..

..
..

30 Aralık 2019 Pazartesi

NEDEN DAHA ÇOK ELEKTRİK SANTRALI GEREKİYOR?



  
Dünyada gitgide artan nüfus, daha konforlu ve savurgan yaşam, daha çok enerji kullanımını ve bu da, daha çok elektrik santralını gerektiriyor.

Özet
Bugün dünyanın nüfusu 7,6 milyar, 2040 yılında 9 milyar kişi olacağı kestiriliyor. En çok enerjiyi artan nüfusun gereksinimlerini karşılayan endüstri karşılarken hem fabrikalarda birincil enerji olan kömür, petrol, doğal gaz (özellikle ısıtmada) hem de ikincil enerji olan elektrik enerjisini endüstri kullanmak zorunda. Otomobillerimiz petrol ile çalışıyor. Elektrikli otomobile geçilirken bunların aküleri de yine bir yerde üretilecek elektrikle doldurulacak. Tüm bunlar için daha fazla elektrik ve daha fazla elektrik santralı gerektiğini biliyoruz. Güneş ve rüzgar enerjileriyle elektrik üretiminde son yıllarda sevindirici büyük atılım yapıldı ve bunun gitgide artımı da sürüyor. Ancak çeşitli saygın kurumların ve üniversite araştırma merkezlerinin yaptıkları araştırmalar 2050 yılına doğru tüm gayretlere rağmen yenilenebilir enerjilerin (YE) tüm elektrik enerjisi üretimindeki payının %30 ile %50 arasında kalacağını gösteriyor /1,2/. Buradan, geri kalanının yine fosil yakıtlar ve nükleer enerjiden karşılanacağı ortaya çıkıyor. Öte yandan Almanya’da  YE’lerin elektrik üretimindeki payı epey artmışken, (%33), endüstri, yenilenebilir enerjileri her an gerektiği kadar bulamadığından, kendi kullandığı diğer enerjilerin arasında YE’leri ancak % 3,2 oranında kullanabiliyor (Bkz. Şekil 4 Kaynak: Statistisches Bundesamt).  Aşağıdaki grafikler ve daha önceki yazılarımızdaki ayrıntılı açıklamalar bugünkü ve yarınki durumu ortaya koyuyor.
İleride yenilenebilir enerjilerle insanlığı başka sorunların beklediğini de bilimsel araştırma kurumları açıklıyorlar /7-14/. Örneğin 1000 MWe’lik bir güneş santralı için yaklaşık olarak 3kmx3km= 9 km2 lik bir kent merkezi kadar bir alan gerekiyor. Bunlardan 50 adet yapılacak olursa, ülkenin bir çok yeri güneş panelleriyle dolan tarlalardan oluşacak ve panellerin 20-25 yıl sonra eskiyip, sökülmeleri gerekecek. Bunlar için uygun çöplükler aranacak ve panellerdeki zararlı kimyasalların özel tekniklerle zararsız duruma getirilmesi sorunu nasıl çözülecek? bilinmiyor. Kaldı ki bugün özellikle Çin’de yapılan ucuz fiyatlı panellerin içindeki zararlı maddelerin sistem çalışırken dahi panellerdeki çatlak ve bozulmalarla havaya karışıp çevreyi kirletmeleri de göz önüne alınmalı diyor araştırmacılar. Bunlar daha önceki yazımızda ayrıntılarıyla bulunuyor (3). Rüzgar santrallarına ise örneğin Almanya’da halk gürültü ve görünümü bozduğu için karşı çıkıyor, bunları kimse yanı başında istemiyor.
Tüm bu yazdıklarımızdan Yenilenebilir Enerjiler (YE) zararlıdır, sorunludur, kullanılmasın anlamı çıkarılmamalı. Bu sorunlar görülerek, neyin ne olduğu iyice bilinerek, kalite kontrolu yapılarak ve şimdiden önlemler alınarak kullanılmalıdır kuşkusuz. Her şeyin bir bedeli olduğu unutulmamalı ve YE’lerle dünya  2050 ‘li yıllarda 10 milyar insanı sorunsuz besler ve konforlu, savurgan  yaşatır hayaline kapılmamalıyız.

Aşağıda, enerji üretimiyle ilgili, daha önceki yazılarımızda da bulunan çizelgeler,konunun önemi nedeniyle buraya aktarılarak,  bugünkü gerçek durum ile gelecekteki bilimsel kestirimler sergileniyor.
Şekil 1: Dünya Elektrik üretiminde kaynakların dağılım oranları ve toplam (2017)


Enerji kaynaklarına göre dünya enerji kullanımı/eia/:
Şekil 2: Elektrik enerjisi üretiminin kaynaklarında 2012-2040 arası beklenen gelişme (Tera kWh) (Coal: Kömür, Renewables: Yenilenebilir enerjiler, YE).

Nükleer reaktörlerde artış

2018'de dünyada 449 nükleer reaktör işletilirken ve 55 adeti de yapım halindeyken, bu toplam sayıya 9 reaktör de 2018 'de katılmıştır (+10 GWe).
15 ülkede yapımı süren 55 nükleer reaktörün ülkelere göre dağılımında Çin, Hindistan ve Rusya en başlarda. Hindistan‘da bugün (Ocak 2018) uranyumla çalışan 22 ve yapımı süren 6 nükleer santral var. Çoğu toryumlu reaktörlerden oluşacak 19 santral planlanıyor ve 46 santral de öneriliyor /4/.
Ancak son yıllarda Hindistan, hızlı nötronlu-üretken Ergimiş Tuz Reaktörlerinin (ETR) çok daha verimli bir şekilde toryumu kullanacağını anladığından çok kapsamlı bir toryum-ETR programını yürürlüğe sokmuştur. Türkiye de AB araştırma projeleri çerçevesinde toryum ergimiş tuz reaktörlerinin geliştirilmesinde etkin katkıda bulunuyor /5/.
Kömürlü santrallarda artış

Azaltılacağı söylenen kömürlü elektrik santrallarının da hızla artmakta olduğunu pek kimse bilmiyor ya da bunlar açıklanmıyor:











Şekil 3: 1600 yeni kömürlü elektrik santralinin ilgili ülkelerdeki sayıları (mavi) ve bugün çalışan kömürlü santral sayıları (kırmızı) gösteriliyor. Dünyada büyük kömürlü santralların toplamı 5614 adet olacak (bugün 4000 adet kadar var). Küçük santrallarla birlikte dünyada 5000 adet kömürlü santralin çalıştığı kestiriliyor. Türkiye’de  93 adet kömürlü santral planlanıyor /3/.
Elektrik üretim ve tüketiminde yenilenebilir enerjilerin payı
Dünyada üretilen toplam elektrik enerjisinin yaklaşık olarak %75’ini endüstri kullanıyor. Arta kalanı ise evlerde, iş yerlerinde ve aydınlanmada kullanılıyor. Endüstride yenilenebilir enerjilerin payı ise çok düşük. Nedeni sürekli ve endüstri için gerekli miktarda yüksek olmaması, ara ara kömürlü santralların devreye girmesi zorunluluğu. Kömürlü santralların ara ara devreye girmesini, santralların standby’da bekletilmesini işleten şirketlerin pek kabul etmemeleri ve bunların da standby’da boş yere enerji sarf etmeleri.
Şekil 4: Yenilenebilir enerjiler endüstride önemli değil .



Sonuç
Yenilenebilir enerjilerdeki süregelen sevindirici artıma rağmen, artan nüfus ve konforlu savurgan yaşam sonucu, bunlar 2040 yılı ve ötesinde de toplam elektrik üretiminin ancak    % 30 - %40‘ da kalırken, gerek fosil yakıtlılar gerekse nükleer santralların, ileride de elektriğin % 60 - 70 ini karşılayacağını bilimsel araştırma kurumları açıklıyorlar. Ülkelerin, partilerin plan, programlarıyla nüfus planlamaları yapmaları ve savurgan yaşama son verecek önlemleri bir an önce almaları beklenir. Bunlar gerçekleşemezse ve yenilenebilir enerjilerin de (başka sorunları olmalarına rağmen) 2040 yılında bile tüm enerjinin ancak en çok %40 kadarını karşılayabileceği hesaplanıyorsa, o zaman tüm elektrik santrallarının sayıca artımını kabul etmek durumunda olacağız ve yenilenebilir enerjili santrallar zaten yapılabilecekleri kadar yapılmakta olduklarından, diğerlerini tartışmanın da artık bir anlamı kalmayacak.
Bu nedenle, elektrik santrallarıyla ilgili karşıtlar mı, yoksa yanlılar mı haklı? tartışması yerine, Dünya'yı biz nereye götürüyoruz? sorusunun yanıtını nesnel olarak kendimizde aramalı ve ona göre plan, program yapmalıyız ama bir türlü iğneyi kendimize batıramıyoruz!

Not: Bu konuların ayrıntılarını gözden geçirmek isteyenlerin ya da dünyadaki gerçek durumu, bilim ve teknolojideki son gelişmelerin sonuçlarıyla birlikte öğrenmek isteyenlerin aşağıdaki ilgili yazılarımızı, ön yargısız, okumaları yararlı olabilir.

Yüksel Atakan, Dr.Y.Müh. Almanya





İlgili yazılarımız:

1.Dünya neden kömür ve nükleer enerjileri bırakamıyor?
2. İnternetin 300 nükleer santral kadar enerji harcadığını biliyor muyuz? 
3. Temiz Güneş Enerjisinin pek bilinmeyen kirli yanı



Kaynaklar
/2/ https://www.iea.org/weo2017/ (Tüm birincil enerjiler için, sadece elektrik üretimi değil)
/8/ IEA Photovoltaik Power Systems programme / Report IEA PVPS T1-33:2018
/9/ Schadstofreisetzung aus Photovoltaik-Modulen Prof. Dr. Jürgen Werner, Universität Stuttgart, Institut für Photovoltaik (2014-2017)








17 Aralık 2019 Salı

İSVİÇRE, ÇEK CUMHURİYETİ, KANADA, JAPONYA, SİNGAPUR, GÜNEY KORE, DANİMARKA VE ENDONEZYA’DA ERGİMİŞ TORYUM TUZ REAKTÖRLERİ ÇALIŞMALARI



İsviçre daha önce tanıttığımız SAMOFAR projesinde Hollanda’nın ev sahipliğinde Fransa’nın sağ kolu olarak çalışmaktadır. Hedef reaktörün gücü 3000 MW thermaldir. (MSFR reaktörü). Kazanın içinde ThF4-UF47LiF bulunmaktadır.
Çek Cumhuriyeti 2017’de Ergimiş Tuz Reaktör projesine başlamıştır. (Floride Salt Soğutmalı Yüksek Sıcaklık Reaktörü), FHR ve MSR. Proje 4 seneliktir. Çek araştırma enstitüleri ve belli başlı Çek firmaları tarafından yürütülmektedir. Proje 3 önemli ana amaç üzerinde ilerlemektedir(1).(Theoretical and Experimental Physics of MSR/FHR). FLİBe tuzu ve toryum uranyum florürlerin karışımları. Esas amaç, LR-O test reaktörünün florit tuzlarının nötroniğini incelemektir. Reaktör Araştırma Merkezi Rez’de bulunmaktadır. Kazandan ThF4 ve UF4’ün elde edilmesi metodları da incelenmektedir. Protoaktinyum ayırmaları üzerinde de çalışılmaktadır. Kazan yapı malzemeleri nikel-super alaşımı üzerinde de (MONCR) önemle durulmaktadır. Özel pompalar, musluklar, grafit kasketler üzerinde çalışılmaktadır.
Japonya’da Toryumtech Solutions firması (TTS) Toryum-Molten-Salt reaktörleri üzerinde çalışmaktadır. Kazanında ThF4-233UF4-7LiF-BeF2-grafit vardır. Reaktör gücü 450 MW termaldir. Proje adı Toryum-Molten-Salt Reactor (Th-MSR) based on Fuji Concepts’dir.
Singapur Amerika ile birlikte ThorCon reaktörü üzerinde çalışmaktadır. Reaktör kazanında UF4/NaF-BeF2/grafit vardır. Gücü 557 MW termaldir.
Güney Kore Ajou Üniversitesi kazanında 233UF4-ThF4-7LiF-BeFn grafit veya NaF-ZrF4 vardır. Gücü 250 MW termaldir. Adı Advanced-Molten-salt, Break-even inherently safe Dual-Mission Experimental and Test Reactor’dür. (AMBIDEXTER).
Kanada Terrestrial Energy kazanında UF4(Florürler) grafit vardır. Gücü 400 MW termaldir. Adı, Integral Molten Salt Reactor (IMSR)dir.
Danimarka Seaborg Teknoloji firmasının kazanında SNF/Florürler/grafit vardır. Adı, Compact Used Fuel Burner (CUBE) dir. Gücü 250 MW termaldir.(4,5)
Endonezya, ThorCon Power’da 2017’de fizibilite (feasibility) çalışmasını bitirdi. Daha önceki yazımda geniş bilgi sunmuştum.
Almanya, Institut fur Fest-körperpphysik gGmbH Dual Fluid Reactor-IFK Charlottenburg, 14050 Berlin 213. MSR çalışmaları. Kazan korozyon çalışmaları (7).
Çin, kazanında TRISO-coated U Th./FliBe grafit pebble-bed. Gücü 395 MW termal. Adı, Thorium-Molten-Salt Reactor, Solid Fuel (TMSR-SF). Sahibi Shangai Institute of Applied Physics (SINAP) Çin. Pebble-bed reaktörü Almanya’da geliştirilmiş. Sonra Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından alınmış. Ondan sonra da Güney Afrika’dan Çin’e götürülmüştür. Çalışma verimi %42 gibi yüksektir.
Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya, Hindistan ve Pakistan gibi bombacı ülkelerdeki muazzam çalışmalar bu yazıya ilave edilmemiştir. Bu yazımızdaki ülkelerin hepsi toryum yakan reaktörler üzerinde çalışmaktadırlar.
KAYNAKLAR
1.      Gen IV, International Forum, Annual Report 2017, OECD Nuclear Energy Agency, 2017.
2.      SAMOFAR, Samofar Stakeholders Bulletin, 2018.
3.      ThorCon Power, Indonesia Completes ThorCon Pre-Feasibility Study, 2017.
4.      Seaborg The Cube Reactor, 2018 (Accessed 18.11.2018)
5.      Copenhagen Atomics, Technology-Our Cornerstones in Thorium MSR Development, 2018 (Accessed 18.11.2018)
6.      Institut für Festkörper-Kernphsik gGmbH Dual Fluid Reactor-IFK Charlottenburg, 14050 Berlin 213.
7.      V.Encinas-Sanchez, M de Miguel, G.Garcia Martin, M.Lasanta and F.Perez, Corrosion resistance of Cr/Ni alloy to a molten carbonate salt at various temperatures for the next generation high temperature CSP plants, Solar Energy, vol. 171 pp.286-292, 2018.
Doç.Dr.Çetin ERTEK
14.12.2019

9 Aralık 2019 Pazartesi

ERGİMİŞ TUZ REAKTÖRLERİ ATIKLARI DA YAKIP ELEKTRİK ENERJİSİ ELDE EDEBİLİYOR



Hindistan toryum rezervleri bakımından dünya birincisi. Orada uzun vadeli toryum reaktörleri çalışmaları çok yoğun. Hindistan Milli Akademisi 2015 yılında, üretken ergimiş tuz reaktörü, Indian Molten Salt Breeder Reaktörü’nün dizaynını yaptı (IMSBR).(1) Çalışma çok miktarda yan çalışmaları da beraber gerektirir. Rusya şu sıralar sıvı yakıtlı floritli reaktörler üzerinde de çalışmaktadır. (2) Aktinitler içerde dönerler, yakılırlar ve sabit nüklidler haline de getirilebilirler. Tekrar yakılabilen ve enerji üretebilen transuranikler şu anda çalışan VVER reaktörlerinin yanmış yakıtından elde edilerek kullanılır. (Actinide Recycler and Transmuter)(MOSART).
Terrestial Energy’nin MSR’ı 2nci fazına başladı. Çalışma Canadian Nuclear Safety Commission’la birlikte yürütülmektedir(3). Bu firma ticari Generasyon IV reaktörlerinin öncülüğünü nükleer regülatörden ilk defa almış firmadır. Üzerinde çalıştıkları MSR, %45 verimle bir defadan yedi sene ömürlü bir reaktör kalbine sahiptir. Moltex Energy firması, PWR reaktörlerine benzer şekilde Stable Salt Reactor (SSR) reaktör dizaynını ortaya attı.
Ergimiş tuzun soğutulmasında kullanılacak pompalama aletlerini hazırladı.(4) Komponetlerin zarar görmemesi için soğutucu tuzun içine Hafnium ilave edildi.(5). İçinde radyoaktif atıkları yakan (SSR-W) ergimiş tuz reaktörü 2027’de ticari olarak kullanılmaya başlayacaktır. (New Brunswick, Canada).
Doç.Dr.Çetin ERTEK
07.12.2019

KAYNAKLAR
1.       P. Vijayan, A. Basak, I. Dulera, K. Vaze, S. Basu and R.Sinha, Conceptual Design of Indian Molten Salt Breeder Reactor, Pramana, Journal of Physics, Vol.85, no.3 pp 539-554, 2015.
2.       Tuomo Koivisto, Two-Fluid Molten Salt Reactors: Design and Application with Chloride Salts Villigen, 25 April, 2019, Finland.
3.       Press Release, Terrestrial Energy, 16.10.2018 (on-line available): https://www.terrestrial-energys-imsr-begins-final-stage-of-prelicensing-vendor-design-review-in-canada/ .(Accessed 17.11.2018)
4.       Moltex Energy, An Introduction to the Moltex Energy Technology Portfolio, January 2018.
5.       EPRI Electric Power Research Intitute, Program on Technology Innovation: Technology Assessment of a Molten Salt Reactor Design. The Liquid-Fluoride Thorium Reactor (LFTR), Palo Alto, California, 2015.

3 Aralık 2019 Salı

TORYUM REAKTÖRLERİNDE ÇİN NEDEN HOLLANDA’YA YAKLAŞMAK MECBURİYETİNDE



Bunu anlayabilmek için önce reaktörlerde nötronların nereden geldiğine odaklanalım. Nötronlar U-235 ve U-233’le olan fisyon olayından meydana gelir. Bir nötron çekirdek içine girer, fisyon olur, 2 veya 3 nötron bu olaydan ortaya çıkar. Fisyon olayında kütle kaybı olur. Kaybolan kütle Einstein formülüne göre E-mc2’lik çok büyük enerji çıkartır. Artık elektriğin hammaddesi elde edilmiştir. Şimdi reaktörlerde uranyum çubuklarının civarındaki bu nötronların sayısına odaklanalım. Saniyede 1 cm2’den her iki yönde geçen nötronların sayısına nötron akısı denir. 1013, 1014 n/cm2 saniye nötronu düşünebiliyor musunuz?
Güç reaktörlerinde bu değer daha da büyük olabilir. Hollanda Petten Araştırma Merkezi’nde özel olarak bundan 30-35 yıl önce inşaa edilen Yüksek Akı Reaktörü (High Flux Reactor HFR) hala çok özel deneyler için tam faaliyettedir ve nötron akısı 1021 nötron/cm2 saniyedir. (Yavaş nötronların hızları 2.2 km/saniye, hızlıların 10.000 km/saniyedir.) İşte Çin’de HFR olmadığı için, Çinliler Petten Laboratuarı ile anlaşıp, birkaç sene sürecek bir program dahilinde araştırma malzemelerine, ergimiş tuza, uranyum toryum karışımlarına nötronların uzun vadede ne etki yapacaklarını anlayabilmek için Petten ile anlaşmak mecburiyetinde kaldılar. Araştırmak istedikleri sistemler nötronlara maruz kaldıklarında ne gibi etkiler yapıyorlar, bunları tespit edebilmek için. (Korozyon, malzeme içindeki kırılganlıklar, malzeme hasarları, deformasyonlar, atomların yer değiştirmeleri ve bunun etkileri vs.) Acaba bu nötron alanlarında 1018, 1019 vs.de hangi değerde nötronlar nötronlarla çarpışır diye sorulduğunda 1020 veya 1021 değeri üzerinde durulur. Aynı şekilde muhteşem Çanakkale savaşımızda havada uçuşan mermileri düşünelim. Müzelerde görüyoruz, bir kurşun bir kurşuna çarpmış, gözümüzün önünde duruyor. Ne korkunç bir hakiki mermi yağmuru. İşin şiddetini ve ölüm tehlikesini gösteren en önemli kanıtlar. Bize Kurtuluş Savaşı yolunu açan şehitlerimiz nur içinde yatsın.
Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Müdürü’nün bana bir sene önce bildirdiğine göre bizde de bir HFR reaktörü yapılması düşünülüyormuş. 1964’lerde Ayazağa’da İstanbul Teknik Üniversitesi bir TRIGA-MARK II atom reaktörü aldı. Alınışında Prof. Nejat Aybers’le birlikte Avusturya’lı kıymetli arkadaşım Avusturya Atom Enstitüsü’nden Doç.Dr. H.Böck’ün bu 240 kWatt’lık reaktör seçiminde büyük faydaları oldu. Aynı reaktörden Avusturya da bir reaktör almıştı. Onların reaktöründe küçük bir değişiklikle kısa bir zaman aralığında çok yüksek nötron akılarına varmak mümkündü. Onlar bu opsiyonu haftada bir iki sıklıkla kullanarak yüzlerce malzeme araştırmaları yaptılar. Bizde bu sistem yerine oturmadı. Faydalanamadık. Ayazağa TRIGA reaktörü için çok büyük çabaları için Doç.Dr. Helmuth Böck’e  minnet ve teşekkürlerimizi bir kere daha tekrarlarız. Aynı tipte, aynı güçte bu reaktörlerde (Avusturya, Türkiye) yapılan ilmi makale çalışmalarını, master tezlerini, doktora tezlerini mukayese etmek okuyucuya çok şey kazandırır.
Doç.Dr.Çetin ERTEK
30.11.2019

28 Kasım 2019 Perşembe

DÜNYA NÜKLEER ÜNİVERSİTESİ’NDEN SEÇKİN BİLGİLER VE DESTEKLEYİCİ DÖKÜMANLAR (III)



ENERJİ GÜVENLİĞİ
Bir ulus nükleer enerjiyi kullanırsa enerji güvenliğini arttırmış olur.
1.       Nükleer enerji, diğer üretim sistemleri ile birlikte enerjiyi sağlama gücünü arttırır.
2.       Uranyum bol miktarda mevcuttur. Ucuzdur ve birçok ülke tarafından üretilmektedir. Global olarak çok büyük miktarlarda kullanılsa bile, satın alma zorluğu çekilmeyecektir.
3.       Yakıtın yüksek enerji yoğunluğuna sahip olması sebebi ile yıllarca yedek stok yapılabildiğinden fiyat artışlarına dayanıklıdır.
DESTEKLEYİCİ HAKİKATLER
1.       Avrupa’nın Eurostat İstatistik Ajansı’na göre 2013 yılında üretilen yerli enerjisi %29’u bulmuştur.
2.       Bugünkü kullanımı itibariyle 100 seneden fazla uranyum kaynağımız vardır. Bu petrol ve gazın iki mislidir. Uranyum dünyanın her yerinde bulunur, mineral depolarında bulunur ve deniz suyunda bulunur.
3.       Uranyum fiyatının iki misli oluşu, nükleer elektriğin fiatını %10’dan daha az etkiler.
ÇEVRE ETKİLERİ
1.       Nükleer Güç Reaktörleri havayı temiz tutar ve halkın sağlığını korur.
2.       Nükleer santraller az yer kaplar. Gaz ve kömüre göre çok az miktarda yakıt kullanır. Rüzgar ve güneş tarlalarının çok az bir kısmı ile enerji üretebilirsiniz.
3.       Nükleer Reaktörler çevreyi koruyucu tedbirleri de birlikte alır.

DESTEKLEYİCİ HAKİKATLER
1.       Nükleer enerji, havayı kirletici maddeleri dışarıya atmadığı için şimdiye kadar 2 milyon insanı ölümden kurtarmış durumdadır. 2050 yılına kadar ayrıca 7 milyon kişiyi ölümden kurtarma kapasitesine sahiptir. (Boston Tıp Fakültesi çalışmalarına göre Boston’da şehir tozundan 65 yaş üstü insanlarda beyin kanamasından ölüm oranı %65 artmıştır.)
2.       Nükleer yakıt boru hattına veya trene gerek kalmadan kamyonla taşınabilir. UK hükümetine göre, 3.2 GigaWatt’lık nükleer güç reaktörü için 430 dönümlük bir arazi yeterlidir. Aynı miktar enerjiyi üretmek için rüzgar enerjisi için 250.000 dönüm gerekirken, güneş panelleri için 130.000 dönüm gerekmektedir.
3.       Birçok nükleer tesis doğa hayatını devam ettirebilmek amacıyla     yamaçlarında yarasalar ve kelebekler vs için yaşanacak yerler inşaa ederler.

GELECEKTEKİ NÜKLEER TEKNOLOJİLER
Nükleer teknolojilerde yenilikler birbirini takip etmektedir.
1.       Küçük modüler reaktörler, nükleer enerjide fleksibilite sağlar, birçok noktada değişik amaçlar için kullanılabilir.
2.       Hızlı reaktörler ve yüksek sıcaklıkta çalışan reaktörler nükleer enerjide verimi yükseltirler ve atığı azaltırlar.
3.       Birçok reaktör 50 seneden fazla üretim yapabilir, yeni parçaların ilavesi ve yeni icatlarla verimleri arttırılabilir.
4.       İnnovatif yeni teknolojiler devreye devamlı yerleştirilebilirler ve performansları arttırılabilir.
DESTEKLEYİCİ HAKİKATLER
1.       Küçük modüler reaktörler, Rusya, Çin, Amerika, Kanada, Güney Kore ve Arjantin şirketlerince geliştirilmiştir. Küçük “grid”ler için kömür ünitelerinin yerini alacak şekilde düşünülmüştür. Önümüzdeki 10 yıl içinde ticari yerlerini alacaklardır.
2.       Hızlı reaktörler mevcut yakıt kaynaklarını 70 misli çoğaltabilirler. Birçok hızlı reaktör tipleri inşaa edildi ve çalışıyor. Rusya en son hızlı reaktörü BN-800’ü inşaa etti ve 2015’te şebekesine dahil etti. Önümüzdeki 20 yıl içerisinde birçokları ticari üretime başlayacaktır.
3.       Yeni teknolojide kullanılacak teknikler, robotlar, 3D özel yazılımlar, metal yakıtlar, lazer scanning, virtual simülatörler ve sonik temizlikler yer almaktadır.
4.       Yeni tekniklerle, lazerle zenginleştirme, denizden uranyum elde edilmesi, yapı kontrol merkezleri yeni radyasyona dayanıklı materyaller.
ENDÜSTRİ PERFORMANSLARI
1.       Nükleer güç reaktörleri her mevsim boyunca 24/7 boyunca her zaman güvenle çalışır.
2.       Birçok güç reaktörü 50 sene ve üzerinde çalışabiliyor.
3.       Global olarak nükleer endüstri gittikçe gelişmekte ve büyümektedir.
4.       Yeni nükleer reaktörler planlandığı gibi yapılacaktır. Masraflar düşürülmektedir, inşaat zamanları da kısaltılmaktadır.
DESTEKLEYİCİ HAKİKATLER
1.       Nükleer reaktörlerin çalışma kapasite faktörleri ortalama %84’tür. Çok başarılı çalışanlar %95 kapasite faktörünü yakalayabiliyorlar.
2.       Amerika’da birçok reaktör ömürlerini 60 yıla çıkardı. Department of Energy’nin ömürleri 80 yıla çıkarma programı devrededir.
3.       Dünya çapında, 10 yeni reaktör 2015 yılında devreye girdi. Bu sayı 25 yıldan beri en büyük rakamdır.
4.       Hindistan ve Güney Kore nükleer inşaat masraflarının aşağı çekildiği iki örnek ülkedir. Diğer ülkelerde, nükleer inşaat masrafları, diğer enerji kaynaklarına göre daha azalmış durumda.
Doç.Dr.Çetin ERTEK
23.11.2019


27 Kasım 2019 Çarşamba

Akkuyu Reaktör Binası Yapılırken Tabandaki Çatlaklar.. Uluslararası standartlar ve kalite kontrolunun önemi !




Özet ve sonuç
Akkuyu’da yapılmakta olan reaktör binasının tabanında, (henüz üstünde bina ağırlığı ve küçük bir deprem olmadan), gevşek toprak zeminin, tabanı taşıyamadığı ve çatlaklar oluştuğu, bunların betonla doldurulmalarına rağmen, çatlakların tekrar oluştuğu, ayrıca inşaatta yeterli sayıda deneyimli mühendis bulunmadığı geçen Mayıs’ta basında yer almış, CHP de TBMM’ne bir araştırma önergesi vermiştir. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) internet sayfalarında ise bu konuda herhangi bir açıklama bulunmuyor.
Nükleer Güç Santralları’nın (NGS) projelendirilmesi ve yapımında Uluslararası Standartlara göre kalite kontrolunun ilgili  uzmanlarca yapılmasının önemini, en azından son 10 yıldır çeşitli makale, teknik rapor, kitap ve seminerlerimizde açıklamaya çalışıyoruz /Bkz. 3, 4,5/. Bu yapıl(a)madığında  ise, ileride ortaya çıkabilecek kazalarda çevreye yayılacak radyoaktiviteden, Fukuşima kazası örneği, halkın çok büyük zarar göreceği açıktır.
Reaktör binasının tabanındaki çatlaklar sorununa benzer sorunlar, ileride NGS‘nın çeşitli bina, sistem ve makinalarının yapım ve konuşlandırılmasında da ortaya çıkabilir. Hatta bugün ortaya çıkan tabandaki çatlaklar ileride reaktör binasında da ortaya çıktığında,  reaktör binası, belki de, ileride olabilecek büyük bir depreme dayanamayacaktır. Bu nedenlerle, reaktör binasının  ve radyasyon güvenliğiyle ilgili tüm sistemlerin yapımında yeterli sayıda deneyimli mühendis bulunması ve kalite kontrollarının da ilgili standartlara göre lisanslı uzmanlarca  yapılması zorunludur.
Denetimden ve lisanslamadan sorumlu olan görevlilerimizin, bu durumu, yetkililere gerekçeleriyle iletip kabul ettirebileceklerini ve ortaya radyasyon güvenliği zayıf bir nükleer santralın çıkmamasını, ileride olabilecek arıza, kaza ve depremlerde, Fukuşima kazasındaki gibi aşırı radyoaktivite yayılması sonucu 100 binlerce kişinin yerinden yurdundan olmayacağını umuyoruz. Kaldı ki böyle bir durumda santral elektrik de üretemeyecek ve elektrik gereksiniminde planlanan hedefe de ulaşılamayacaktır.

Giriş
Bir gazeteden /1/:
 ‚ Geçen Mayıs‘ta Akkuyu nükleer reaktörünün oturacağı temelin bazı bölümlerinde çeşitli aralıklarla iki kez çatlak oluştuğu, bu çatlakların Türkiye Atom Enerji Kurumu’nun müdahalesiyle giderildiğinin ortaya çıktığı, ilgili bölümlerin kırıldığı ve yenilendiği ancak tekrar çatlak oluştuğu görüldü.  Akkuyu’da  çalışan mühendislere göre, zemindeki çatlakların nedeni mevcut zeminin yapıyı taşıyamaması, dolgu malzemesinin niteliğinin belli olmaması. Bir apartman yapımında bile daha ciddi çalışıldığı belirtiliyor  ve ekleniyor:  Akkuyu bünyesinde yeterli sayıda mühendis bulunmuyor, var olan Rus mühendisler de konuya hâkim değil. Santralın her bir projesinin Rosatom tarafından Rusya’da projelendirildiği, bu projenin Türkiye’nin coğrafi ve yerel gerçekleriyle örtüşmediği, tamamen kopyalanarak alındığı, yapılacak santralın Rusya’nın  çok soğuk hava koşullarına göre planlandığı, Mersin gibi sıcak bir bölgeye uygun olmadığı, projenin tümüyle saha gerçeklerine göre düzeltilmesi gerektiği, bunun ise maliyet ve zaman kaybı nedeniyle  yapılmadığı‘ basında vurgulanıyor.Bu habere dayanılarak, CHP’nin de  bir Meclis Araştırması açılması için TCBMM’ne bir önerge verdiği basında yer aldı.

Akkuyu NGS reaktör binasının taban yapımının 2019’daki  durumu ve çevresi 

Akkuyu reaktör binasının 7’den daha fazla büyüklükteki olası bir depreme dayanabilmesi nasıl denetlenebilecek?
Akkuyu reaktör binasının tabanında ortaya çıkan çatlaklarla ilgili yukarıdaki haberde açıklanan durum henüz işin başında olduğumuzu gösteriyor.  Yazılanlar gerçek ise, Akkuyu inşaatında yeterli mühendis ya da deneyimli teknik personel bulunmuyorsa, yapılacak düşük kalitedeki bir reaktör binasının 7’den daha fazla büyüklükteki olası bir depreme dayanıklığı nasıl denetlenebilecek? Çatlakların ortaya çıktığı taban, ileride bina yükseldiğinde, reaktör kazanı, buhar üreteçleri, ana su pompaları ve diğer tüm ağır sistemlerle, boru hatlarıyla birlikte çok büyük bir yükü taşırken, hatta 3-5 büyüklüğündeki olası küçük depremlerde bile  tabanın ve duvarların çatlamamasının kontrolu nasıl yapılabilecek?  Küçük depremlerde oluşabilecek çatlaklar, olabilecek çok daha büyük bir depremde reaktör binasının  yıkılması tehlikesini ortaya çıkarabileceğinden  ilgili uzmanlarca bu denetimlerin yapılması gereği açıktır.
Akkuyu NGS ile ilgili yasal andlaşma
2010 yılında TBMM’den geçen ‚yasal andlaşma‘ya göre /2/, Akkuyu NGS yapımını Rus Rosatom şirketi, kendi sağlayacağı  parayla ‚yap,işlet ve elektrik sat’modeliyle, Türkiye’nin teknik kontrolunda yapmaktadır. Türkiye‘nin, santral alanını NGS için ayırmasından başka, santralın yapımı ve işletilmesiyle ilgili herhangi bir ödeme yapması gerekmiyor. Ancak, santral elektrik ürettiğinde, Türkiye’nin belirli fiyattan ve miktarda elektrik satın alması gerekiyor.  Aradan geçen 9 yıla rağmen bugün (2019) Akkuyu NGS’nın ancak reaktör binasının  tabanı yapım aşamasındadır. Santralın elektrik üretmesi 2023 yılında planlanıyor. 

Uluslararası standartlar ve kalite kontrolunun önemi !
Nükleer Güç Santralları’nın (NGS) projelendirilmesi ve yapımında Uluslararası Standartlara göre kalite kontrolunun ilgili  uzmanlarca yapılmasının önemini,  en azından son 10 yıldır çeşitli makale, teknik rapor, kitap ve seminerlerimizde açıklamaya çalışıyoruz /Bkz. 3, 4,5/. Ancak bunlarla ilgili olarak yetkili kurumlardan herhangi bir görüş, soru ya da  yorum almış değiliz.
 Radyasyon Güvenliği (İlgili Teknik Raporumuz’dan /3/ ):
‚Bir nükleer güç santralı (NGS), ‚normal çalışma‘ süresince elektrik üretirken, olabileceği varsayılan, en büyük bir kaza‘ durumunda, santralın halka radyasyon etkisinin en az düzeyde kalması  göz önünde bulundurularak santralın projesi ve yapımı gerçekleştirilmek zorundadır ki bu „Radyasyon Güvenliği’ koşulunun yerine getirilmesidir.
Radyasyon güvenliğini artırmak amacıyla, bir NGS henüz proje ve yapım dönemlerindeyken, santralın güvenlik sistemleriyle reaktor kabı (kazanı), pompa, vana gibi ilgili parçaları (components), geliştirilmiş en yeni donanımda olmalıdır. Bunlar, hem üretimleri sırasında hem de santrala yerleştirildikten sonra deneyimli bilirkişilerce (TÜV uzmanları gibi), ilgili uluslararası standartlara göre kalite kontrolları yapılarak onaylandıktan sonra santralın yapımının gerçekleştirilmesidir. Ancak böylelikle NGS’nın, „nükleer ve radyasyon güvenliği“nin en üst düzeyde olması sağlanabilir.  Gerek çevrenin gerekse çevre halkının ve hatta çok büyük bir kaza olasılığında tüm ülkenin ve ülkelerin  radyoaktif maddelerle bulaşmasının  önüne geçilebilecektir‘.
Denetleyici kurum için lisanslı uzmanlar gerekiyor
Ülkemizde daha önce nükleer santral yapılmamış olduğundan, NGS yapımıyla ilgili çeşitli mühendislik ya da teknoloji dallarında örneğin ABD, Almanya, Fransa’nın aksine, her bir sistemle ilgili uluslararası standartlara göre kalite kontrollarını yapabilecek düzeyde deneyim kazanmış lisanslı uzmanlarımız, bugün, ne yazık ki, bulunmuyor.  
Yıllar önce Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi‘nde ve daha sonra da Almanya ve USA nükleer santrallarının projelendirilmesi ve yapımında uzun yıllar çalışmış bir kişi olarak şunu açıkça belirtmeliyim:  -  Bugün Türkiye‘de denetleme görevi verilmiş, değerli fizikçi ve mühendis  meslekdaşlarımızdan, nükleer santralların yapımıyla ilgili en azından 10 farklı dalda Almanya’da TÜV‘de çalışan lisanslı uzmanlar gibi, denetim yapabilmeleri beklenmemelidir.  Nükleer santrallarla ilgili genel bilgileri üniversiteden ve kitaplardan edinen bir kişinin, nükleer santral proje, yapım ve işletmesinde eğer yıllarca deneyim kazanmamış ise, nükleer santraldaki herhangi bir sistem ya da parçanın ilgili standartlara uygunluğunu kalite kontrollarıyla yapabilmesi olası değildir. Çünkü her bir sistemin denetimi fabrikalarda ilgili parçaların üretiminden başlayıp, santrala monte edilmesi ve testine kadar kalite ve işleyişleri için çeşitli standartlara göre bir dizi denetimi gerekiyor. Örneğin sadece reaktör kabının (Reactor Vessel) ve içindeki aksam ve parçaların kalite kontrolları için ilgli 5-10 farklı standarta göre denetim yapabilecek lisanslı uzmanlar gerekiyor. Bu örnek, buhar üreteçlerinden, ana su pompalarına, borulardan, vana ve duvalara çakılacak dübellere kadar çoğaltıldığında,  gerekecek lisanslı uzmanların farklılığı ve sayısının çokluğu kestirilebilir.
Şekil Reaktör Kabı’nı, reaktörün yakıt ve kontrol çubuklarıyla (iç yapısıyla) birlikte gösteriyor. Her bir parçasının ilgili standarta uygun olması için uzmanlarca kalite kontrolunun yapılması gerekiyor.
Bu durumda, ülkemizde radyasyon güvenliği en üst düzeyde olan bir nükleer santral kurulabilmesi için, yurt dışında nükleer santral proje, yapım ya da işletmesiyle ilgili kurumlarda çalışmış (örneğin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nda ya da nükleer danışmanlık şirketlerinde) deneyimli uzmanlarımızdan, ya da varsa, onların danışmanlık şirketlerinden yararlanılmalıdır.  İlgili teknik dallarda yeterli uzman bulunamadığında ise, yurt dışından her bir sistem için lisanlı uzmanlar getirilmesi ve denetimlerin yaptırılması gerekir.  
Öte yandan , daha önceki yazılarımızda vurguladığımız gibi, uzmanların denetimlerinde olumsuz sonuçlar ortaya çıktığında, bunların düzeltilebilmesi için ek para bulunması ve  santralın bitirilmesinin ertelenmesi gerekecektir. Bunları Rus şirketi de hükümetlerimiz de acaba kabul edecekler midir? Kabul edilmediğinde ise, radyasyon güvenliği önceden tam olarak sağlanamamış bir nükleer santral yapılmış olacaktır.
Yetkililerin bu gerçekleri göz önünde bulundurarak gerekenleri yapabileceklerini umuyoruz.
………………………,
İlgili yazılar:
/2/  Akkuyu NGS yapımıyla ilgili Rusya ile yapılan andlaşma ( kanunun TBMM onayı, 21.07.2010)
/3/Ülkemizde kurulacak nükleer santralların radyasyon güvenliğiyle ilgili öneriler, Atakan.Y, Teknik Rapor, 50 sayfa, Fizik Mühendisleri Odası (FMO) 2015
/4/ Nükleer Santrallardan Çevreye Salınan Radyoaktivitenin Sınırlanması, Atakan,Y., Tübitak Bilim Teknik Dergisi, Mayıs 2008.
/5/ Radyasyon ve Sağlığımız? kitabı, Nobel yayınları, 2014, Atakan.Y., http://www.nobelyayin.com/detay.asp?u=4025


Yüksel Atakan, Dr.Y.Müh. Almanya,

 ybatakan3@gmail.com