinden sonuçta olayların tekrarının yaşanacağını kastetmektedir. Ama deyiş, anlamın dilsel tersinir halini, yani insanın entelektüelliğini doğru kullanması durumunda tekerrürün yaşanmayacağını zımnen de olsa içermektedir.
Yüksek bir entelektüelliğin ürünü olan bu sözün ortaya çıkardığı kavrayışı Batı dünyasının bile tam anlamı ile yerine getirebildiğini hiç sanmayın.
Bu görüşüm özellikle de büyük ölçekli, uzun dönemli tarihsel olaylar için geçerlidir. Örneğin, biliyoruz ki Batı, 20. Yüzyıl başlarında dünya petrol kaynaklarının denetimi üzerinde bazen gizliden, bazen de açık seyreden uluslararası bir savaşıma sahne oldu.
21. Yüzyılın başında bu türden yeni bir olayı, yani tarihin tekerrürünü yaşamaktayız diye düşünüyorum. Geçmişte Batı’nın kendi içinde petrol kaynakları konusunda yaşanmışa benzer büyük bir hammadde savaşımının şimdi ise Batı ile Çin arasında bu Yüzyıl’ın ilk on yılında sürmekte olduğunu söyleyebilirim.
***
Küreselleşmenin beklenen bir sonucu olarak sanayileşmiş ülkelerin kendi mal ve hizmet kapasitelerini büyütmek için ana motor mahiyeti ile Çin’e ihtiyaç duymakta oldukları artık herkesin bildiği bir gerçektir. Küreselleşmenin her tür işe ve olaya güçlü bir şekilde karışmış bir olgu niteliğinde olmasının bir sonucu olarak artık dünyadaki her ülkenin doğal kaynaklara erişim konusunda derin stratejilere dayalı politikalara ihtiyaç duyulan bir çalışma şekli benimsemiş olması gerekmektedir.  
İşte bu doğrultuda da Çin, doğal kaynaklara dünya çapında büyük miktarlarda yapılacak yatırımların uluslararası piyasalarda kendine rekabet üstünlüğü sağlayacağını anlamış ve bunu piyasa üstünlüğü kurmak için kullanmayı kendine şiar edinmiştir.  
Bu kapsamda dünya madencilik sektörü ile biraz ilgili olan her kişi Çin’in ileri teknoloji için vazgeçilmez malzeme niteliğine sahip olan, periyodik tabloda lântanitlere skandiyum ile itriyumun dâhil olmasıyla oluşan 17 adet metalde, yani nadir toprak elementi (NTE) metallerinde mutlak bir tekel haline geldiğini bilir.
Söz konusu metaller, özel elektrik motorları, solar hücreler, cep telefonları, LCD ekranlar, melez araçlar, yüksek nitelikli mıknatıslar, kimyasal katalizörler ve benzeri pek çok yüksek teknoloji ürününün olmazsa olmazı durumundadır.
İşte bu nedenle Batı kendi yenilikçi endüstrisinin en kritik girdisi niteliğindeki bu metalleri hazır olarak çok büyük oranlarda Çin’den ithal etmek zorunda kalmaktadır. Sanayileşmiş ülkelerin nadir toprak metalleri ithalatında Çin’in payı son zamanlarda % 95’in dahi üzerine çıkmış olduğundan akıllara hemen Batı’nın böyle bir duruma nasıl düştüğü sorusu gelmektedir.
Batı, nadir toprak madenciliği sektörüne, yüksek pasa oranından kaynaklanan ucuz işgücü ve geniş depolama baraj alanı gerekleri nedeni ile uzun yıllardan beri “geri kalmış ülkeler içindir” gözü ile bakmıştır. Doğaldır ki Batı’nın bu aymazlığı, fiyatlarının 2011’de katlanarak artmasına değin sürmüştür.
Ülkesinin siyasi olmanın yanı sıra endüstriyel süper bir güç olmasını da sağlayan Komünist Partisi’nin eski Lideri Deng’in daha 20 yıl önce söylediği gibi “Orta Doğu’nun petrolü varsa bizim de nadir topraklarımız var” sözündeki bilinç algısının bugünkü Çin Yönetimi’nce de benimsenmiş olduğu anlaşılıyor. Batı’nın işte bu konudaki farkındalığı çok gecikmiş olarak ortaya çıkabilmiştir.
Bu anlayış doğrultusunda nadir toprak kaynakları konusunda geliştirdiği küresel piyasa stratejisine göre Çin, geçtiğimiz dönemde ileri teknolojiye sahip sanayileşmiş ülkelere olan ihracatını kademeli olarak kısarak 2005’te 65.000 ton olan miktarı 2011 yılında 14.500 ton’a düşürmek sureti ile fiyatların küresel düzeyde katlanarak artmasını sağlamayı başarmıştır.
Çin’in yeni bir tür olan kapitalizminin hammadde stratejisinin yarattığı şok darbesinin ardından eski Batı kapitalizmi sersemliğini attıktan sonra yüzyıl önceki petrol savaşıma benzer bir mücadelenin yapılması gerektiğinin farkındalığı ile gecikmiş olaraktan da olsa hızla harekete geçmiştir.
Şimdilerde Batılı madencilik devleri, kendileri için uzun vadeli savunma stratejilerine dayalı politika geliştirme arayışı içinde acil kipten olmak üzere teyakkuz halinde bulunmaktadırlar. Halen bu kapsamda ilk aşamada ivedi olarak senaryo temelli strateji alternatifleri üretiminin yapılmakta olduğu bilinmektedir. Yakın bir gelecekte mücadelenin iyice kızışacağını ön görmek herhalde yanlış bir değerlendirme olmasa gerekir.
***
Öte yandan Türkiye’nin bu uluslararası denklemdeki yerinin ne olduğu sorusu ise halen net değildir. Bu yöndeki bir irdeleme ayrı bir makale konusu olduğundan incelemeyi gelecekteki yapacağım bir denemeye bırakmak istiyorum.
Mustafa Özcan, 1 Mayıs 2013